Türkiye’nin en büyük sorunu nedir? diye sorsam birçok madde sayarız bence. En başta ekonomi, daha sonrasında adaletsizlik, üretimsizlik, taciz ve tecavüz, güven bunalımı, işsizlik, geçim derdi, mülteci sorunu, kötü yöneticiler. Vallahi yazarken içim karardı. Bence bunlar büyük sorunlar. Ancak bence en büyük sorun iş yapmamak. İş yapmamak deyince bir sürü şey gelir aklınıza. Tabi ki halkın seçtiklerinden söz ediyorum. Milletvekilleri, bakanlar (Hoş onu Cumhurbaşkanı seçiyor), genel başkanlar, il başkanları, belediye başkanları, ilçe başkanları, müdürü, personeli. Türkiye’nin en büyük sorunu bence bu. Ülke ülke olmaktan çıktı tamam ama iş yapalım ya. Size ufacık bir örnek vereyim bir devlet dairesine gittiğinizde 100 adam var bir işi birbirlerine paslayıp duruyorlar. Halbuki o işi yapmak 5 dakikalarını almayacak. Devletin bütün mercileri bu durumda. Bir sürü insanı işe alıp sadece maaş veriyorlar. Bu belediyeler içinde geçerli. Dıdısının dıdısını işe alıyor. O aldığı kişiyi iş yapmak için değil, sadece otursun diye maaş veriyor. Bu bir tek iktidar için geçerli değil. CHP’li, İYİ Partili belediyelerde de bu durum aynı.

Birgün belediyelere yolunuz düşerse bir bakın nasıl iş yapıyorlar. Diyorum ya Türkiye’nin en büyük sorunu iş yapamamakta. Hantalız. Şimdi seçime 1 yıldan az bir süre kaldı. Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Ak Partili Milletvekillerine ‘Sokağa çıkın’ dedi. Kimse Cumhurbaşkanını umursamadı herhalde sokağa çıkan olmadı. Cumhurbaşkanı baktı olmuyor. Bu çağrısını bir daha yeniledi. Ak Partili Vekiller baktı Cumhurbaşkanı kızıyor mecbur kaldı. Bir iki yer gezdi sonra ses soluk çıkmadı. Zaten gezdikleri yerlere basını davet bile etmediler. Antalya’da 6 yıldır muhabirlik yapıyorum. Ak Parti’den bir tek Atay Uslu’yu tanıyorum. Diğerlerini yolda görsem tanımam. Ben muhabirken tanımıyorsam vatandaş nasıl tanıyacak. Atay Uslu’ya ayrı bir parantez açmak istiyorum. Onu gerçekten tebrik ediyorum. Seçimden kısa bir süre sonra gezmeye başladı. Hala geziyor. Antalya’nın dört bir köşesini geziyor. Tebrik ederim kendisini.

Vekil dedik. Sadece Ak Parti’nin vekilleri yok ki. Ana muhalefet partisi CHP’nin vekilleri ne yapıyor. Onlarda seçime iki yıl kala sokağa döküldüler. CHP’de gelenektir. Dışarıya iyi görünürler ancak içeride tam bir bölünmüşlük söz konusu. İktidarın kaybettiği kandan nasip almak için çalışmalarına bir hayli hız verdiler. Hoş CHP’de şu anda biz iktidarız naraları atılıyor. Ancak ben buna hak edilmemiş öz güven olarak bakıyorum. Dereyi görmeden paçayı sıvamak ne kadar doğru bilemedim. CHP’nin milletvekillerinin size garip bir özelliğini söyleyeyim mi? Onlar sadece popüler olan konularda konuşurlar. Bir gün bir vekile SMA’lı bir çocuğumuz için yapılan bir programa katılmasını rica ettim. Para istemedik, sadece görünsün insanlar ilgi göstersin istedik. Ancak bahaneler havada uçtu. Tabi tercih onların.

Ee sadece Ak Parti ve CHP milletvekilleri yok. Harbi başka hangi milletvekilleri var. İYİ Parti’nin iki vekili var. Hasan Subaşı gayretli, ancak Feridun Bahşi, ortalarda yok. MHP’den söz bile etmiyorum. Onların genel siyasette de durumları belli. Şimdi diyeceksiniz ki vekillere hırslısın diye. Ancak bu hırs değil. Bütün herkesin tek derdi seçim. Bu söylediklerim bir tek milletvekilleri için geçerli değil. Belediye başkanları, il ve ilçe başkanları seçime iki yıl kala çalışmaya başlıyor. Yani sözde çalışıyorlar. Özde seçim için çalışıyorlar. Seçimler olmasa kimsenin yüzünü göremeyeceğiz.

Kimsenin derdi hizmet etmek değil, herkesin derdi mevki makam. Dert bu olunca da sonucun ne olduğunu söylemeye gerek var mı?