Türkiye'de yapılan araştırma verilerine göre, çocuğa yönelik cinsel istismar davası sayısı 2008 yılında 4 bin 61 iken, 2009 yılında 12 bin 635’e, 2010 yılında 16 bin 135, 2011 yılında 16 bin 828, 2012 yılında 17 bin 589, 2013 yılında 17 bin 948, 2014 yılında 18 bin 104, bu sayı 2015 yılında 16 bin 957'ye yükselmiş. The Economist'in raporuna göre Türkiye, çocuklar için en güvenli 60 ülke arasında 18. sırada yer alıyor. Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 yılında 32 bin çocuğun cinsel istismara uğradığı belirlenmiş ve bu oran 2014'ten 2016'ya yüzde 33 artış olduğunu gösteriyor.

ÇOCUĞUN GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI

Çocuğun güvenliğinin ve sağlığının ön planda tutulması gerektiğini belirten Avukat Kardelen Süreyya Yarli, çocuklara yönelik cinsel istismar mağduru olan ailelerin ilk olarak çocuğun güvenliğini sağlamaları ve gerekirse tıbbi müdahaleyi acil olarak gerçekleştirmeleri gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, çocuğun travmatik etkilerden korunması amacıyla en kısa sürede bir çocuk psikoloğu ile terapiye başlanmasının önemine dikkat çekerek, “İhbar ve bildiri yükümlülüğümüzü yerine getirmek. Daha sonra çocukların travmadan etkileneceğini kabul ederek en kısa sürede çocuğun bir çocuk psikoloğu ile terapiye başlamasını sağlamak gerekiyor. Çocuğa cinsel istismara uğrayan aileler ilk olarak çocuğun güvenliğini sağlamalıdır. Sonra çocuğun tıbbi olarak müdahaleye ihtiyacı varsa onu sağlamaktır. Çocuk güvendeyse sağlık tedbirini o an için ihtiyaç duyulmuyorsa çocuğa süreci kendi dilinde anlatıp bu sürecin nasıl işleyeceği konusunda onu bilgilendirip onun yanında olduğumuzu söyleyip ihbar bildiri yükümlülüğünü yapmak ve bir çocuk psikoloğundan çocuğun terapi anlamında destek almasını sağlamaktır” dedi.

BASINA YANSITILMAMALI

Mahkeme sürecinde ise çocuğun ailesinin durumuna bağlı olarak, çocuğun uzman bir terapiste yönlendirilmesi gerektiğini belirten Yarli, ailenin bu terapiyi sağlayacak gücü yoksa ilgili kurumlara yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Aynı zamanda, mahremiyet ve gizlilik ön planda tutularak bu sürecin basına yansıtılmaması gerektiğine belirten Yarli, “Çocuk alanında ve cinsel şiddet konusunda uzman bir terapiste yönlendirmesi istenir. Eğer ailenin bu terapi desteğini verecek gücü yoksa mutlaka bunu verecek kurumlara yönlendirilir. Aileye bu konuyla ilgili ve çocuğun mahremiyeti gizliliği ile ilgili bir ön bilgilendirme yapılır. Bu süreç olabildiğince basına yansıtılmamaya çalışılır” şeklinde ifadeler kullandı.

Kaynak: ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ / STAJYER ABDULREZZAK KILIÇ