Ne güzel şeydir mutluluk. Mutluluğu hissetmek bu duyguyu yaşıyor olmak ne güzeldir kim bilir? Elbette mutlu olanlar bilir bunu.  Gerçekten mutlu olmak ama. Gülmek, içinden gelerek gülebilmek. Çok değerli bir nimettir.  Şahsen ben, dünyanın tüm mücevherlerine değişmem gülmeyi ve mutlu olmayı. Tabii sizleri bilemem. Yaşamım süresince çok acılar çektim. Burada bunları sizlere bir bir anlatacak değilim ancak nasıl mutlu olunur bilemedim, çünkü bu duyguyu gerçekten hiç yaşayamadım. Hep yalnızdım. Ben ve benim gibiler. Biz hep beraber, birlikte yalnızlığı yaşadık, buradaki birlikte büyüdüğümüz, hayatı paylaştığımız kardeşlerimle. Kimimiz ailesi olduğu halde buraya bırakılmış, benim gibi.  Kimimizin ailesi yaşamını yitirmiş, kimsesiz kalmışlar. Kimsesizlikten gelmişler, buraya, Kimsesizler yurduna.  Onların aileleri yaşıyor olsaydı, severlerdi kardeşlerimi, atmazlardı buraya. Ancak en kötüsü de ailesi varken yalnız kalması, istememesi evladını ve onu sokağa atması.  Sevmediler bizi. Benim ailem de sevmedi beni, erkek olmadığım için vermiş babam.  Tabii daha zor durumda olan kardeşlerimiz de vardı. Onlar ailesini hiç bilmeyenler. Yaşadıklarından bile haberi olmayan, anne babalarının kim olduğunu bilmeyen kardeşlerimiz. Ne acı değil mi? Çok yalnız ve mutsuz bırakıldık ama şundan emin olabilir siniz, biz sizlerden, hepinizden çok daha güçlüyüz. Hayata karşı kendi başımıza mücadele ediyoruz. Biz birlikte çok güçlüyüz işte. Sevgimiz çok büyük, biz küçük kardeşlerimizin elinden tutarız hep, onlar bizim çektiğimiz acıları çekmesinler diye. Onlara ablalık, abilik yaparız. Biz burada büyük ve güçlü bir aileyiz. Bizim tek dileğimiz mutlu olmak, bir gün öğretmenlerimizden başka, bizi de sevenlerin olabileceğini hayal etmekten kurtulmak. Bizler acılarımızı içimizde yaşarız. Ancak bir gün buradan ayrılacağız. İşte bu korkutuyor.  Lütfen sevin bizi. Acır gözlerle bakmayın, korkmayın bizden, çocuklarınızın bizlerle arkadaşlık kurmasını engellemeyin, bizleri de kucaklayın, biz kötü değiliz. Sadece sevgi ve mutluluk özlemi içindeyiz. Ancak böyle davranırsanız, içimizdeki bu eziklik duygusunu unutabiliriz belki. Bir gün burdan ayrılırsak, nasıl yaşam kuracağımızı bilemiyoruz. Korkuyoruz, ancak dedim ya çok güçlüyüz diye. Dayanırız. Biz ne acılar çektik, Bundan sonrakilerde vız gelir. Çok fazla sıktım canınızı. Bir şey duyduk çok heyecanlandık. Acaba gerçek midir dedi bazı arkadaşlarımız. Ben hiç bunu düşünmedim. İnandım. Gerçek olduğuna inandım. İnanmak istedim çünkü. Geçen gün ablalarımızdan  biri okul gezisine katılmıştı. Orda anlatmışlar. O da bize anlattı. Dediğine göre gerçekmiş. Bir yer varmış. Bir akarsu, hem de Türkiye de. O akarsuya girmek için bazı kurallar varmış, uymak gerekiyormuş. Hepimiz bunu duyunca çok heyecanlandık ve çok etkilendik. Neyse o akarsuyun dizlere kadar olan kısmına giriyormuşuz. Derin olan yada dizlerden aşağı olan yere değil sadece dizlere kadar olan kısmına. Ayakta kalmayın oralarda kayalar var onlara oturun ve gözlerinizi kapatın demişler. Uyanıkken rüya görüyormuşsunuz, gözünüzü açtığınızda her şey bitiyor, kapattığınız da kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Ancak on beş dakikadan fazla kalmayın. Sonra uyuyup sulara kapılıp gidiyormuşsunuz yada rüyanın etkisiyle ayağa kalkıp derinlere yürüyormuşsunuz. İşte en önemlisi, bu rüyalarda insan, çok mutlu oluyormuş. Yaşamı süresince olmadığı kadar mutlu oluyor, mutluluğu hissediyormuş.  Bu bizi çok heyecanlandırdı. Biz karar verdik bu yere gideceğiz, Oralarda oturanlar mutluluk akarsuyu derlermiş. Çok mutlu olabilmek en azından mutluluğun sıcaklığını hissedebilmek için gideceğiz. Biz buna çok inandık. Hepimizde inandık. Acaba siz ne dersiniz? Gerçek midir? Sizce var mıdır böyle bir yer? Vardır değil mi? Vardır vardır. Ne güzel şeydir mutluluk.