Antalya Ticaret Borsası Ağustos ayı Olağan Meclis Toplantısı dün gerçekleşti. Mecliste en dikkat çeken konu ise meslek komitelerinin sorunları oldu. Meslek komitelerinin hemen hemen hepsi üreticinin, üretimden uzaklaşmasından ve yeterli desteğin olmamasından yakındı

Antalya Ticaret Borsası Ağustos ayı Olağan Meclis Toplantısı dün ATB Başkanı Ali Çandır’ın başkanlığında gerçekleşti. Meslek komitelerinin hemen hemen hepsi üreticinin üretimden uzaklaşmasından ve yeterli desteğin olmamasından yakındı. Antalya Ticaret Borsası (ATB) Meclisi Hububat ve Mamulleri Meslek Komitesi Üyesi Nuri Büyükselçuk, “Hasat bitti. Genel olarak ciddi bir rekolte düşüşü hem de kalitede düşüşler var. Kendi bölgemizde ise ne olduğunu anlamadık. Doğru dürüst buğday çıkmadı. Bir anlamda tarımdan kaçış var. Buda bizi mecburen dışa bağımlı hale getiriyor. Üreticinin topraktan kaçışının bir sonucu” derken ATB Meclis üyesi ve Canlı Hayvan Et Ticareti Meslek Komitesi Üyesi Süleyman Kaçaroğlu ise “Kurban bayramından sonra herkes dolapları doldurdu. Fiyatlar dalgalı. Üretici fiyat bekliyor. Şu andaki bıçak fiyatları üreticiyi memnun etmiyor. Şu anda üretici zarar ediyor. Et piyasası şu anda ayaklar altında. Masrafı ağır bir meslek. Çalıştırılacak eleman çok büyük bir sorun haline geldi” dedi.

BAŞI BOŞ SEKTÖR

Bunun yanı sıra bilinçsizce yapılan muz üretimine değinen Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, bu soruna çözüm bulunması gerektiğini ve muz üretiminde bir başıboşluk olduğunu ifade etti. Başkan Çandır, “Herkesin temel sorunu satmanın ötesinde para tahsilat yapamamasıdır. Eylül ayları; bir taraftan okulların açılışı ve tatil döneminin sonlanışı olurken diğer taraftan da hem sektörümüz hem de iş dünyası için sezon hazırlıklarının yapıldığı ve yılsonu beklentilerinin gündeme daha yoğun gelmeye başladığı bir dönemin başlangıcıdır. Dolayısıyla bizler de hem sektörümüzün özelliklerine uygun hem de dönemin gerektirdiği hazırlıklarımıza önem vermeliyiz. Her ne kadar zor zamanların dayanıklı sektörü olarak görülsek de 2016 yılından bugüne ciddi yıpranmalara uğradığımızı unutmuyoruz. Toplumumuzun ve karar vericilerimizin de tarımın sadece bir ekonomik faaliyet olmadığı gerçeğini unutmamasını bekliyoruz. Çünkü tarım; sadece medeniyetler tarihiyle eşdeğer ve üretimden ibaret değildir. Aynı zamanda sosyal, kültürel ve politik bir faaliyettir. Bu tespitler sadece bize ait değil. Pek çok uluslararası raporda da belirtilen tespitlerdir. Dolayısıyla, yıllardır stratejik bir sektör olarak tanımlanan sektörümüz için bu tanımlamanın gerektirdiği uygulamalar daha fazla gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Aksi halde sektörümüzün yıllardır uğradığı toprak ve insan kaynağı kaybı ile sahip olduğumuz dayanıklılığı tümden kaybedeceğiz. Ciddi meblağlara ulaşan tarımsal destek ve teşvik ödemelerinin de bu dayanıklılık kaybına engel olma özelliği giderek azalmaktadır. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yapmış olduğu sektörel destek ödemelerine ilişkin anket çalışmasında da bu sonuç ortaya çıkmaktadır. Bakanlığın anketine göre üreticilerin yaygın olarak faydalandığı; mazot-gübre desteğinde yüzde 82,Fark/prim desteğinde yüzde 71,İyi tarım uygulamaları desteğinde yüzde 55,Sertifikalı tohum desteğinde yüzde 62 ve Süt prim desteğinde ise yüzde 77 düzeyinde memnuniyetsizlik hakimdir. Çeşit konusunda bir başı boşluk var. Herkes kafasına göre bir ağdan satış yapmaya başladı. Narda da aynı sorunu yaşadık ve yıllarca uyardık. Ancak kimse dinlemedi. Muzun da o duruma gelmemesi için buna bir standart getirilmeli. Bundan üç yıl sonra ne olacak bu muzun hali diye düşünmememiz için önlem şart” şeklinde konuştu. YAPRAK ÖZER / ANTALYA GÜNDEM