Büyük şehirlerden birinde güzel mi güzel bir kadın yaşıyordu. Evlilik çağına henüz gelmişti. Sevdiği adam onun peşini bırakmıyor, ailesinden sürekli onu istiyordu. Kırk nazla evlendi sevdiği adamla. Çevresine attı güzelce havasını. Doydu gençliğinin muradına. Bolluk içinde yaşamaya başladı. Kocası kendi işini yapan bir konfeksiyoncuydu. Büyük bir mağazası vardı mülkü kendine ait olan. İçinde birkaç personel bir de sekreter çalışırdı. Güzel giyimli kızlar kocasının etrafından eksik olmazdı. İşi gereği değişik toplantılara gider, tekstil atölyelerini dolaşırdı. Evlilikleri ilk yıllarda rüya gibiydi. Her şey muhteşem gidiyordu. Bir elleri yağda bir elleri baldaydı karı kocanın. Eşi sabahları öpücüklerle uyandırır bol harçlık verirdi güzel kadına. Eşi işe gittikten sonra, çarşıya dolaşmaya çıkar alışveriş yaptıktan sonra yer içer gezerdi. Fazla arkadaşı yoktu. Evlenmeden önce görüştüğü birkaç kızla bazen buluşur sohbet ederlerdi. Günler zamanın mecburi akışında ilerliyor bugün dünden gittikçe uzaklaşıyordu. Evliliğinin ilk yıllarında eşini pek kıskanmayan güzel kadına bir haller olmaya başladı. Artık onunla birlikte işyerine gidiyor tüm gün oradan ayrılmıyordu. Eşi ilk aylarda bu ziyaretlerinden rahatsız olmuyordu ancak daha sonraları kıskançlık krizleri başlamıştı. Orada çalışan personel ve sekreter ona diken gibi batıyordu. Ne etkilemişti bilinmez ama daha önce hiç uğramadığı mağazaya her gün gitmeye başlamıştı. İlk günler işlerine karışmıyordu ancak kıskançlık krizleri arttıkça müdahaleler peşi sıra gelmeye başladı. Kocasının dışarı çıktığı zamanlarda mağazada çalışan kızları didikler, acı sözlerle iğnelerdi her birini. Bilhassa sekreter kızla çok uğraşırdı. Onun giyiminden kuşamından rahatsız olurdu. Kendisine yan yan ve tepeden bakardı. Eşine haberler gitmeye başlamıştı yavaştan. Karısını aslında çok seven bu adam daha önce hiç yapmadığı şeyleri yapmaya başladı karısının tavırlarına intikam olarak. İş gezilerine ve günlük ziyaretlere sekreterini de götürmeye başladı. Kavgalar ve tartışmalar çoktan patlak vermişti. Evde eşine bir daha mağaza çalışanlarıyla muhatap olmaması yönünde ikazlarda bulunuyordu. Güzel kadın o kavgadan sonra mağazaya gitmemeye karar verdi. Artık tüm kavgalar ve hesaplaşmalar evde yapılıyordu. Sesleri ortalığı yıkıyordu. Kocası zıvanadan çıkmıştı. Sekreterine yakınlık gösterdikçe genç kız da patronuna sıcak davranıyordu. İlişkileri başlamıştı çoktan. Uzak diyarlara iş gezilerine gitmeler, birlikte otellerde kalmalar. Evde delirmeye başlayan kadın artık direncini yitirmişti. Ailesi onun bu haline çok üzülüyor ama kızmadan da edemiyordu. Onu suçluyorlardı. Faturanın tamamı ona kesilmişti. Kocası artık eve uğramıyor, sekreteriyle tutmuş olduğu aynı evde yaşıyordu. Birlikte çok daha mutlulardı. Artık sorun çıkaran sorumsuz kadın gitmiş birlikte çalıştığı genç ve güzel kız ona kadın olmuştu. Sorun istemiyordu adam.  Hayat devam ettiği için kocası hiç istifini bozmadı. Sekreteriyle mutlu bir hayat yaşıyordu. Karısının ölümünü ailesinden haber almıştı ancak hiç oralı olmadı. Ne cenazeye gitti ne de onlara baş sağlığında bulundu. Yarım kalan mutluluğunu yeni karısıyla tamam ediyordu adeta. Hiçbir şeyini eksik etmiyordu. Yurt dışı iş gezilerine yine birlikte gidiyorlar, düşman çatlatıyolardı. Mağaza çalışanları bu olayı ondan gizli konuşup yorumluyordu sürekli. Suç kimdeydi acaba, diye sürekli tartışıyorlardı. Ellerinde bir şey gelmeyeceği için konuşmakla kalıyorlardı. Daha önceleri iş arkadaşları olan patronlarının yeni karısı şimdi artık patronları olmuştu mağaza çalışanlarının. Bazısı ondaki şansa tükürmek istiyor bazısı da imrenerek bakıyordu yaşadığı hayata. Yakışıklı ve zengin adamı kaptı, diyerek iç geçiriyorlardı istirahat saatlerinde.