Aşure ismi, sadece Hz. Nuh'un gemisinin Muharrem ayının 10. gününde tufandan kurtulmasından değil, aynı gün 10 peygamberine farklı ikramlarda bulunulmasından kaynaklanmaktadır.

Hadis kitaplarına göre, Aşure Günü'nde olağanüstü olaylar gerçekleşmiştir. Günün kutsal olduğu ve önemli olayların meydana geldiği belirtilmektedir. Bu gün, Hz. Âdem'in ve Hz. İbrahim'in yaşadığı olaylar da Aşure Günü'ne denk gelmiştir.

Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçişi, Firavun'un helak olması, Hz. İsa'nın doğumu ve göğe yükseltilmesi gibi olaylar da bu özel günde gerçekleşmiştir. Aşure Günü, Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilerek oruçla geçirilmiştir.

Asuretarifi

Peygamber Efendimiz (sas) de Medine'ye geldiğinde oruçlu Yahudileri görmüş ve onlara benzememek adına Aşure Günü'nde oruç tutmayı emretmiştir. Ancak sadece Aşure Günü'nde oruç tutmanın mekruh olduğu ve bu sebeple arife ve ertesi gün de oruç tutulması gerektiği belirtilmiştir.

Aşure Günü, aynı zamanda Aşure tatlısının yapılması geleneğine de sahiptir. Prof. Dr. İsmail Hakkı Göksoy'a göre, aşurenin bir tatlı olması ve birçok malzemenin bir arada bulunması, birlik ve beraberliği simgeleyebileceği ifade edilmektedir.

Aşure Günü, çeşitli inanç ve mezheplerden insanların bir araya gelmesini vurgularken, aynı zamanda Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesi gibi İslam kültüründeki önemli olayları da anma günü olarak karşılanmaktadır.

Prof. Dr. Göksoy, Aşure Günü'nün insanları bir araya getirme ve ortak duyguları paylaşma günü olarak algılanması gerektiğini belirtirken, mezhepler arasındaki ayrılıkların bu özel günü kutlama yerine anma niteliğinde değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır.

Kaynak: ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ / STAJYER / SENA GÜNEŞ