Farkında mısınız, iktidar değişti…

Ülkeyi AK Parti yönetmiyor bir süredir.

Erdoğan da görünüşte Cumhurbaşkanı.

Neden mi? 

Artık fiili iktidar örgütlenmiş seçmen kitleleri oldu da ondan.

Tamam biraz sert bir giriş oldu ama çok da haksız değilim bence.

Çünkü Erdoğan sarı öküzü verdi. Yani EYT baskısına boyun eğdi. 

Şimdi sarı öküz hikayesini anlatmayayım bilen bilir. Yaban öküzü sürüsü tarafından aslanlara ilk verilen kurbandır kısaca. Sonrası gelecek ilk kurban. Tabi bu diğer taraf için de ilk kazanımdır.

Bana kalırsa, çok da fark etmeden büyük bir değişim oldu bu ülkede. EYT ile başlayarak, örgütlü seçmen, kamuoyu baskısı yaratıp istediğini alabileceğini gördü. Şimdi sırada emeklilikte kademeli geçiş baskısı var. O da olacaktır. 

Daha birçok isteği var seçmenin. Maaşlara ek zam, çalışanların özlük hakları, genel af, imar affı, vergi affı hatta alkolden ehliyetini kaptıranlar bile bastırıyorlar…

Buradan dönüş zor.

Hani derler ya “Elimizi verdik kolumuzu alamıyoruz” diye, tam da öyle oluyor. 

Seçmen örgütlü bir şekilde tek ses olup aynı konuda baskı yaparsa sonuç alacağını gördü. Artık tutabilene aşk olsun.

Tabi ki bu aslında normal bir durumdur demokrasilerde. Ama bizde pek olmazdı. Ya organize olmakta, ya aynı hedefe yönlenmekte ya da yeterince net ve gür ses çıkarmakta sorun yaşardık. 

Bir şeyleri öğreniyor olduğumuzu umuyorum.

Öğrenmişsek en büyük kazanım olur bu millet için. Bundan sonrasında da lazım çünkü. Siyasiler bu halk için varlar. Ve onları örgütlenerek yönlendirmeyi bir öğrenirsek tadından yenmez bir demokrasimiz olur.

Bu teslimiyetin seçime 4-5 ay kala olması tesadüf değil tabi ki. Seçim geçince başımızdakiler yine kulaklarını kapatacaklar seçmene. Ama emin olun eğer inat edilirse sırf kamuoyu yoklamalarında bile güçlü görünmek uğruna kabul edeceklerdir isteklerimizi. 

Geri adım yok.

Sarı öküzü nasıl aldıysa seçmen, doğru, yerinde ve örgütlü tüm isteklerini yaptırır iktidara. 

Demokrasi böyle bir şey.

Bunun bir ilerisi de var. Sadece kendi dertlerimiz için değil, haklı bulduğumuz başka kesimlere de destek olmak. Yani bize dokunmayan yılanla da mücadele etmek. 

“Gelişmiş demokrasi” dediğimiz de bu işte.

Genelde iktidarlar sosyal medyayı pek sevmiyorlar. Çünkü oradan haberleşip organize olabiliyor insanlar. Ama emin olun her parti sosyal medyada ne konuşuluyor diye her gün bakıyor. Muhalefetinden iktidarına kadar seçmenin nabzını tutmak zorundalar. Bu yüzden bir süredir mücadele alanı miting meydanlarından sosyal medya meydanlarına kayıyor. 

Hem de daha bilinçli bir seçmen kitlesiyle.

Sonuçta elimizdeki tek silah OY.

Örgütlenince OYLAR oluyor.

Sayı artınca hareketli BLOK OY haline geliyor.

O BLOK OY tek ses olunca da nükleer silaha dönüşüyor. Kimse duramaz karşısında.

Elimizdeki tek oyumuzun değerini biliyoruzdur sanırım artık. Ve birlikte hareket etmenin kazanımlarını…

Ya da ben buna inanmak istiyorum.

Her şey çok güzel olacak diyemesem de olabilir diyorum, şimdilik…