Antalya Gündem Gazetesi olarak, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bayram Çeltik ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Başkan Çeltik Antalya’daki yapıların zeminlerinin depreme dayanıklılık konusunda soru işaretleri olduğunu söyledi

A.B. “Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?”

B.A.Ç. “Jeoloji yüksek mühendisiyim, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu Başkanıyım. Yaklaşık 12 yıldız jeoloji mühendisiyim. Korkuteliliyim.”

A.B. “Jeoloji Mühendisleri odasının misyonu nedir? Ne zaman kuruldu?”

B.A.Ç. “Odamız TMMOB üst kuruluna bağlı. 1954 yılında TMMOB kuruldu. 1974 yılında ise Jeoloji Mühendisleri genel merkezi kuruldu.”

A.B. “Odanızın kaç üyesi var?”

B.A.Ç. “Genel merkeze bağlı şubeler var yaklaşık 12 tane. Antalya şube de bunlardan bir tanesi. Antalya şubeye bağlı Burdur ve Isparta il temsilcilikleri var. Isparta, Burdur il temsilciliği ve Antalya dahil 660 tane üyemiz var.

A.B. “Çalışmalarınız ve etkinlikleriniz nelerdir?”

B.A.Ç. “Jeoloji mühendisleri Odası’nın 2 tane görevi var. Bizler kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüyüz ve 2 tane asli görevimiz var. Bunlardan bir tanesi meslektaşlarımızın saygınlığını ve onurunu arttırmak, onların meslek alanlarını açmak, haksız rekabetin önüne geçmek. Bir diğeri de kamu adına açıklamalar yapmak, kamuyu bilgilendirmek. Binaların daha güvenli olması için birtakım belediyelerle iş birliği içerisindeyiz.”

A.B. “Su kaynaklarımız ne durumda?”

B.A.Ç. “İnsanoğlu su kaynaklarını hızlı bir şekilde tüketiyor. Binlerce yılda oluşan su kaynakları yaklaşık 30,40 yıl gibi kısa bir süre içerisinde hızlıca tüketiliyor. Dünyada 100 ml su varsa eğer bunların sadece yüzde 2.3’ü tatlı su ve bunlarında bir çoğu zaten buzullarda yani dünya da içilebilir su 1.5, 1.1 civarında ve bunların sadece yüzde 0.27’si yeraltı sularından oluşuyor. Günümüz kaynaklarımıza baktığımız zaman geçmişe oranla yağış verilerinde düşme var. Yağışlar konusunda özellikle Antalya’yı incelemek gerekirse Antalya havzası yağışlar yüzde 4 – 8 düşmüş. Fakat yeraltı suyu kaynaklarımız yaklaşık yüzde 60, yüzde 70 tükenmiş durumda. Bu da demek oluyor ki, önümüzdeki dönemlerde hem nüfusun artacağı, hem sıcaklığın artacağı, yağış rejiminin azalacağı, yanlış tanım politikaları göz önünde bulundurulursa önümüzdeki dönemlerde ciddi bir su sıkıntısı çekeceğimizi söyleyebiliriz.”

A.B. “Antalya depreme dayanıklı mı?”

B.A.Ç. “Dünyanın en hareketli bölgelerden birisi bizim coğrafyamız ülkemiz ve ülkemizin yaklaşık yüzde 90’nından fazlası hem nüfus hem yüzey alanı olarak baktığınız zaman deprem tehdidi altında. Tabi İstanbul başta geliyor. Antalya da deprem tehdidi altında. Bugün Antalya’da yeterince çalışma yok. Bu coğrafyada çok ciddi depremler olmuş ve bıraktığı izler tekrardan olacağını gösteriyor. Fakat ne zaman olacağı konusunda tarih vermede sıkıntı yaşıyoruz çünkü yeterince çalışmalar yok. Zeminler deprem anında çok önemli. Antalya’nın bazı bölgeleri zeminden dolayı daha çok tehdit altında.”

A.B. “Yeni yapılan yapıların denetimleri yeterli mi?”

B.A.Ç. “Geçmişe göre yapılan yeni yapılar çok daha güvenli diyebiliriz. Yapılardaki bizi ilgilendiren kısım zemin etütleri. Bugün üst yapı çok ciddi anlamda kontrol ediliyor, denetleniyor. Fakat siz ne kadar sağlıklı bina yaparsınız yapın yapmış olduğunuz zemini tanımadıktan sonra zemine uygun bina yapmadığınız zaman ciddi soru işaretleri oluşuyor. Antalya’da zemin etüdü anlamında ciddi bir denetim ne yazık ki yok ve biz kıyı kesimiyiz. Üst yapılar demir beton denetleniyor ama asıl deprem anında titreşim yaratan binanın üzerinde bulunan zeminin denetimi anlamında ciddi soru işaretleri var ve sorun yaşıyoruz.”

A.B. “Çok teşekkür ederim.”

 B.A.Ç.: “Bende çok teşekkür ederim.”