Jale İnan, Türk arkeolojisinde büyük bir isim olmayı başarmış ilk Türk kadın arkeoloğu olarak kabul ediliyor. Özellikle Perge ve Side kazılarına öncülük etmiş ve bu da Antalya Müzesi’nin genişlemesine neden olmuştur. Türkiye’de ‘arkeoloji dedektifi’ olarak da anılan İnan’ın yaşamı ve başarıları Türk tarihinde iz bırakmaya devam ediyor.
BABASININ İZİNDEN GİTTİ
Jale Ogan olarak 1 Şubat 1914 yılında İstanbul’da Mesture ve Aziz Ogan’ın ikinci kızı olarak dünyaya gelmiştir. Babası uzun yıllar boyunca İzmir Arkeoloji Müzesi’nin müdürü olmuş daha sonra da İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin müdürü olarak göreve gelmiştir. Türkiye’nin ilk yıllarında sistemli bir biçimde tarihi eserleri ve nesneleri bilimsel olarak restore etmek için laboratuvarları kullanarak ülkedeki kollayıcılık çalışmalarına dönüş getirmiş ve müze koleksiyonları genişleten galeri halka açmıştır. Kızını arkeoloji okuma isteğinde teşvik etmiştir. Jale Ogan, 1934 yılında Erenköy Kız Lisesi’nden mezun olduktan sonra babası yurtdışında eğitim görmesi için burs almasına yardımcı olmuştur.
SAVAŞA RAĞMEN OKUDU
Almanya’da bulunan Alexander von Humboldt Vakfı bursuyla eğitim gören Ogan, Berlin’deki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nde eğitimine başlamıştır. Türk hükümeti ertesi yıl ise çalışmalarına devam etsin diye kendisine burs vermiştir. Savaşa rağmen Ogan, doktorasını bitirmiş ve 1943 yılında mezun olmuştur.
MANSEL İLE BİRLİKTE ARKEOLOJİ KÜRSÜSÜNÜ AÇTI
Ogan, Türkiye’ye 1943 yılında döndü. İstanbul Ünivertesi Antik Tarih ve Nümizmatik Kürsüsü’nde görevli Clemens Bosch’un asistanı olmuştur. 1944 yılında ise İstanbul Teknik Üniversitesi’nde inşaat mühendisi ve öğretim görevlisi olan Mustafa İnan ile evlenmiş ve 1945 yılında oğulları Hüseyin İnan’ı dünyaya getirmiş. Sonraki iki yıl boyunca üniversite arşivi için çalıştı. 1946 yılında Arif Müfid Mansel ile birlikte İstanbul Üniversitesi’nde klasik arkeoloji kürsüsünü kurmak için çalışmıştır. Bu kürsünün kurulmasının temel nedeni ise üniversitenin bağımsız bir arkeoloji bölümünün olmamasıydı. Aynı yıl Mansel ile birlikte Perge’deki Artemis Tapınağı üzerinde çalışma gerçekleştirmeye başladı. Ertesi yıl ise Side’deki kazılara başladılar. Apollon Tapınağı bölgesindeki kazılar 1966 yılına kadar devam etti. Bu sırada Jale İnan antik hamamı 1962 yılında müzeye çevrildi. Antalya Müzesi, çıkan eserler nedeniyle iki kez genişletilmek zorunda kalmıştır.
KAYIP ESERLER HAKKINDA BİLGİSİ OLUŞTU
1967 yılında Perge’deki kazıların başına getirildi. Bu dönemde ise Güneybatı Anadolu bölgesinden kaçırılan büyük bir bronz heykel grubu Amerika’ya kaçırıldığı ortaya çıktı. 1973 yılında ise bu bronz heykellerin kökeni doğrulamak için çalışmalara başladı. 1970-1972 yılında Kremna kazılarında bulunmuş, 1972-1979 yılında Manavgat’ın kuzeyindeki Akdeniz kıyısında yer alan Seleucia’da kazı çalışmalarında yer aldı. 1974 yılında ise İstanbul Üniversitesi’nde profesör olarak atandı ve Mansel’in ölümünden sonra arkeoloji bölüm başkanı oldu.
YORGUN HERAKLES İÇİN UĞRAŞTI
İnan, 1980 yılında Perge’de kazı çalışması yaparken Lysippos’un ‘Yorgun Herakles’ adlı eserinin M.S. 2. Yüzyıla ait bir kopyasının alt yarısını ortaya çıkardı. Kazıdaki söylentiler, heykel aldığından şüphelenilen bir işçiye yönlendirmişse de heykelin üst gövdesinin çalındığından şüphelenmedi. Ertesi yıl ise çalınan yarısı ise New York’ta orta çıktı. Bu durumu öğrenen Jale İnan bununla ilgili çalışmalar gerçekleştirdi. 1981’den 1990’a kadar Side Apollon Tapınağı’nın yenilenme çalışmalarını gerçekleştirdi. 1985 yılında ise Perge Tiyatrosu için çalışmaları gerçekleştirmeye başladı. Bu süreçte özellikle Perge ve Side antik kentlerinde çalışmalar sürdürmüştür. Boubon antik kentinde 1990 yılındaki kazılarda Sebasteion’u ya da imparatorluk kültü tapınağını ortaya çıkaran İnan, 1967 yılında ilk kez duyduğu bronz heykellerinin yerini belirlemiş oldu.
ÖLÜMÜNDEN SONRA ESERLER TÜRKİYE’YE GELDİ
Jale İnan, Türkiye’den kaçırılan eserleri yeniden Türkiye’ye getirebilmek için büyük çaba sarf etmiştir. Özellikle ‘Yorgun Herakles’ heykeli ile Boubon Bronz heykellerinin Türkiye’ye getirilmesi için öncü olmuş ve onun yolundan gelen arkeologlar ile devlet kurumları büyük çalışmalar gerçekleştirerek bu eserleri doğduğu topraklara getirmiştir.
ANTALYA MÜZESİ ONUN SAYESİNDE DOLDU
Perge ve Side’deki kazılarda ortaya çıkardığı eserler o kadar çok olmuştur ki günümüzdeki Side ve Antalya müzeleri buradaki eserlerle dolmuştur. Jale İnan’ın kazı yaptığı kentlerden elde edilen eserler günümüzde ilk gün ki ihtişamı ile göz kamaştırmaya devam ediyor.
TÜM KİTAPLARINI VE DERLEMELERİNİ ANTALYA MÜZESİNE BAĞIŞLADI
1989 yılında Jale İnan’ın 75. doğum gününe şerefine, meslektaşları ve arkadaşları tarafından onun yaşam boyu başarılarından dolayı ‘Festschrift für Jale İnan’ adlı eser yayımlanmıştır. 26 Şubat 2001 yılında yaşamını yitiren İnan, kitaplarını ve derlemelerini Antalya Müzesi’ne bağışladı.
ONUN İÇİN ANTALYA KADIN MÜZESİ ÖDÜL VERİYOR
Antalya Kadın Müzesi, onun şerefine, Türk kültürüne ve kadınların gelişimine katkıda bulunan kadınları tanımak için her yıl verilen Yılın Kadını Ödülü'nü vermeye sürdürüyor. Ayrıca İnan ayrıca 27 Eylül 2022 tarihli Google Doodle'da da yer aldı. Oğlu Hüseyin İnan ise Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladığı koleksiyonu ile Boğaziçi Üniversitesi Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi tarafından dijitalleştirilerek ücretsiz olarak erişime açılmıştır.