Antalya'nın Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallelerinin içerisinde bulunduğu geniş bir alan 1965 yılında bakanlar kurulu kararıyla afete maruz bölge olarak ilan edilmiş. O yıllarda 150 konut heyelan kaynaklı afete maruz alanda kalmış ve boşaltılarak Antalya ovasına taşınması kararı alınmış. O yıllarda 150 olan konut sayısı bugün on binlerle ifade edilebilir. O dönem alınan bakanlar kurulu kararı yok sayılmış ya da ihmal edilmiş.
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Mustafa Karancı, önemli bir konuya parmak basarak, Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallelerinin içerisinde bulunduğu 'ihmal edilen' afet bölgesine ilişkin şu açıklamayı paylaştı:
"1959 tarihli Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 2. Maddesi hükmü gereği 22 Ocak 1965 tarih ve 6/4239 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bugün ki Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere mahallelerinin bulunduğu geniş bir bölge "Afete Maruz Bölge" olarak ilan edilmiş.
Bölgede yer alan 150 konutun heyelan kaynaklı afete maruz alanda kaldığı ve bu yapıların tahliye edilerek güvenli bölgelere taşınması gerektiği tespit edilmiştir. Bu 150 konut ile ilgili o yıllarda bir çalışma yapıldı mı ya da nasıl bir çalışma yapıldı bilmiyoruz. Afete maruz ilan edilen alanın haritaları yada krokilerinin varlığını bilemiyoruz. Ancak yaklaşık 60 yıl öncesinde ve o dönemin mevcut imkanları ile yapılan çalışmalara dayanan Bakanlar Kurulu Kararının geçerliliğinin günümüzde de halen devam ettiğini biliyoruz.
7269 sayılı kanun gereği bu bölgenin imara ve yapılaşmaya açılamayacağı nettir. Günümüze kadar bu iş ve işlemlerin nasıl yapıldığını anlamakta zorlanıyorum. Yerel idarelerin ilgili bakanlar kurulu kararını uygulamaması, yok sayması, ihmalleri ya da yeterli özeni göstermemesinin bir sonucu olsa gerektir ki bölgede hızlı bir yapılaşma olmuş. Çok sayıda konut yapılmış yerleşim yerleri genişlemiştir. Bir nevi bakanlar kurulunun afete maruz alanı kararı da unutulmuş gibi görünüyor."
YAKLAŞAN YAĞIŞLAR HEYELANI TETİKLEYEBİLİR
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Karancı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: "Heyelan, en basit tanımıyla, kaya, toprak veya moloz gibi malzemelerin yerçekimi etkisiyle yamaç eğimi yönünde hareket etmesi olarak tanımlanabilir. Bu hareket; düşme, kayma, devrilme ve akma gibi farklı mekanizmaları içeren bir "kütle hareketi" olarak da ifade edilebilir. Her ne kadar heyelan oluşumunda yerçekimi önemli bir faktör olsa da, özellikle bölgemizde yaklaşan yağışların etkisiyle boşluk suyu basınçlarının artması sonucunda gerçekleşen heyelan riski daha da belirginleşmektedir."
YAZIR’I UNUTMADIK
Karancı, "Antalya’nın geçmişinde de benzer olaylar yaşanmış; örneğin, 25 Şubat 2018’de Antalya-Kumluca D-400 karayolunda Yazır Mahallesi’nde yoğun yağışlar sonucu meydana gelen heyelan ciddi hasara yol açmıştır. Resmi raporlara göre, bu heyelanın yol çalışmasında kullanılan dolgu malzemesinin mevsimsel yağışlarla stabilitesini kaybetmesi sonucu oluştuğu belirtilmiştir. Jeolojik, topografik ve iklimsel koşulların yeni heyelanların oluşmasına elverişli olması nedeniyle önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmıştı." diye konuştu.
BÖLGE GEÇMİŞ YILLARDA CAN ALMIŞ
Karancı, "Daha eski yıllara dönersek benzer şekilde, Konyaaltı ilçesi Hisarçandır Mahallesi’nde 1952 yılından itibaren kayıt altına alınmış heyelan olayları mevcuttur. Hatta, 2023 yılında bir taş ocağının ruhsatı ile ilgili vatandaşların eylemi sırasında 1960 yılında yaşanan bir toprak kayması sonucu iki vatandaşın hayatını kaybetmesi bölge kamuoyunda gündeme gelmişti. O yıllarda, muhtemel hem bu yüzey hareketleri hem de ölümler nedeniyle bölgede ilgili kurumlar tarafından çalışmalar yapılmış ve genel hayata etkili olduğu gerekçesi ile çeşitli önlemler üzerinde durulmuş." şeklinde konuştu.
RUHSAT VE İSKAN İŞLEMLERİ DURDU
Karancı, "Yıllar sonrasında gelinen noktada Konyaaltı Belediye’sinin Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere mahallelerinde ki mevcut plan ve ruhsat çalışmalarını İl Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğünün konu ile ilgili talebi neticesinde askıya aldığını, bu üç mahallede ruhsat veremediğini, ruhsata tabi yapımı tamamlanan inşaatlara da iskan veremediğini biliyoruz. İlgili bakanlık kararı kalkmadan, sınırları revize edilmeden vermesi de hem can hem de yapı güvenliği açısından mümkün değildir." dedi.
YENİDEN İNCELEME ŞART
"Yakın tarihimiz ihmallerin getirdiği acılarla dolu. Yıllar öncesinde ki tespitler afete sebebiyet vermeden gerekli adımlar atılmalı" diyen Karancı, "Çözümü noktasında bilimin ışığında konu bütüncül olarak yeniden ele alınması gerekiyor. Bölgenin afet durumu ile mevcut heyelan risklerinin yeniden tespit edilmesi ve değerlendirilmesi zaruri hale gelmiştir.
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak Tedbirler ve Yapılacak Yardımlara Dair Kanun‘da tanımlı doğal afet tehlikelerini bilimsel veriler ışığında bölgesel olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Mühendislik problemlerini belirlemek, alanların arazi kullanımı - yerleşime uygunluk değerlendirmesini yapmak, teknik ve/veya idari gerekçelere bağlı olarak gerekli önlemleri önererek afet zararlarını azaltmak için Jeolojik- Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme Etüt Raporları‘nın hazırlanması ve sonuçlarının ilgili idarelerce bakanlar kurulu kararlarına yansıtılması gerekmektedir." sözlerine yer verdi.
KURUMLAR HAREKETE GEÇMELİ
Kurumların bir an evvel harekete geçmesi gerektiğini söyleyen Karancı, "Mevzuata uygun çalışmalar AFAD başkanlığı, valilik ve ilgili belediyeler tarafından bir an önce başlatılmalıdır. Heyelan riski bulunan alanlarda, eğimin fazla olduğu yumuşak zeminli ortamlarda, oluşabilecek deformasyonların ve şev hareketlerinin gözlemlenmesini ve tespitini sağlayan inklinometre ölçümleri yöntemleri kullanılmalı. Tüm bu çalışmalar titizlikle yapılmalı ve ilgili kurumlarca yerinde denetimleri gerçekleştirilmelidir." sözlerini kullandı.
YIKIM KARARI ÇIKAN KONUTLAR OLACAKTIR
Başkan Karancı, çarpıcı açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Çalışmalar sonucunda afet alanına ait sınırlar netleşecek ve muhtemelen daralacaktır. Ancak bu çalışma sonucunda afet alanında kalan yapılar tespit edilirse derhal boşaltılması ve yıkımı gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. O yüzden konu ile ilgili çalışmaların zaman geçirilmeden bir an önce başlatılması gerekmektedir.".