Türkiye’de doğum oranları beklenenden daha dramatik bir şekilde düşüyor. Bunun nedeni uzmanlar tarafından, insanların daha az çocuk sahibi olmasının yanında, giderek daha fazla sayıda insanın hiç çocuk sahibi olmaması olarak açıklanıyor. Ayrıca maddi yetersizlik, doğru zamanda doğru kişiyle tanışamamak da sosyal kısırlığın nedenleri arasında gösteriliyor. Sosyologlar, çocuk sahibi olmayı isteseler bile farklı nedenlerin bir araya gelmesiyle çocuk sahibi olamayan kişilerin yaşadığı durumu “sosyal kısırlık” olarak tanımlıyor. Antalyalı Uzman Sosyolog Alara Fulya Şensoy da, doğum oranlarının her geçen gün azalmasında etkili olan ‘sosyal kısırlık’ kavramına ilişkin açıklamalarda bulundu.
TOPLUMSAL BEKLENTİ AZALDI
Uzman Sosyolog Alara Fulya Şensoy, konuya dair yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Sosyal kısırlık, yalnızca bireysel tercihlerle değil, aynı zamanda toplumsal yapının dönüşümüyle de ilişkilidir. Günümüzde ekonomik belirsizlikler, iş güvencesinin azalması ve kentleşme ile artan bireyselleşme gibi etkenler, çocuk sahibi olmayı erteleyen ya da tamamen vazgeçen bireylerin sayısını artırmaktadır.
Ayrıca, kadınların eğitim düzeyinin yükselmesi ve kariyer hedeflerinin öncelik kazanması da bu durumu etkileyen önemli faktörler arasında yer alır. Sosyal normların değişmesiyle birlikte aile kavramı da dönüşüm geçirmiş, çocuk sahibi olmak artık bir zorunluluk ya da toplumsal beklenti olmaktan çıkmıştır. Özetle, sosyal kısırlık, bireylerin içinde bulundukları toplumsal, ekonomik ve kültürel koşulların bir sonucu olarak ortaya çıkan kompleks bir olgudur.”.