Geçtiğimiz günlerde mecliste bir serzeniş. MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, bütçe görüşmelerinde bakanlara ulaşamadıklarını söyleyerek tepki gösteriyor. Enginyurt, “Sizin oy kaygınız yok, ama bizim var” diyor. Yani diyor ki sen sadece işini yapıyorsun, oysaki benim oya ihtiyacım var. Bunun için de her yol mubah. Bence daha Sayın Enginyurt sistemi tam kavrayamamış. Bundan sonra devleti seçilmişler değil, atanmışlar yönetecekler. Başkanlık sisteminin birçok aksak yönü var. Hala da iddia ediyorum ki, Türkiye’ye bu sistem oturmadı. Acilen yeniden parlamenter sisteme dönülmeli. Ancak, sistemin belki de tek doğru tarafı, yaptırımların atanmışların elinde olması. Benim iddiam şudur ki, eğer Cumhuriyet kurulduğundan beri sadece milletvekillerinin kendi seçim bölgelerine şirinlik olsun diye yaptırılan kamu yatırımları olmasaydı, bugün ülkenin dış borcu olmazdı. Üstelik ben sadece atıl olanları sayıyorum. Yani nüfus olmadığı için kapanan okul, sağlık ocakları, uçak inmeyen havaalanları, etkinlik yapılmayan kültür merkezleri gibi. Adam milletvekili oluyor hemşerisi olan köylüler başlıyor milletvekiline baskı yapmaya, “Bize bir cami yaptır, okul yaptır, sağlık ocağı yaptır” diye.  Milletvekilleri de ne yapsın bürokratlara baskı yapa yapa devlete saçma sapan paralar harcatıyorlar. Yani bu atanmış seçilmiş kavgası çok uzun yıllardır yaşanan bir kavga.

GÖREVDEN ALMIŞ!

Şimdi size bir atanmış seçilmiş tartışması yazacağım ki evlere şenlik. Bundan iki hafta önce Döşemealtı Belediye Başkanı Sayın Turgay Genç, Ankara’ya gider. Yerini de vekaleten meclis üyesi Ahmet Şimşek’e bırakır. Döşemealtı Belediyesi’nin bir yıldır devam eden ekonomik krizi sürüyor. Bu krizi yönetmesi için de Sayın Genç, yardımcısı Murat Özdemir’e yetki verdi. Murat Özdemir daha önce Büyükşehir ve Muratpaşa Belediyeleri’nde görev yapmış, Mülkiye mezunu, Antalya Mülkiyeliler Birliği Başkanı olan bir isim. Çok yakından tanıdığım Özdemir’in en büyük özelliği de vali ile vali, belediye başkanı ile belediye başkanı, hapçı ile hapçı olabilmesidir. Değim yerindeyse feleğin çemberinden defalarca geçmiş bir isim. Zaten başka türlü de Döşemealtı’nın bu kadar borç krizi idarisini gerçekleştirmesi pek de mümkün değildi. Neyse uzatmayayım Sayın Başkan Vekili Ahmet Şimşek, başkanlığa vekalet ederken Özdemir’i arıyor ve belediyede çalışan kardeşinin maaşının ödenmesini istiyor. Özdemir’de yanıt olarak, “Senin bu belediyede bir kardeşin var, benim ise 600. Kimseye ayrıcalık yapamam. Belli bir program dahilinde hepsini ödemeye çalışıyorum” diyor. Sonra fırtına kopuyor. Sayın Başkan Vekilimiz insan kaynaklarını arayarak Murat Özdemir’i görevden aldığını söylüyor. Yanlış okumadınız. Bir kaç günlüğüne vekaleten belediye başkanı olan meclis üyesi, başkan yardımcısını görevden almaya kalkıyor. Tabi araya Turgay Başkan giriyor ve konu kapanıyor. Bence Sayın Şimşek bu talimatını yaptıramayarak komik duruma düşüyor. Her ne kadar iş tatlıya bağlansa da, Özdemir yine de istifa etmeye kalkıyor. O gün tesadüfen görüştüğümüz Murat Özdemir’i istifasından vazgeçirmek ben de hayli çaba sarf ettim.

Arkadaşlar, belediye meclis üyesi bulmak kolay. Ama Murat Özdemir’lerin sayısı çok az. Bu nedenle buradan çıkarılması gereken sonuç, belediye başkanları meclis üyesi listelerini yaparken sadece getirecekleri oyu değil, görev yapacakları belediyelere koyacağı katkıyı da hesaplamalıdır. Üç oy fazla alayım da gerisi önemli değil dememeliler. Belediye Başkanlarına son bir tavsiyem, 23 Nisan’da bile yerlerini bırakacakları kişileri doğru seçmeliler…

Esen kalın…