Son günlerde herkes adeta zamları, ülkenin ekonomi politikasını unutmuş, Suriye’ye çıkarma yapan ve 3. Dünya Savaşı’na kadar gidecek olan Ortadoğu sorunu, Suriye unutulmuş herkes poşet olayına kilitlenmiş.

Bu poşet de ne poşetmiş kardeşim. Elektriğe gelen onca zamlara, doğalgaza ve akaryakıta yapılan onca zamlara, köprü geçişlerindeki soygunlara karşı çıkmayan bir kilo soğanı, patatesi 5 liraya, ıspanağı 7 liraya pırasayı 6 liraya satın alan bu vatandaş 25 kuruşluk poşete takmış.

Ben fırsat buldukça Eski Mezbahanın köşesinde yer alan arkadaşıma ait kafeye bir yandan kahvemi içerken, bir yandan da bütün gazeteleri gözden geçiririm. Mahallenin emeklileri de gelir orada buluşur sohbet ederler. Bende zaman zaman onlara katılırım. Nabız yoklar siyasi görüşlerini yerel ve ulusal yöneticilerimize bakış açılarını öğrenmeye çalışırım. Onlarda bana sorular sorarak minik bir tartışma ortamı yaratırız.

Hepsi emekli dostlar.  Bu hafta yine beraberdik. Poşet konusunu bilerek açtım. ‘’Arkadaşlar ülkede bunca olumsuzluklar dururken halkın poşet de poşet diye kafaya takmalarına bir anlam veremiyorum’’ dedim.

Sanki ağız birliği etmişçesine verdikleri yanıt beni şok etti. ‘’Mahmut Bey kardeşim,  Biz aptal değiliz halk olarak her şeyin farkındayız, sadece çaresiziz. Düşün ki bir bakan televizyona çıkıyor, halkın gözünün içine baka baka her ay 15 kilo bu ülkede kişi başı et yediğimizi söylüyor.

Halk sustu…

Elektrik, doğalgaz ve diğer zamlar.

Halk sustu…

Ne yapabiliriz ki…

Yasal hakkımız olan yürüyüş yapsak hooop içerdeyiz. Ya Fetö’cü, ya PKK’lı, PYD’li bilmem neyiz. Onu bırak polis artık biber gazla yetinmiyor. Vallahi vurun emrini de verirler.

Kimin haddine boykotu ağzına almak, kimin haddine protesto etmek, bakan polise alimallah vurun emrini bile verebilir. Hadi vermedi ,hangi mahkemeye demokratik haklarımı kullanıyordum diyebileceksin.

Biz ne 25 kuruşları nerelere vermiyoruz ki…

Poşet bahane…

Bu bir tepkidir. Daha doğrusu hükümete, muhalefete kısacası tüm ülke yönetimine talip olacak her siyasetçiye tepkidir. Bundan dolayı ne kimse bizi suçlayabilir, ne de hapse atabilir değil mi?!

Bak muhalefete, hepsi iktidardan cin gibi korkuyor. Sadece iktidara cevap vermekle yetiniyorlar. Sanki  halkın umudu olan bir parti vardı da, biz mi oy vermedik.

Cumhurbaşkanını seçelim dedik. Biri 50 avukat ile YSK’nın önünde olacakken zil zurna sarhoş evine gitti. Diğeri beni YSK’nın önünden ancak kazıyarak çıkarırlar dedi, günlerce ortalıkta görünmedi. Biz elimizden geleni yaptık. Sandığa gittik, oylarımıza kim sahip çıktı. Bitmiş olan MHP doğu ve güneydoğu bölgesinde parmakla sayılacak oy oranı varken, yüzde 10’ları aştı. Sizce bu normal mi? Dahası var ama başımızı belaya sokma be kardeşim.

Poşet  de neymişiz , dağlar deliniyor. Yeşil yok ediliyor. Dereler HES’ tarafından el konmuş. Zeytinlerimiz şeytanın yemişi oldu. Bahçeler üretici zarar ediyor diye ürün yetiştiremiyor. Ülke kaçak yapı cenneti oldu. Kentler beton yığınıyla doldu. İş geldi poşete mi dayandı. Sözüm ona 15 kuruşu çevre bakanlığına gidecekmiş ya sonra…

Sen bu konuştuklarımızı sansürsüz yaz da gör bak başına neler geliyor. Biz sana hiçbir şey demedik zaten değil mi arkadaşlar.’’

Yorum sizin…