Giritliler deyince aklıma hep Antalya’daki Giritliler Mahallesi gelir nedense.

Akşamları sokaklarda oturan Giritliler, sohbetlerini gecenin bir vaktine kadar sürdürürlerdi buralarda.

Ellerinde çekirdekler veya evlerinde yaptıkları mısır patlakları.

Sokaklar, kapılarının önlerinde oturanlar ellerini uzatsa birbirine değecek şekildeydi neredeyse.

Televizyon mu?

Yoktu ki o zamanlar.

Vardı da birkaç parmağın sayılacağı kadar evde bulunurdu. Yani zenginlerin evlerinde olurdu televizyonlar.

Bu tek katlı evler. Yani Giritliler Mahallesi’ndeki evler bir kültürün yaşatıldığı, bir neslin barındığı evlerdi.

Kapıları ardına kadar açık, kapıdan hemen iç tarafta gerilmiş bir perde içerideki görüntüyü engeller ama doğanın serinliğini kesmezdi.

Kapının önünde oturan büyükler kendi aralarında veya karşılıklı olarak komşuların sohbetlerinin sürdüğü gecelere tanıklık yapardı.

Çocuklar…

İşte çocuklar herkesin yaşamında bir kesite sahip olan çocukluklardı buralarda yaşananlar. Büyükler sohbet ederken çocuklar da mahalle aralarında oyun oynarlardı hep.

Körebe, saklambaç, ip atlama, yakan topu.

Çocuklukla ergenlik çağı arasında olanlar ise okula giden kesimdi.

Bu curcunanın arasında derslerini yaparlardı.

Yani işin Türkçe meali, Antalya’da bir Giritliler Mahallesi vardı…

Manavgat Belediyesi Side’de kurduğu Girit Kültür Evi’ni de festival etkinliğine aldı.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Ali Cem Çon da, Giritliler Derneği Başkanı olarak bu etkinliğe katıldı.

Katıldı derken gidip boy gösterip gelmedi.

Üç gündür bu etkinlik için Side’ye gidip geliyor.

Side de yaşayan Giritliler, bir toplantıda anılarını anlatmışlar.

Duyar gibiyim bunları.

Yukarıda benim anlattığım gibi günlük yaşamlarını anlatmışlardır mutlaka.

Kültürlerimiz, değerlerimiz yaşatıldıkça gelecek nesillere ulaştırılır.

Eğer bu değerlerimizi yaşatamazsak gelecek nesil geçmişinden bir şey öğrenemez.

Kültür deyince de sanmayın ki sadece oyun, müzik gelmesin akıllara.

Giyimde yemeğe, konuşmadan oyuna kadar her bir konu kültür içine girer.

Girer de bu kültürü yaşatabilirsek ne mutlu bizlere.

Yok sadece isim olsun diye bir dernek kurup ardında da başka şeyler yapılacaksa bu kültürü yaşatmak değildir.

Antalya’dan çıkan bir ses aynı burada olduğu gibi Side’den ses vermelidir.