Rusya’da 1910’lu yıllarda hareketlere çok genç yaşta katılan Eisenstein, 1920’lerin başında avangard tiyatro ve sanat dünyasıyla temas kurdu ve Moskova’daki Proletkult Tiyatrosu’na girdi. Kısa sürede büyük gelişme göstermesiyle birlikte sanat yönetmenliği, yönetmenlik yapmaya başladı. Mekân ve kurgu konusunda kendisini kısıtlamamak için tiyatroyu bırakıp sinemaya yöneldi. İlk filmi Grev’de (1925) yeni bir temsil alanı, anlatı dünyası, kahraman tipi yarattı. Mekân gerçek bir metalurji fabrikasıdır. Kahraman kitleler, insan topluluklarıdır ve bireyler daha arka planda kalır. Anlatı biçimi ve çekim montajı hemen göze çarpar. Zaten Eisenstein’a göre iyi kurgulanmış bir montaj sadece sahneleri birbirine bağlamakla kalmaz, aynı zamanda izleyicinin hislerini istenilen yöne çekebilmek ve seyirci kitlesini heyecanlandırmak için de iyi bir yoldur. İkinci filmi Potemkin Zırhlısı (sessiz film 1925), tüm zamanların en etkileyici filmlerinden biri olarak sinema tarihine altın harflerle kazındı. Film 1905 Bolşevik İhtilalini anlatması için devlet tarafından sipariş edilmiş olmasına rağmen, Eisenstein filmi yepyeni montaj teknikleri, estetik anlatımı ve etki yöntemleriyle basit bir propaganda filmi olmanın çok ötesinde bir klasik haline getirdi. 1929’da Sovyet makamlarından izin alarak Avrupa’ya geçti. Avrupa’da bir süre dolaştıktan sonra 1930’da Amerikan Paramount film şirketinin teklifini kabul etti ve Hollywood’a geçti. Thedor Dreiser’in romanı olan “An American Tragedy” (İnsanlık Suçu) eserini sinemaya uyarlamak için çalışmalar yaptı. Ancak stüdyonun çalışma koşulları uymayınca kontratı iptal etti. 1932’de Upton Sinclair yardımıyla daha sonra “Que Viva Mexico” (Yaşasın Meksika) dört bölümlük filmi çekmek üzere Meksika’ya geçti ancak hiçbir zaman bu filmi tamamlayamadı. Filmin yapımcısıyla tartıştıktan sonra 1933’te Sovyetler Birliğine geri döndü. Meksika’da yaşadığı skandalın ardından partiden ayrıldığı söylentilerinin dolaşmasının yanı sıra şekilci olduğu söylenerek eleştirilerin hedefi olmuştu. Eisenstein bütün suçlamaları kabul etti ve Sovyetler’e döndükten sonraki ilk filmi olan “Aleksandr Nevskiy (film)”i Mosfilm Stüdyolarında 1938’de çekti. Sovyetlerde büyük bir ilgi ile izlenen film diğer ülkelerde düş kırıklığına uğramıştı. “Korkunç İvan (film)”(İvan Grozni)’ın birinci bölümünü 1944, ikinci bölümünü 1946’da çevirdi. Korkunç İvan’ı eleştirel bir dille anlatan ikinci bölümü Stalin tarafından yasaklandı ve Stalin ölene değin yayınlanmadı. Filmin üçüncü bölümü çekilemedi. Son filmlerinde yurtseverlik ve kahramanlık temalarını işledi. 50. yaş gününden birkaç gün sonra hayatını kaybetti.