Meyve-sebze diyarı olarak anılan Antalya’da son günlerde adından çok söz ettiren soğan fiyatı düşerken, bu kez de domates fiyatı çıktı. Soğan 8-10 liraya kadar düştü. Ancak domates 7 liradan 15-30 liraya kadar yükseldi. Vatandaşlar, haftalık pazar fiyatlarını takip etmek yorulduklarını belirti

Semt pazarlarında ve marketlerde soğan fiyatları aralarında anlaşma sağlanmış gibi aniden düştü, vatandaş buna çok sevinirken, şimdi de domates fiyatı yükseldi. Soğan 8-10 liraya kadar inerken, domates ise 7-10 liradan sihirli değnek değmiş gibi bir anda 15-30 liraya kadar yükseldi. Vatandaşlar fiyatları asansöre benzetti, “Biri inerken diğeri çıkıyor. Domates sera domatesi, şu anda piyasadaki sera ürünü, durduğu yerde nasıl zamlandı, akıl sır ermiyor. Düşününce daha kötü oluyoruz. Çok, ama çok üzülüyoruz.  Yetkililerden bu konuda destek bekliyoruz” dediler.

FİYAT OYUNU NE ZAMAN SONA ERECEK?

Vatandaşlar Pazar, market ve seyyar satıcı arasında alış-veriş ederken sıkışıp kaldı. Fiyatı takip etmekten yorulduklarını ifade eden Mahmut Tavşan, Rıza Acaroğlu, Ferit Yaman, Suna Eren,” elimizde broşürler marketleri dolaştığımız gibi şimdide pazarları dolaşıyoruz. Arada bir de seyyar satıcılara takılıyoruz. Seyyar satıcılar seçtirmiyor. Zaten alacağımız bir kilo poşete çürük çarık dolduruyor. Ama çürükleri bile değerlendiriyoruz. Ürünün sağlam yerlerini kullanıyoruz. Bizim asıl derdimiz fiyatlar. Fırıldak gibi dönen bu fiyat oyunları ne zaman sona erecek ve kim dur diyecek, bekliyoruz. Haftada bir etiket değişiyor. Üzülüyoruz. Sonra millet başımızın tacı deniyor. Nasıl Taç oluyoruz anlamıyoruz. Biz taç falan istemiyoruz, fiyatları düşürsünler yeter.”

“VATANDAŞ BİZE KIZMASIN”

Semt pazarlarında meyve sebze satan esnaf, ürün fiyatlı inip çıktıkça kendilerinin suçladığını belirterek şunları söyledi: “Bizim hiç suçumuz yok. Vatandaş esnafa kızmasın. Alışımız pahalı olunca, mecburen üzerine kendi satış farkımızı koymak zorundayız. Eve ekmek götürüyoruz. Aldığımız gibi satarsak ne kazanacağız. Kazanmazsak bu işi bırakırız. Fiyatların suçlusu biz değiliz. Vatandaş, tezgâhın önüne geliyor, ürünü elliyor, sonra bu kadar diye soruyor. Oysa ürünün üstünde kocaman etiket var. Etiketi gösterip veya fiyatı söyleyince, kızıp, söylenerek gidiyor. Ya da tartışmaya giriyor.”

 “EMEĞİMİZİN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ”

Kumluca, Finike, Serik, Manavgat, Elmalı ve Korkutelili üreticiler, ilk ürünü seralarda bebek büyütür gibi yetiştirdiklerini söylerken, “Piyasa çıkardığımız ilk üründen kazanıyoruz, alandan ve satandan çok memnunuz, ama ikinci el hatta üçüncü el ürünler için maalesef aynı şeyi söylemiyoruz. Hele tarla ürünü piyasaya çıkınca seranın yüzüne bakan olmuyor. Sera da ürün yetiştirmek tarladakine benzemez. Bunun ilacı var, çapası var, filiz kırması ayrıca erenler yani olgunlaşanların dalından toplanması var. Hepsi girdi maliyetleri içinde buna bir nakliye binince ikinci, üçüncü ürünlerde emeğimiz boşa gitmiş oluyor. Üzülüyoruz. İlk üründeki kazancımızla geçimimizi sağlıyoruz. O da boğaz tokluğu gibi. Üreticinin maalesef hiç yüzünü güldüren olmadı. Eskiden çok mutluyduk, kazanıyorduk. Şimdi işçi ücretleri iki-üç katına çıktı. Tohum fiyatları da arttı. Toplanan ürünün hemen o gün hale taşınması gerekiyor. Yoksa ürün çabuk bozuluyor. Hale gidenlerin arasında çürüklerini ayıklıyoruz, o da aslında ayrı bir ücret. Onu hesaba bile katmıyoruz.” AYFER ŞİMŞEK / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER