Kadın haklarının mücadelesinin sembolü olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadın hakları mücadelesi devam ediyor. Türkiye genelinde kadın hakları, eşitlik, özgürlük ve yaşam hakkı mücadelesi her geçen gün artamaya devam ediyor. Antalya'da ise kadın halkları nedeniyle sivil toplum kuruluşlarından peş peşe açıklamalar gelmeye devam ediyor. Konuyla ilgili Antalya Barosu Başkanlığı Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu Antalya Adliyesi'nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan Av. Gamze Eroğlu, kadın cinayetlerinin ve şüpheli ölümlerin ciddi seviyeler ulaştığı 2024 yılında kadın haklarına yönelik tehditlerin arttığına dikkat çekti.  Av. Eroğlu, açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması nedeniyle kadın mücadelesine sistematik bir saldırının parçası olduğu ifade ederken ayrımcı yasal düzenlemelere karşı hukuki ve toplumsal mücadelenin süreceğini vurguladı.

150 YILDIR DEVAM EDEN MÜCADELE

Kadınların; hak, özgürlük, eşitlik ve emek mücadelelerinin tarihinde önemli bir yere sahip olan eşit işe eşit ücret verilmesi için grev yaptıkları fabrikada kilitlenen 129 kadın işçinin yanarak öldüğü günün yıldönümü üzerinden 150 yılı aşkın bir zaman geçtiğini ifade eden Av. Eroğlu, "Bugün bırakın eşit işe eşit ücret verilmesini, artık bir cins kırımıma dönüşen ve kadınlara sadece kadın oldukları için yöneltilen şiddetten bahsetmediğimiz bir gün dahi yok" dedi.

Baro Açıklama (3)

EN YÜKSEK KADIN CİNAYETLERİ 2024 YILINDA GERÇEKLEŞTİ

Cinsiyeti toplum yapısının ve iktidar cezasızlık politikalarının sonucu olarak 2024 yılı; kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği, kadın haklarının her alanda geriletecek akıl almaz önerilerin yapıldığı, hatta bunların günlük yaşama geçirildiği ve kadın cinayetlerinin sıralandığı bir yıl olarak geçtiğini vurgulayan Av. Eroğlu, "2024 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümüyle, veri tutulmaya başlandığından bu yana en yüksek kayıplar 2024 yılında yaşandı" diye konuştu.

"HAKLARIMIZIN ELİMİZDEN ALINMASINA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ"

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması; toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan, kadının özgür bir birey olduğunu kabul etmeyen zihniyetin eseri olduğunu söyleyen Av. Eroğlu, konuşmasında şu ifadaelere yer verdi: 

"kadın mücadelesine sistematik saldırının ana hedeflerinden biri haline getirilmiştir. Kadının yeniden üretilmesine “Aile Yılı” ile kadınları şiddet içinde şiddet olan evlere mahkum edilmek tehlikesiyle baş başa kalacağını farkındayız. Türk Medeni Kanunu hükümlerinin kadınların zararına tartışmaya açılmasına da, hukuka aykırı düzenlemelerle kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasına da asla izin vermeyeceğiz."

Baro Açıklama (2)-1

"YASA TEKLİFİNİ KABUL ETMİYORUZ"

"kadına yönelik şiddetin varlığının bu denli yoğun olduğu ülkemizde, aile mahkemelerinin görevli olduğu davalarda arabuluculuk, kadına yönelik suçlarda ise uzlaştırma alternatif çözüm yöntemlerinin kabulü mümkün değildir" diyen Av. Eroğlu,

"Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için çıktığımız bu yolda hak savunucularını ve sivil toplum örgütlerini seyden önce bu hukuki ihlalin öncesi olan LGBTİ+ların yaşam alanlarını hedef alan Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun başta olmak üzere bir dizi yasada değişiklik yapılmasına dair yasa teklifini kabul etmiyoruz. Ayrımcı politikaların toplum huzur ve barışını yok etmeye yönelik olduğu da açıktır. Derhal hukuki akıldan, sosyolojik analizden ve bilimden yoksun bu yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

Baro Açıklama (4)

"EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAM HAKKI İSTİYORUZ"

Kadınlar ve LGBTİ+ların onurlu, özgür ve güvenli yaşam hakkını koruyacak; eğitimden istihdama, yönetim kademelerinden siyasi temsile kadar her alanda eşit bir şekilde var olmasını sağlayacak politikaların üretilmesi, insan haklarına dayalı, demokratik ve laik, sosyal hukuk devletinin gereğinden bahseden Av. Eroğlu, "Devletin her kademesindeki yetkilileri kadın-erkek eşitsizliğini besleyen ve toplumu dönüştürmeye yönelik girişimleri durdurmaya, medeni hakların kullanımında kadının karşısına çıkan engelleri ortadan kaldırmaya, Anayasa’da yazılı olan Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve uluslararası sözleşmelere uyumlu politikalar üretmeye davet ediyoruz. Cumhuriyet devrimleri ve kararlı mücadelemizle elde ettiğimiz kadın hak ve kazanımlarını geriye götürmeye yönelik her türlü zihniyetin, söylemin, girişimin karşısında olacağımızı; kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz" diyerek sözlerine son verdi.

Muhabir: ABDULREZZAK KILIÇ