Türkiye’nin en eski ve en çok taraftara sahip kulüplerinden olan Fenerbahçe’nin etkin şubeleri futbol, basketbol ve voleybolun yanı sıra atletizm, boks, espor, kürek, masa tenisi, yelken ve yüzme sporlarında faaliyet gösterir. Fenerbahçe’nin kurucusu ve ilk başkanı Nurizade Ziya Songülen’dir. 1907 yılında II. Abdülhamit devrinin son günleri yaşanmaktadır. Saltanatının son zamanlarını yaşayan II. Abdülhamit’in rejimi her alanda etkisini yitirmeye başlamıştır. Bu azalma futbola da yansımış, artık Türk gençleri de futbol oynamaya başlamıştır. Kulübün ilk temelleri; Ayasofya Camii baş vaizi Abdurrahman Hulusi Efendi’nin oğlu ve Saint Joseph Lisesi’nde beyaz sarığıyla derslere giren edebiyat muallimi Enver Yetiker Bey’in telkinleriyle; yolu yine bu okuldan geçmiş olan öğrenciler ve Kadıköy’ün gençleriyle birlikte 1906 yazında atılmıştır.[16] Sultan II. Abdülhamit’in rejimi, 1907 yılına doğru etkisini yitirmeye başlayınca, bu durumdan yararlanan Kadıköylü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların ve Londra Sefareti Başkatibi Mehmed Nuri Bey’in torunu Ziya Bey ile Harekât Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve ünlü edebiyatçı Samipaşazade Sezai Bey’in yeğeni Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Kadıköy, Moda Beşbıyık Sokak’ta bulunan 3 numaralı evinde yaptıkları görüşme neticesinde, 1 senedir arzuladıkları futbol takımının tamamen fiiliyata geçmesi hakkında kimi kararlar almışlardır. Görüşmeler sonucunda maddi destek sağlayan devrin zenginlerinden Saint-Joseph Lisesi mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlığı, Osmanlı Bankası memurlarından, Saint-Joseph Lisesi mezunu Ayetullah Bey’e katiplik görevi, Bahriye Mektebi’nden henüz yeni mezun olmuş Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevi verilmiştir.[2][19] Yine görüşmede varılan fikir birliği ile de; kuracakları kulübün adını oturdukları semtten esinlenerek Fenerbahçe yapılması, armalarının Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan Fener’den (Fenerbahçe Feneri), formalarındaki renkleri ise Fener Bahçe’sindeki papatyaların “kıskançlık” ve “temizlik” sembolü olan renklerinden, yani sarı ile beyazdan oluşması kararlaştırılmıştır.Kulübün kadrosu ağırlıklı olarak Saint-Joseph Lisesi ve Kadıköy semtindeki gençlerden oluşturulmuştur. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği İstanbul’da birçok Türk kulübünün kurulmasına vesile olmuştur.[20] Kulüp sayısındaki artış İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğurmuş, bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kurulmuştur. I. Dünya savaşı Fenerbahçe’nin 1906-1907’de oluşturulan ilk takım formasyonu. I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte genç nüfus silah altına alınmaya başlanmıştır. İngiliz takımları İstanbul’da yaptığı maçları bırakmıştır. 1914-15 yılında Fenerbahçe ve Galatasaray arasında çıkan anlaşmazlıktan dolayı lig, iki ayrı küme hâlinde oynanmıştır. İstanbul Ligi şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe ile İstanbul Futbol Birliği Ligi’nde birinci olan Galatasaray takımları, gerçek İstanbul şampiyonunun belirlenmesi amacıyla 11 Şubat 1916 günü İttihatspor sahasında (bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu) karşılaşmışlardır. Muzaffer’in golüne karşılık Said Selahaddin’in 2, Galip Kulaksızoğlu’nun da 1 golüyle ezeli rakibini 3-1 yenmeyi başaran Fenerbahçe, hem 1914-15 sezonu şampiyonluğunu hem de İngiltere’den özel olarak getirtilen ve 10 yılın sonunda en çok şampiyon olacak takıma verilecek olan tarihi şildi kazanmıştır. I. Dünya Savaşı sonrası kulübü ziyaret eden Mustafa Kemal Paşa’nın stadyumdaki resmi Fenerbahçe, Çanakkale Savaşları boyunca birçok oyuncusunu kaybetmiştir. Kulüp, 3 Mayıs 1918 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından ziyaret edilmiştir. O tarihlerde Yıldırım Ordular Grubu Kumandanı olan Mustafa Kemal Paşa, kulübün Kuşdili’ndeki lokaline ziyarette bulunmuştur. Bu tarih, daha sonra yapılan bir divan kurulu sonrası kulübün kuruluş günü olarak görülmüş ve bu tarih itibarıyla kuruluş yıl dönümünü 3 Mayıs günü olarak kabul edilmiştir. Atatürk, o günkü ziyaretinde kulübün şeref defterine şunları not düşmüştür:Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafa mazhar-ı takdir olmuş bulunan asar-ı mesaisini işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmeti tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası ancak bugün müyesser olabilmiştir. Takdirat ve tebrikatımı buraya kayd ile mübahiyim. —Yıldırım Ordular Grubu Kumandanı, Mustafa Kemal
Fenerbahçe halen Türkiye’nin en kulüplerinden birisi. birisi.