Döviz fiyatları aldı başını gidiyor.

Elimizdeki telefon, evimizdeki televizyon, altımızdaki araba, yediğimiz nohut, kırmızı et, hatta ve hatta hayvanımızın yediği samana kadar çoğu ürün ithal. Dolayısıyla dövizdeki artış demek, yemekten teknolojiye kadar yapılacak zamlar demek, işten çıkartılacak işçiler demek, dükkan kapatacak esnaf demek.

Bu yüzden de esnafından, iş adamına kadar herkes korkulu ve endişeli bir şekilde piyasayı izliyor.

Bu durum karşısında halk ikiye bölünmüş durumda. Bir kesim seçimde Ak Parti’ye oy verenleri suçlayıp, artan döviz fiyatlarını umursamıyor. Diğer kesim ise kendilerini oy vermekle suçlayanları, döviz artışına sevinmekle suçluyor.

Uluslararası arenada, hangi parti iktidar olursa olsun, yaptığı doğru hamlelerin sonuna kadar arkasındayım. Türkiye Cumhuriyeti, ambargo konulacak, yaptırım uygulanacak bir ülke değildir. Bu yanlışa düşen ülkelere karşı, devletimiz gereken cevabı vermelidir.

Ancak!

Bu demek değildir ki kuru kuru ahkam keselim. Öncelikle, söylediğimiz sözün arkasında durmamız gerekiyor. Bunu yaparım, şunu yaparım diyorsak anında uygulamaya geçirmemiz lazım. İkincisi, Türkiye çok stratejik hava üslerine sahip. Gerektiği durumlarda bu kozunu kullanmalı. Üçüncüsü, ekonomik güç demek neredeyse her şey demek. Fakat bu ekonomiyi kalkındıracak, kalkındırdıktan sonra da iyi idare edebilecek insanlar yetiştirmeliyiz. Bu saydıklarım yapıldığı sürece kesinlikle hem yurtta hem de cihanda başarı kaçınılmaz olacaktır.

Gelin, son günlerde yaşananları soru cevaplarla özetleyelim.

Bu dövizin tek sorumlusu Papaz Brunson mudur? Sanmam.

Papazı teslim edersek bu sorun çözülür mü? Onu da sanmam.

Dış güçlerin bu döviz fiyatlarına etkisi, ülkemiz üzerinde oynadığı oyunlar var mıdır? Evet vardır.

Her başımız sıkıştığında dış güçlerin arkasına sığınmak gerekiyor mu? Tabi ki hayır.

Bize yapılan yaptırımlara ya da ambargolara misliyle karşılık vermeli miyiz? Kesinlikle.

Bu misilleme sadece kuru gürültüyle olur mu? Asla.

Türkiye, İncirlik gibi bir sürü stratejik hava üssüne sahip mi? Sahip.

Bize uygulanan yaptırımlara karşı, üslerimizi dış güçlere kapatıyor muyuz? Hayır.

Tam ümitsizliğe kapılacakken,

Aklıma şu soru da geliyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün her dediği doğru çıktı mı? Çıktı.

O zaman korkmayın!

“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” da demişti.