Dünyanın birçok yerinde iklim değişikliğinin etkileri gözle görülür seviyelere yükselmesi, insanları şüpheye düşürüyor. Antalya’da arıcılık yapanlara uyarı da bulunan uzmanlar klasik arıcılıktan uzak durulmasının altını çiziyor. Meteorolojik verilere göre hareket edilmesinin arılar için daha uygun olduğunu belirten uzmanlar, ani iklim değişikliği nedeniyle arıların bağışıklık sisteminin bozulduğunu aktarıyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARILARI VURDU
Arıların belirli bir düzene sahip olması ve kış mevsiminde dinlemeleri gerekiyor. Arılarda yavrulamanın gerçekleşmemesi gerçekleşse bile besinin yetmemesi, arı popülasyonunda azalışa neden oluyor. Küresel iklim değişikliği polen ve nektar akışının bahar aylarında ani yağışlar nedeniyle akmasıyla arı için yeterli bir besin kaynağı kalmıyor. Arıların temiz su kaynaklarına ihtiyaç duyduğu belirten uzmanlar, kuraklıktan dolayı altı ızgaralı havalandırmalı kovanların kullanılmasının daha uygun olacağını dile getiriyor. Kovanların 34 derece olması gerekli arılar derece artması durumunda ölüyor. Son zamanlarda artan arı ölümleri arıcılık sektörünü olumsuz etkiliyor.
AŞIRI SICAKLAR DENGE BOZUYOR
İklim değişikliği, Antalya’daki arıcılığı etkiliyor. Bölge iklimi ve doğal çevre, arıların yaşam koşullarını ve bal üretim süreçlerini belirlemede önemli yere sahip oluyor. İklim değişikliği arıcılık üzerinde olumsuz sonuçlar doğruyor. Antalya’da son zamanlarda artan sıcaklıklar arıların davranışlarını ve yaşam koşullarını değiştiriyor. Arıların daha fazla suya gereksinim duyması, bunalıma girmesi ve kolonilerinin zayıflaması ile karşı karşıya kalabiliyor. Sıcaklık artışları çiçeklenme dönemlerini değiştiriyor ve bu durum arıların nektar toplama süreçlerini olumsuz bir biçimde etkiliyor.
YAĞIŞ DÜZENSİZLİĞİ VE ÇİÇEKLENME DEĞİŞİMİ
Antalya’da yağışları azalmaya başlaması doğayı son derece etkiliyor. Düzensiz yağışların gerçekleşmesi, kurak dönemlerin yaşanması bitkilerin nektar üretimini azaltıp arıların yeterli besin bulmasını zora sokuyor. Bitkilerin çiçeklenme zamanlarını etkileyen iklim değişikliği, arıların aktif dönemleriyle çiçeklenme dönemleri arasında uyumsuzluğa yol açıyor ve polen toplamasını zora sokuyor. Arıların bal üretiminde azalma ve kolonilerinde zayıflamaya yol açıyor.
ARTAN HASTALIKLAR VE HAVA DEĞİŞİMLERİ
Sıcaklık ve nemdeki artışlar, arıların parazitler ve hastalıklara karşı daha savunmasız olmasına neden oluyor. Varroa destructor gibi parazitler, sıcak ve nemli koşullarda daha yaygın oluyor ve arı kolonilerine zarar veriyor. Hava değişimleri, arıları ve bal üretim süreçlerini doğrudan etkiliyor.
BAL ÜRETİM SÜRECİNE ETKİLERİ
İklim değişikliği, çiçekler üzerinde etki oluşturuyor. Çiçeklerin nektar üretimini ve bileşimini etkiliyor. Bu da balın tadını, rengini ve besin değerlerinde değişikliklere neden oluyor. Bal üretimin azalmasına yol açan, kuralık, aşırı sıcaklık ve yağışlar balın özü olan nektar üretimini olumsuz etkiliyor. Kolonilerin azalması bal üretiminde düşüşe yol açıyor.
ÖNLEMLER
Arı ölümlerini ve bal üretiminin azalmasına engelleyecek önlemler belirlendi. Doğal yaşam alanlarını koruyarak, yeni habitatlar oluşturarak arıların barınma ve beslenme kaynakların artırılması, yerel bitki türlerinin ekilmesi, korunması ve arılar için sürekli nektar sağlanması gerekiyor. Pestisitlerin ve diğer kimyasal maddelerin kullanımını azaltarak arıların zehirlenme riskinin azaltılması, organik tarıma teşvikin sağlanması önlemler arasında gösteriliyor.
Çeşitli çiçekli bitkiler ekilmeli, polen kaynağı sağlanmalıdır. Arı kolonilerinin sağlığı izlenmeli, biyolojik mücadele yönetmeleri kullanılmalıdır. Farklı iklim koşullarına uygun bal arısı türlerini kullanmak önemli yer arz ediyor. Sulama sistemlerinin düzeltilmesi nektar üretimi için önemlidir. Arıcılık için eğitim programlarının verilmesi, çevre dostu tarım uygulamalarını teşvik eden yasal düzenlemeleri yapmak önlemler arasındadır.
Bu önlemler arıların ve bal üretiminin iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzluklara karşı korunmasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda arıların ekosistem üzerinde önemli rolünü de koruyarak biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesine katkıda bulunur.
