ZMO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Tarımsal Üretim Seferberliği’ ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülüp, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene verilmelidir” dedi

Artan nüfus ile birlikte artan gıda ihtiyacı, günümüzde tarımın Dünya genelinde her geçen gün değerini bir kez daha ortaya çıkarıyor. Artan gıda ihtiyacının yanında küresel ısınma, su kaynaklarının kıtlığı, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması ile tarım alanlarının ciddi oranda azalması sonucun doğuruyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Suiçmez, gıda sürekliliğinin önemine değinerek, “Gıda arzının sürekliliği, verim ve üretici gelirinin artması için sulamaya uygun tarım alanları bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalı, tarımsal sulama yönetimi güçlendirilmeli, su tasarrufu sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, sulanan alanlarda eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanmalıdır” dedi. Baki Remzi Suiçmez, “Bugün iklim değişikliği kapsamında yaşanmaya başlanan sert rüzgarlar, hortumlar, kuraklık, seller ve sıcaklık dalgaları üretimimizi, üreticimizi ve tüm halkımızı olumsuz etkilemektedir. Rant uğruna ortaya çıkan çarpık kentleşme, yeterince inceleme ve değerlendirme yapılmadan inşa edilen enerji yapıları ve madencilik faaliyetleri, doğal varlıklar üzerinde yıkım derecesinde tahribata yol açmakta ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini tetiklemektedir. Doğal varlıklarımız gelecek nesillerimize miras olarak bırakacağımız yaşam kaynaklarıdır. Yapılacak yatırımlarda mutlaka meslek odalarının ve yöre halklarının görüşü alınmalıdır” ifadelerine yer verdi.

“BAĞIMLILIK AZALTILMALI”

Tarımsal kamu yönetiminin güçlendirilmesi gerektiğini ve tarım sektörünün özel sektörün inisiyatifine bırakılmaması gerektiğine değinen ZMO Başkanı Baki Remzi Suziçmez yapılması gerekenler hakkında şu bilgilere yer verdi;

“Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı et, süt ve süt ürünleri tüketmesi için kalıcı özel önlemler alınmalıdır. Çiğ süt fiyatları üreticiyi koruyacak şekilde açıklanmalıdır. Doğal beslenme alanları çayır ve meralarımız korunmalı, yem bitkisi üretimi artırılarak yemde dışa bağımlılık azaltılmalıdır. Çayır ve meralar korunmalı, mera tespit ve ıslahları hızla tamamlanmalıdır. Artan gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir besin kaynağı olan su ürünleri halkın beslenmesinde gerektiği kadar yer almamaktadır. Kişi başına tüketim 5-6 kilogramlar civarında olup, gelişmiş ülkelerin tüketiminin oldukça gerisindedir. Ekolojik özellikleri birbirinden farklı 3 deniz, 1 iç deniz ve 25 farklı akarsu havzasına sahip olan Türkiye zengin balık biyoçeşitliliğine sahiptir. Sahip olduğu büyük potansiyele rağmen bu kaynakları doğru ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirememektedir. İnsan kaynaklı Endüstriyel ve evsel atıklarla oluşan bu çevre kirliliğini önlemek için planlama çalışmalarına katılmak meslek örgütümüz ve meslektaşlarımızın görevlerindendir. Bu kapsamda meslek alanımızı ilgilendiren tarımda kullanılan zirai ilaçların kontrolsüz kullanımına bağlı oluşan kirletici yükünü azaltmak açısından gerekli önlemleri almak hem insani hem de mesleki açıdan vicdani bir sorumluluktur. Oda’mız, karbon emisyonunun azaltılması ve tüm sularımıza deşarj edilen evsel, sanayi ve tarımsal kirliliğin önlenmesi için sürdürdüğü çalışmalara devam edecektir. Tarım ve gıda sektörü, özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, çiftçiler ve tarım kesiminin, satın alma, eğitim, üretim ve ürün satış konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir.” YAPRAK ÖZER / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL