Türkiye'nin teknolojideki yerli üretimlerinden su altı robotları, Akdeniz başta olmak üzere hem Fatih, Kanuni ve Abdülhamid Han gemilerinin petrol ve doğal gaz görevlerinde çalışırken hem de küçük boyutlu kişilerin su altı arkeolojik görüntüleme ve kazı yanı sıra Sahil Güvenlik Komutanlığı ile deniz polisinin su altı durumlarda kullanılır. Akdeniz Üniversitesi'ne ait deniz arkeolojisi araştırma çalışmalarında kullanılan 'Demre', 'Finike' isimleri verilen robotlarla örnek bir uygulama çalışması yürütülmektedir. Kemer açıklarındaki Üç Adalar bölgesinde Akdeniz'e indirilen robotlarla su altı incelendi.

3 BİN METRE DERİNLİĞE İNEBİLİYOR

59116 (1) (Small)

Robotların şirketinin genel müdürü Bertan Tezcan, bu parçaların yüzde 70-80 oranında yerli üretim yapıldığını belirterek, “Bunlar aslında farklı boyutlardaki insansız denizaltı araçları. Küçük boyu 100 metrelik, 15-20 kilogramdan 3-4 tona kadar ve 2 bin metre derinliğe inebilen farklı türde robotlar yapıyoruz. Kullanım alanları küçüklerin arkeolojik, jeolojik araştırmaları, üniversiteler, arama kurtarma çalışmaları. Büyüklerde ise iş sınıfı olarak 2-3 bin metre derinlikte çalışan büyük robot yapıyoruz. Küçük robotlardan Sahil Güvenlik ve deniz polisi için çalışıyoruz. Büyükler ise Türkiye Petrolleri tarafından kullanılıyor. Şu an Fatih, Kanuni ve Abdülhamid Han gemilerinde bu robotların büyüklerinden var. 2 bin 200 metrede 7 gün, 24 saat çalışıyorlar. Bunların ana görevi de 2 bin 200 metredeki her şeyin güvenliği ve bakımından sorumlu olmaktır. Yukarıda pilotlar oluyor, 8-9 günde bir yukarı çekip, bakımını çektiğiniz geri suya atıyorsunuz. 20 metrenin altında dalgıçların yapamadığı her şeyi bu tip cihazlar yapıyor. Dünyada bu tip onun tür boyutu belki 5-6 firmadan biriyiz" dedi.

ARKEOLOJİK ARAŞTIRMADA DEMRE VE FİNİKE

59116 (3) (Small)

İsimleri 'Demre' ve 'Finike' olarak kaydedilen iki robotun görev yaptığı Akdeniz Üniversitesi'nin araştırma gemisinde 300-500 metre derinliğe kadar inebilen robotlar üzerinde pek çok cihazdan bahseden Tezcan, “Özellikle sonar var, kamera var. Aynı zamanda açı sensörü var. Yani hangi açıdan baktığını gösteriyor. Alt tarafında denizin numarası ne kadar uzak olduğunu gösteren başka bir sensörlü var. Arka tarafta başka bir kamera var ve yine ışık var. Aynı zamanda altı tane elektrik motoru var. Bu elektrik motorları sayesinde yana, Sağ, sola, aşağı, yukarı gibi iç deniz hareketlerini yaptırabiliyorsunuz. Motorlara güç vererek, yerinde sabit durarak neyi gözlemliyor, onu gözlemlemeyi sağlıyor. Üzerinde bol miktarda bir şey var ama sadece 45-50 kilogram. Sahil güvenliği ve polis özellikleri aynı modeldedir. Modellerimiz 100 metreden başlayıp 300, 600, 1000, 3000 diye değişiyor. Şili, İngiltere ve Norveç'e ihracat yaptık" diye konuştu.

500 METREDEN GÖRÜNTÜ ALIP, KAZI YAPILABİLİYORLAR

59116 (4) (Small)

Deniz arkeolojisi araştırmasında sonar cihazlarını çalıştırarak Akdeniz Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölüm Başkanı Doç. Hakan Öniz, bu sonar cihazlarıyla 500 metre derinliğe kadar denizi tarayabildiklerini ve görüntü aldıklarını söyledi. Genel kapsamlı incelemelere başlamadıklarını, ancak batığa ait olabilecek sonar kayıtlarına insanların dalılabilmesinin mümkün olmadığını, 400-500 metre derinliklerdeki özetlerin mümkün olmadığını söyledi.

59116 (Small)

Doç. Öniz, “Bu batıkların gerçekten bir batık olup olmadığı anlaşılabiliyor, eğer bunlar batıksa kazımak için su altı robotlarına öğrenilebiliyor. Bugün ne kadar mutluyuz ki Türkiye su altı robotları konusunda dünyada önde gelen birkaç ülke arasında. Türkiye'deki firmalar 3 bin metre derinliğe kadar inen su altı robotları üretiyorlar. Su altı robotlarını yaklaşık 10 senedir seçenekleri ama bunlar 80-100 metre derinliğe inen robotlardı. Herhangi bir kazı yapabilecek teknolojiye sahip değildi. Ancak son iki yıldır bizim araştırmalarımızda gemilerimiz manipülatörü olan, yani denizin içinden eser çıkartmamıza muktedir su altı robotlarımız var. Tabii hedefimiz daha derin sularda robotları kullanarak su altı kazılarını yapabilmek. Şu anda iki dünyada su altı robotlarını kullanarak bilimsel araştırma projeleri gerçekleştiriyor" dedi.

ULUSLARARASI TANIMLAMA AVCILARINA DİKKAT ÇEKTİ

Basin İlan Kurumu (Small)

Dünya bilim insanlarının su altı robotları kullanma konusunda uluslararası tanım avcısı geçmişinin başlangıcından dikkat çeken Doç. Hakan Öniz, “Bugün ne yazık ki bazı batılı gelişmiş ülkelerin borsalarında tanım odaklı odaklı birkaç şirket, bazı zaman bazı devletlerin yönetimleriyle de anlaşma yaparak uluslararası sularda bin-2 bin metre derinliklerde hem araştırma yapıyor hem de maalesef yasa dışı kazılar gerçekleştiriyor. Yalnızca birkaç ülke artık derin sularda araştırma yapabilecek ve gerekirse kazıyabilecek kapasitede geldi. Biz de çok derin konularda araştırma yapabilecek ve su altı robotlarıyla kazı yapabilecek aşamaya ulaşmak istiyoruz. Bu hazırlıklarımız da devam ediyor. Şimdilik çok derinlerde belgelememiz mümkün değil. Zaten bunu hedefliyoruz. Derin sularda da kültürel miras değerleri var. Şu anda teknolojimizle bu aşamaya yeni yeni yaklaşıyoruz. Hedefimiz bu" diye konuştu.

DÜNYANIN BİLİNEN EN ESKİ BATIĞI AKDENİZ'DE

59116 (7) (Small)

Türkiye'nin yaklaşık 8 bin 500 kilometrelik kıyı şeridinde bulunduğunu vurgulayan Doç. Öniz, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izinleriyle Akdeniz kıyılarında arkeolojik su altı araştırma süreleri, günümüze kadar 367 arkeolojik nitelikte gemi battığını belgelediklerini açıkladı. Bunların arasında Kumluca'da mevcut olan dünyanın en eski battığı olarak nitelendirilen Kumluca Orta Tunç Çağı batığının da aktarıldığını aktaran Doç. Öniz, "Yaklaşık 3 bin 500-3 bin 600 yaşlarında. Bu batığın dışında belgelenen pek çok batık var. Umarım Kemer'de yapılması planlanan Akdeniz Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde bu batıkları çıkartma ve yerleştirme imkanı buluruz" dedi. 

Kaynak: DHA