Yurt genelinde yaşanan bunaltıcı sıcaklardan nasibini alan Antalya’da öğle saatlerinde vatandaşlar sıcaktan kaçıyor. Sokakların boş olduğu gözlerden kaçmazken, sıcak havalardan bunalanlar gölgelik yer arıyor. Afrika sıcaklıklarıyla boğuşan Antalya’da hissedilen sıcaklık 40 derecenin üstüne çıkıyor. Yaz aylarının kavurucu olması bölge halkını rahatsız ederken turistler bu durumdan memnun kalıyor. Geçtiğimiz haftalarda sıcaklıklar 50 derecelere kadar çıkmıştı.
UZMANLARDAN CİDDİ UYARI
Uzmanlar, Antalya’da yaşayan kalp ve tansiyon hastaları için sıcaklıklara karşı önlem alması için uyarı verdi. Güneş ışınların dik geldiği saatlerde (10.00 ile 16.00) çıkılmaması gerektiği vurgulandı. Bu saatlerde dışarı çıkmak zorunda kalanlar için muhakkak şapka, güneş gözlüğü dışında açık renkli, hafif giysilerin kullanılması ve bunlar dışında güneş kreminin kullanılmasının şart olduğu belirtildi. Bol su tüketilmesinin sıvı kaybının önüne geçtiğini de aktarıldı.
EYYAM-I BAHUR ANTALYA’YI YAKACAK
Yurt geneli sıcaklıklar bir türlü düşmezken yenisi de kapıda bulunuyor. Ağustos ayının gelmesi ile birlikte Eyyam-ı Bahur sıcaklıkları etkili olacak. Sıcaklıklar bir hafta etkisini gösterecek. Bu süreçte boğucu ve kavurucu sıcaklar yeniden yurdu ele geçirecek, Antalya’da ise bu sıcaklıkla beraber nem seviyelerinde artış yaşanacak.
EYYAM-I BAHUR TAM OLARAK NEDİR?
Çöl sıcaklıkları, Afrika sıcağı ya da Eyyam-ı Bahur olarak kullanılan terim, yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günleri için kullanılıyor. Kuzey yarımkürede bu sıcaklıklar temmuz ve eylül tarihleri arasında yaşandığı bilinirken güney yarımkürede ise ocak ve mart aylarına denk geliyor. Bu durum belli koşullara göre değişiklik gösterebilir.
EYYAM-I BAHUR’UN GEÇMİŞİ
Romalılar, Eyyam-ı Bahur günleri yerine Dies Caniculares olarak adlandırılmaktadır. Sirius Takım Yıldızı ile ilişkilendirilmiştir. Sirius’un görüldüğü tarihlerde kahverengi köpekler kurban edilmiştir bunun nedeni ise Sirius’u hoşnut etmekti. Antik Roma’da bu günleri 24 Temmuz-24 Ağustos günleri olarak kabul görmüştür. Bu durum Avrupa’da hala geçerli iken Türklerde bu durum temmuz sonu ile ağustos ortaları olarak kabul edilmiştir.
