Yörük Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (YÖRSİAD) düzenlediği iftar yemeğine katılan ilahiyat profesörü Bayraktar Bayraklı, “Ramazan ve Kadir Gecesi’ni Doğru Anlayabilmek” adlı sunum gerçekleştirdi

Programın açılış konuşmasını yapan YÖRSİAD Başkanı Semih Beken, Bayraktar’ın Türkiye’nin en değerli ilahiyat profesörü olduğunu dile getirdi. Derneğin Ramazan ayında yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler  veren Beken, bir dönem TEAMDER’in de kurucu yönetim kurulu üye ve başkan yardımcılığını üstlendiğini belirterek, “TEAMDER ve YÖRSİAD ailesi olarak böyle bir organizasyon düzenlemekten dolayı büyük bir mutluluk ve gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı. TEAMDER Başkanı Ali Yılmaz da yaptığı konuşmasında Ramazan ayı ve Kadir gecesinin önemine dikkat çeken Yılmaz, tüm İslam aleminin Ramazan ayı ve Kadir gecesini kutladı.

İBADETİN TEMELİ OKUMAK

Açılış konuşmalarının ardından, “Ramazan ve Kadir Gecesi’ni Doğru Anlayabilmek” adlı sunumunda, İslam dininin amacının insanı mutlu etmek olduğunu ifade eden Marmara Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi İlahiyat Prof. Dr. Bayraklı, “Allah’u Teala bizi yaratmış ve tıpkı bir kimyacının ürettiği ilaca yazdığı reçete gibi, insanın reçetesini yazmıştır.  Biz Allah’ın eseriyiz. Bu eser bir fare değil, bir domuz da değil, bu eser bir insandır. İşte bu yüzden Allah, insanın reçetesini gönderiyor. Bu reçete de Kuran’dır. Vahiy dediğimiz şey de insanın nasıl mutluluğa gideceğini, hangi yolla gideceğini, hangi limanlara uğrayacağını anlatan bir kitap. İnsanı mutluluğa götürecek çeşitli merhaleler vardır. İnsan doğduğu andan itibaren anne karnında gelişme gösterir, doğduktan sonra da gelişme gösterir. Maneviyatta da aynen bu vardır. Biyolojik yapımızda bu gelişim olurken, maneviyatımızda da gelişme olmalı. Bir insan mümin, yani Müslüman, takva sahibi olan, Muhsin ve muhlis, bunların hepsi maneviyatta alınan merhalelerdir. Bunlar bizlere Kuran’da anlatılmamış.  Bunların hepsi maneviyatta alınan merhalelerdir. Bize yıllarca abdestten başka bir şey anlatılmadı. 14 asırdan bu yana İslam alemini bununla meşgul ettiler. Ama artık öyle değil. Çünkü biz önceden okuyacak kitap bulamazdık. Öğrenmek isterdik fakat imkan yoktu. Şimdi ise heryer kitap ile dolu. Fakat okuyan yok. Oysaki ibadetin en büyüğü okumaktır” dedi.

FATMA ARSLAN / ANTALYA GÜNDEM