İnsan doğunca savaş başlıyor. Nefes almak da bir savaşın sonucudur. Gücünüz, yeteneğiniz ve yeterliliğiniz olursa savaşı hasarsız kazanırsınız. Aynı inanlar gibidir devletlerde. Savaşmak masumiyet değildir. Savaşın içinde olmak, savaşa dahil edilmek masumiyettir. Sonra zaten masumiyet ortadan kalkar savaşçı olursunuz.

Bizim insanımız özgürlüğüne düşkün b savaşçı bir millettir. Anadolu’yu yurt tutmanın bedelini her yıl kanı ile ödemiştir. Bizdeki özellik Atatürk’ün özdeyişi ile sabittir. “Türk çalış, öğün, güven.” Biz son ikisini yapıyoruz. Övünmek ve güvenmek. Övünüp güvenmek bizi güçlendiren en büyük özelliğimizdir. Çanakkale mucizesini, Mekke savunmasını anımsatmama gerek var mı?

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana savaş bitti mi? Bitmedi. Kurtuluş Savaşımız bütün dünyaya karşı verilen bir savaştı. Emperyalizme karşı, hakkın Türk Milletinin top yekûn başarısıdır. Türk Milleti mandayı kabul etmemiştir. Çünkü manda bir istiladır. Ekonomik engeldir. Türkiye Atatürk’ün önderliğinde başladığı İzmir iktisat Kongresi bilinçle atılmış adımdır. Başkalarının çıkarlarına dokunmak en büyük savaştır. Ardından Alpullu Şeker Fabrikasının yapılması, Hirfanlı barajının yapılması, Kayseri’de Uçak Fabrikasının yapılması, yerli araba yapılması girişimleri Türkiye’nin emperyalizme karşı savaşıdır. Fakat hainler, dar görüşlüler bu savaşta yenilmişlerdir. Bizim yüzyıl geriden takip etmemize neden olmuşlardır. Savaş sadece topla tüfekle de olmuyor.

Son zamanlarda yaptığımız ataklarla yerli araba yapma girişimi, kendi insansız uçakların (Heron) yapımı, sanayinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar tarafımızda savaşın çoğalması Suriye ve Irak Savaşlarının körüklenip PKK tehdidinin daima desteklenmesi, ülkemizin kaynaklarının heba edilmesine, yol açtığı herkesçe malumdur.

Atatürk’ün özdeyişini kavramalı ve savaşı kazanmalıyız.

Çalışmalı.

Öyle ise söyleyelim. Türk çalış, öğün, güven.