Son dönemlerde Antalya sahillerindeki denizanaları gerçekten tedirginlik yaratıyor. Uzmanlar, denizanalarının pis sularda olduğunu söylüyor.

Gerçekten öyle mi bilmiyorum ancak Antalya sahillerinin son hali tedirginlik yaratıyor. Geçtiğimiz günde bir vatandaş denize girdikten sonra denizanası çarpmasından çok tedirgin oldu. Bu durum gerçekten korkutuyor.

Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, konu ile ilgili şu uyarıda bulundu:

“Körfezde her 10 metrekareye bir denizanası gözlemledik. Şemsiye çapı 68 santimetre, ağırlığı 10 kilograma ulaşan denizanalarının varlığında. İçerisine yavruyken giren tral balıklarını koruyup, büyüyüp ekosisteme yayılmasında fayda var. Denizdeki atıkları besin olarak kullanıyor. Olumsuz etkileri ise balık larva ve yumurtalarına zarar veriyor. Balıkçılara büyük zararı var. Balıkçılar ağ atmıyor. Denizanası nedeniyle yırtılmalar oluyor. İnsanlar denizanalarına yaklaşmasın. Vücuda temas ettiğinde yanma, kızarma, su toplama ve kaşıntı gibi etkiler yapıyor. Özellikle toksinine karşı alerjisi olanlara karşı daha büyük risk oluşturuyor.”

 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nde görevli Dr. Öğretim Üyesi Erhan Irmak ise şunları söyledi:

“Denizanaları, yakıcı kapsüllere sahip ve zehirli deniz canlılarıdır. Dolayısıyla bunlar ölü olsa dahi temas edildiği vakit zehirleyebiliyor, cilt üzerinde tahriş oluşturabiliyor. Yoğun şekilde denizanası olan bölgelerden uzak durmak gerekiyor. Foça'nın her yerinde yok. Denizanaları pasif hareket eden deniz canlılarıdır. Hareket kabiliyetleri biraz zayıftır. Genelde rüzgarın oluşturduğu akıntılarla belli bölgelerde hareket ederler. Özellikle akıntı yönüne bağlı olarak belli bölgelerde birikim yapmışlar. Bu dönem muhtemelen geçici bir dönem. Yine de dikkat etmekte fayda var. İnsan derisi üzerinde kalıcı iz bırakabilir. Bu derece yoğun bir şekilde denizanası görülmesinin nedenini anlayabilmemiz için, asıl düşünmemiz gereken konu kirliliktir. Muhtemelen organik yük arttı. Turizm faaliyetlerine ve insan hareketliliğine bağlı olarak denizde bir organik yük var. Organik yükün artmasına bağlı olarak bu canlılar, planktonik beslendiği için sayıları artmış durumda. Buradaki en büyük sebeplerden biri de ekosistemdeki bozulmadır. Deniz, dinamik bir ortam. Rekabete bağlı olarak deniz canlılarının sayıları artıp, azalabiliyor. Sardalya, hamsi, istavrit, uskumru gibi balık türlerindeki azalma denizanalarının popülasyonundaki artışa sebep olabiliyor. Bu balık türleri hayatlarının bir evresinde mutlaka bu canlılardan besleniyor. Denizanalarının renk tonları maviden beyaza kadar değişebiliyor. Bu durum tür açısından çok belirleyici bir faktör değil. İrili ufaklı popülasyonun olması burada ciddi bir patlamanın olduğunun göstergesi.”