Önceki akşam TV haberleri izlerken hayretler içerisinde kaldım.

Bir belediye başkanı, ekonomik kriz nedeniyle pazara çıkmış. Domates satan bir tezgahın başında fiyat soruyor. Sonra da faturasını istiyor Domatesin.

Satıcı domatesi 5 liradan satıyor.

Faturada ise halden çıkışı 70 kuruş.

70 kuruş nere, 5 lira nere?

Sonra da,

“Ya fiyatı indir ya da tezgahını topla” diyor başkan.

Olmadı beyler olmadı.

Bakın şimdi başka hikaye anlatayım size.

Antalya yurdun sebze ambarı.

Üreticinin daha 2 liranın üzerinde domatesi hale teslim ettiğini bilmem ben.

Hatta öyle zaman olur ki…

Üretici kasa kasa domatesi çöpe döker. Zarar ettiği için.

Çünkü hal, onların belini bükmektedir. Orada komisyoncunun vereceği rakama ya verecek, ya da gidip çöpe dökecek.

Üreticinin ürünü harcadığı paranın üzerinde satmaya hiç mi hiç şansı yoktur.

Kentlerdeki komisyoncular ise üreticinin sırtından şakır şakır para kazanmaktadır.

Pazarcı esnafı ne yapsın. Piyasada kaça gidiyorsa o fiyata satmaktadır ürününü.

İster gitsin halden alsın.

İsterse kendi yetiştirdiği tarladan toplasın gelsin.

Ha bunun denetimi pazarda mı yapılır?

Pazarda yapılmaz bence.

Halde önce çıkışa bakılması lazımdır.

Daha doğrusu, komisyoncu kaça aldığını kaça satıyor ona bakması lazımdır belediye görevlilerinin.

Halde ürünlerin giriş fiyatlarını bir kenara bırakalım çıkış fiyatları belli değil midir? Bellidir.

Yani her gün sabah yapılan listede sebze ve meyve fiyatlarının halde kaça satıldığı tutulmuyor mu? Tutuluyor.

Peki, bu listeler pazarların kurulduğu belediyelere gönderilemez mi? Gönderilir.

O zaman Pazardaki esnafın suçu ne?

Esnaf manavdaki fiyata bakıp satıyor. Ama zabıta etiketleri kendisi yazdığına göre neden bu fiyatlar yüksektir ki:

Önce denetimi yapıp, 70 kuruşa alınıp da beş liraya satılan domatese sayın başkan tepki göstermesin. Önce kendi zabıtasını denetlesin ki etiketleri sabahın erken saatinde faturaları kontrol ederek normal kar marjında yazsın.

Eğer yazmıyorsa o başkan önce durup bir düşünmelidir hata nerede diye?