Samimiyet, içten olan durumunu ifade eden bir kelime türüdür. Herhangi biriyle içten olma durumu olarak da ifade edilebiliyor. Genellikle Türkiye’de yozlaşan politikalar din üzerine kurgulanıyor. Büyük hayaller satılıyor. Halk ise sempati duyduğu bu sloganları benimsiyor. “Politika yalansız olmaz..” Toplum şöyle derse olur: “Politikada güçlendirici olarak hayaller olur ama yalan olmaz.”

Bizi aptal görmeseler abdal oluruz. Yaptıkları yürütmeden hesap sorarız. O zaman düşünmeye de başlarız. Yani her bir söyleneni kurcalarız. Her halde aynalamamızı istemiyorsunuz? Politikanın yön ve yöntem olduğunu biliyoruz. Siyasi partilerin başkan ve sözcülerin politika söylemlerini elbette ciddiye alıyoruz.

Politikacılar seçimleri kazanması için çeşitli vaatlerde bulunuyor. Bir ara ülkemiz havalara girdi mesela, Çiller’in “İki anahtar” ya da Süleyman Demirel’in “Büyük Türkiye” söylemleri. Bu söylemin ayağının yere bastığı nokta nüfusun çoğalmasıdır. Ama iki anahtar söylemi hızlı nüfus artışı ile olmaz. Olamadı.

Şimdi bir değerlendirme yapmalıyım:

Bizim büyük Başkanımızı Cumhuru temsil ettiğinden seviyorum ama hayallerine kavuşamadığı için de üzülüyorum.

-Bu ülke 1999 yılı depremden sonra, deprem vergisi aldı. İmar çözümleri diye dayatılan verileri de aldı. Hani yıkılmaz binalar?

Deniliyor ki: Bir yıl içine 650 bin konut yaptıracağım. Aklınız başınıza yeni mi geldi? On bir ilde deprem oluncaya kadar neredeydiniz? Yirmi yıl yürütmenin başı değil miydiniz? Deprem ülkesi olduğumuzu bilmiyor muydunuz? Hadi sizin dediğiniz gibi birinci dört yıl acemiydiniz, ondan sonraki yıllarda da kalfalık ve ustalık mı yaptınız? He pisini ayırırdık mazeret dedik. Etti on iki yıl. 20-12=8 yıl etti. Her yıl 400 bin konut üretseydiniz (Deprem konutları) 400.000×8=3,2 milyon konut yapılırdı. Her konutta da 4 kişi yaşadığını düşünürsek takriben 12,8 milyon insan barınabilirdi. Yine satardınız.

1-Hiçbir ülkeyle hele komşularımızla savaşmak istemiyoruz. Hani bir programda sıfır sorunlu komşuluk ilişkileri diyordunuz.

2-SİHA ve İHA araçlarını yapmanız başarıdır. Nerede ve kaç tane yapıldığını bilmiyoruz ama Milli Sanayii diyoruz.

3-Askerlğini para ile yapanlardan alınan ne kadardır? Nerelerdedir bu paralar? Hani bir türküde söylenir ya: “Zenginimiz bedel verilir (para)/askerimiz fakirdendir” Ya merkez bankasının 128 milyon doları nerede?

4-EYT neden tam anlamıyla çözülmedi?

5-Bu pahalığı nasıl yarattınız?

6-Konuları saptırmadan gerçek anlamı ile anlatsanız.

Muhaliflere de aynı soruları soruyorum…