20Türkiye’de ailelerin yüzde 34’ünde fiziksel, yüzde 53’ünde ise sözlü şiddet uygulandığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Berberoğlu, şiddetin özellikle erkekler tarafından kadınlar ve çocuklara yapıldığını ifade etti

Türkiye’de bitmek bilmeyen ve kimi zaman cinayetle sonuçlanan aile içi şiddet, istatistiklere göre genellikle erkekler tarafından kadınlara veya çocuklara uygulanıyor. Şiddete maruz kalmış kadınlarda fiziksel ve psikolojik birçok sorun ortaya çıkarken, çocuklarda durum daha ağır gözlemleniyor. Küçük yaşlarda yaşadığı veya şahit olduğu tramvayla birlikte şiddete şiddet olarak karşılık vermeyi öğrenen çocuk, ilerde kendi kurduğu aileye de şiddet uyguluyor.

ÖFKELİ DURUMLAR

Aile içi şiddetin Türkiye’de yaygın olduğunu söyleyen Psikiyatri Uzmanı Doktor Bahar Berberoğlu, kadınların büyük bir kısmının şiddete maruz kaldığını, baba tarafından çocuklara uygulanan şiddet oranının ise yüzde 40-70 civarında olduğunu belirtti. Dr. Berberoğlu, “Kadınlar aile içi şiddetle karşılaştıklarında öncelikle bir şok dönemi yaşıyor. Daha sonra inkar dönemi ve şiddete şiddetle karşılık verme gibi bir periyod ortaya çıkıyor. Bazı durumlarda olayın üzerinden uzun süre geçtikten sonra bile o anın şiddetli bir şekilde yaşanması ya da o ortamdan kaçmak için yapılan bir takım davranışlarla ortaya çıkan posttravmatik stres bozukluğu görülebiliyor. Kadınlarda özellikle ikincil olarak gördükleri şiddetin yansıması olarak çocuklarına karşı daha öfkeli, gergin ve özellikle şiddete başvurur durumlar ortaya çıkabiliyor” dedi.

İNTİHAR EYLİMİ

Bunun yanı sıra şiddete maruz kalan kadınlarda fazlasıyla intihar eğilimleri görüldüğünü belirten Berberoğlu, “Aile içi şiddet ya da aile içi bir takım olumsuz düşüncelere, davranışlara, hareketlere maruz kalan kadınlarda psikosomatik şikayetler çok fazla görülür. Yani saçının ucundan ayak parmağına kadar her türlü hastalığı taklit eden bir takım belirtiler olabiliyor. O yüzden aile hekimi arkadaşlar tarafından bunların sorgulanması ve gerekli tedavilerin alınması önemli. Çünkü bu psikosomatik belirtiler özellikle distimik bozukluk dediğimiz kronik olarak mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik ve bir takım bedensel şikayetlerin eşlik ettiği eşik altı depresyon durumuna dönüşebiliyor ve iyi tedavi edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

CANAVAR YETİŞTİRMEYİN

Şiddetin ilk tohumunun çocukluk yıllarında atılmasıyla birlikte çocukların ilerleyen dönemlerde şiddet eğilimi olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Doktor Bahar Berberoğlu, “Bir ailede anne şiddete maruz kalıyorsa bu ailelerde çocuklarda yüzde 40-70 oranında şiddete maruz kalıyor demektir. Çocukların şiddete maruz kalmasıyla ya da şiddete tanık olmasıyla problem çözme yeteneğinin gelişmesi ile ilgili çok ciddi bozukluklar görülebilir. Şiddeti bir baş etme yöntemi ya da karşıdaki insanı yönetebilmek ve bastırabilmek için gerekli bir yöntem olarak görebilirle. Herhangi bir sorunla karşılaştıkları zaman konuşma, karşılıklı tartışma, farklı yollar bulabilme ya da sorunları erteleyerek çözümleme yerine direkt olarak şiddete başvurarak çözümlemeyi bir davranış kalıbı olarak yetişkinlik hayatlarına taşıyorlar. Bu da bir kısır döngü olarak ailelerinden gördükleri şiddeti, ilerleyen dönemlerde kendi kurdukları ailede yine aile içi şiddet olarak devam ettiriyorlar. Şiddet görmüş erkek çocukları özellikle öfke nöbetleri ve saldırganlıkla dışsallaşırken, bu durum kız çocuklarında içselleştirme, depresyona yatkınlık ya da somatik şikayetlerin ön planda olduğu durumlar olarak ortaya çıkarıyor” diye konuştu. FATMA ARSLAN / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER