Hikaye Oku: Kravatını gömleğinin yakasından geçirdikten sonra özenle taktı, düzeltti ve iki eliyle sımsıkı sıkarak en son şeklini verdi. Bugün giyimine, kuşamına, saçına, sakalına ve görünüşüne itina ediyordu. Çünkü bugün, tayini çıktığı ilçede ilk iş günüydü. Gerçi burası ilçe denecek kadar büyük değildi. Küçük, sakin orta halli Anadolu ilçelerinden bir ilçe idi. Hatta bazı kasabalardan bile küçüktü. Fakat ilçenin büyüklüğü, küçüklüğü onun için önemli değil, bilakis bayrağın dalgalandığı her yer vatandı onun için ve bu sebeple vatan toprağının her yeri hizmet edilecek yerdir. İşte bu duygu ve düşüncelerle ilk iş günün heyecanını kalbinin ta en derinlerinde hissediyordu. Mesai arkadaşlarıyla tanışacak, işlerini görmek için gelecek olan ilçe halkı ile tanışıp onlara yardımcı olabilmek için elinden geleni yapacaktı. İş yerine giden yol, çarşı üzerinden geçiyordu. Gerçi küçücük ilçenin, küçücük çarşısı vardı ve tüm memurların güzergahı bu çarşıdan geçiyordu. İlçe o kadar küçüktü ki herkes birbirini tanıyordu. Tayini çıkan memurun daha gelmeden adı, şanı hepsi ilçe halkı tarafından haberi alınıyordu. Çarşıya uğrayarak geçeceğinden, ilk tanışacağı kişiler ilçenin esnafları olacaktı. Bu sebeple evinden daha erken çıkarak rast geldiği esnafa selam verecek, ayak üstü birkaç kelam edecekti. Esnafın halini hatırını sorup ilçe hakkında bilgiler de edinip yöre halkını tanıyacak ve onlara daha iyi hizmetler edecekti. Aynada kendisine son kez bakmış, saçına ve elbisesine son rötuşları yapmış ve büyük bir heyecanla sabahın erken saatinde evinden çıktı. Hemen birkaç adımda çarşıya ulaştı. Gerçi evi ilçenin kenarındaydı. Fakat ilçenin küçük olması ve heyecanlı olması çarşıya gelmesi bir iki adımda çabucak gelmiş gibi geldi kendisine. İlçe halkı çalışkan insanlardı. Bu sebeple henüz çok erken olmasına rağmen bazı esnaflar dükkanlarını açmak üzereydiler hatta bazıları açmış dükkanlarında oturuyorlardı. Dükkan sahibi ilk defa gördüğü memura, şaşırmış, hayret ederek tuhaf tuhaf baktı. İlk önce ne söyleyecek, nasıl cevap verecek, nasıl davranacak bilemedi. Hani demiştik burası küçük bir yer ya. İşte herkes birbirini tanır. Tayini çıkan memurun kendisi gelmeden nereden geldiği, sürgün mü geldiği, nasıl kişiliğe sahip olduğu gibi tüm bilgileri önceden alınırdı. İşte bu yeni gelen memurun hakkında da bilgiler edinilmişti. Buraya sürgün olarak gönderilmiş, mesai arkadaşlarına hep sorun çıkartır, çalıştığı yerlerde amirinden memuruna kadar mutlaka herkesle bir tartışması olurmuş. Memur hemen işe koyulur. Bekleyenleri güleç bir yüzle ve samimiyetle çağırır. İşlerini hemen yapmaya koyulur. İşleri görülmeye başlayan insanlar şaşırmıştır. Çünkü ilk defa kendilerine insan muamelesi yapılıyor ve işleri kolaylıkla görülüyordu. Diğer memurlar ise onlar da şaşırmışlar. Bu da nereden çıktı dercesine bakmaya başlarlar. Şaşkınlıkları öfkeye dönüşür. “Bu böyle çalışırsa bizim için iyi olmaz” der gibi birbirlerine bakmaya başlarlar. Durumu fark eden müdür, memuru hemen odasına çağırır. Kendisine hakaret edilmesine ve haklı olmasına rağmen bir suçluymuş gibi azarlanıp aşağılanmasına rağmen başı dik müdürün odasından çıkar. Sırada bekleyen halk, mesai arkadaşları ve müdür, şimdi ne yapacağını bekleyen meraklı gözleriyle ona bakıyorlardı ve hepsi birden ne yapacağını merak içinde beklemeye başladılar. Yerine geçti. Bir iki dakika bekledi. Önce müdürüne baktı. Sonra mesai arkadaşlarına ve sonra da sıradaki halka baktı. Onlara yine tebessümle müşfik bakışlarıyla “sıradaki arkadaş gelsin” dedi. (Alıntı)