Gezdiği ülkelerin kültürünü ve ilginç deneyimleri YouTube kanalında paylaşan Ali Ertuğrul Öztarsu, Pakistan'a giderek Türkiye'de "Cuf Cuf Hoca" olarak tanınan bir şifacının tarikatına katıldı. Sözde şifacının iddia ettiği mucizeleri ve topluluğun etrafında dönen olayları sosyal medyada paylaşan Türk gezgin, bu deneyimleri ve yaşadıklarını Milliyet.com.tr'ye anlattı.

Pakistan'da 'Cuf Cuf Hoca' olarak bilinen sözde şifacı, gelen hastaları saniyeler içinde iyileştirdiğini iddia ediyor. Ali Ertuğrul Öztarsu, bu iddiaları ve hocanın yanında yaşadıklarını dikkat çekici bir şekilde izleyicileriyle paylaştı. Topluluğun etrafında dönen gizemli olayları ve şifacının yöntemlerini gözler önüne serdi.

65E202E8Eb0B225B4Dcb2C0B.jpg

Pakistanlı hoca Haq Khatteb Hussain, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen yüz binlerce hastayı sadece dakikalar içinde iyileştirdiğini iddia ederek tanınıyor. Türkiye'de de "Cuf Cuf Hoca" olarak bilinen Hussain'in çıkardığı farklı sesler ve yaptığı hareketlerle dikkat çekiyor. Ancak, bu topluluğun içine girebilmek oldukça zor bir süreç.

7 yıl önce Güney Kore'ye okumak için giden ve orada yaşamını kuran Ali Ertuğrul Öztarsu, gazetecilik becerilerini kullanarak bu topluluğun içine girmeyi ve orada video çekmeyi başardı. Hussain'in yanına girerek, onun yöntemlerini ve topluluğun dinamiklerini yakından gözlemledi ve bunları video formatında izleyicileriyle paylaştı. Öztarsu'nun bu cesur adımı, söz konusu topluluğun sırlarını ve iddialarını daha geniş kitlelere ulaştırmasını sağladı.

SOSYAL MEDYADA GÖRÜP VİDEO ÇEKMEK İSTEDİ

Ali Ertuğrul, annesiyle birlikte dünya çapında farklı ülkeleri gezip içerik üretme kararı aldı. Bir arkadaşının tavsiyesi üzerine Pakistan'a gitmeye karar verdiğinde, sosyal medyada herkesin konuştuğu Pakistanlı bir hoca hakkında bilgi edindi. Şifa dağıttığını iddia eden bu kişinin büyük bir takipçi kitlesi olduğunu ve videolarının milyonlarca kez izlendiğini gördü. Bu durumdan etkilenen Ali Ertuğrul, Pakistan'a giderken bu kişiyle bir video çekmek istediğini düşündü.

Yaşadıklarını Milliyet.com.tr'ye anlatan Türk gezgin, kişisel olarak şifacılığı ve enerji kullanımını kabul ettiğini ancak anında iyileştirme gibi olaylara inanmadığını belirtti. Ancak merakı ve deneyimlemek isteğiyle bu kişiyi ziyaret etmeye karar verdi. Önce iletişime geçerek buluşma teklif ettiğini ve gelmek istediğini söyledi. Onlar da kendisine dönüş yaparak randevu almalarında sosyal medyadaki büyük takipçi kitlesinin etkili olduğunu düşündüğünü ifade etti.

"Yurt dışından gelmemizin, özellikle onları etkilediğini düşünüyorum. Bana numaralarını verdiler ve sosyal medya yöneticisiyle görüştük. İletişim kurduktan sonra bana adreslerini verdiler. Bulunduğumuz yer, savaş bölgesine oldukça yakın olan Rawalpindi şehrine bağlı bir köyde bulunuyor. Bu bölgede liderlerinin adını verdikleri bir cami de bulunuyor. Ben, Atatürk'ün 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir' sözünü benimsemiş bir Türk evladı olarak, gazetecilik mesleğimle aldığım eğitim doğrultusunda burayı incelemek istedim."

'KAMERAYI KAPATTIRIP TESTE SOKTULAR'

'Cuf Cuf Hoca'nın tesisinin bulunduğu bölgeye ulaşmak için Ali Ertuğrul, Karachi şehrinden İslamabad’a uçakla geçti. Soğuk hava koşullarından bahseden Türk gezgin, İslamabad'a iniş yaptıktan sonra 1 saatlik bir taksi yolculuğuyla annesiyle birlikte otele yerleşti. Ertesi gün, otelden bir araçla bölgeye gitmeye çalıştılar. Ancak herkes, buranın son derece tehlikeli olduğunu iddia ederek götürmek istemediğini söylüyordu. Ancak büyük bir para teklifiyle taksiciyi ikna eden Ali Ertuğrul, "Burası, Keşmir bölgesine çok yakın. Her yerde silahlı askerler var. Eğitim seviyesi maalesef çok kötü. Ben de biraz daha sıcakkanlı hareket ederek içeri girmeyi başardım. Yanımda arkadaşım Tolga Öztürk ve annem de vardı, üçümüz gittik. Ancak içeri girdiğimizde hemen kamerayı kapatmamızı istediler. Hiçbir şey çekmemize izin vermediler. Bizi bir odaya kapattılar ve 2-3 kez teste soktular." şeklinde konuştu.

65E203Dceb0B225B4Dcb2C0E.jpg

'VERDİKLERİ SUYU İÇİP İÇMEDİĞİMİZE BAKTILAR'

Ali Ertuğrul, annesi ve arkadaşı odada saatlerce bekledi. Yemeklerini yiyip içip içmediklerini sürekli kontrol ettiler ve bir dizi soru sorarak onları yakından tanımaya ve güvenilir olup olmadıklarını kontrol etmeye çalıştılar. Testlerden geçtikten sonra, iletişim kurmaya başladılar. "Çok sayıda Türk dizisini severek izlediklerini söylediler. Bu sayede biraz daha güven kazandık" diyen Ali Ertuğrul, “Her yerde hocanın sağ kolu olduğu belirtilen yeşil takkeli kişiler vardı. Güven duyunca video çekmeme izin verdiler. Hoca herkese yaptığı ritüeli bize de yaptı. Ağrılarımızın olup olmadığını sordu, biz de olanı söyledik. İnandığımızdan değil ama yaptırdık ve o anları da videoya kaydettik" şeklinde konuştu.

Ali Ertuğrul, "Kesinlikle hiçbir etkisi olmadı. Biz bunu söylediğimizde, 7 hafta sonra her şeyin düzeleceğini söylediler. Yani öyle bir ikinci yol seçmişler. Eğer orada işe yaramıyorsa '7 hafta sonra' diyorlar. Burada gördüklerim hakkında bilgi verecek olursam, sanırım en az bin 500 kişi vardı. Yapılanlar için hiç kimseden ücret almadıklarını söylediler. Gelenlerden biri yürüyemiyordu, ayağında sorun vardı. O teyzeye üflendi, kadın ayağa kalktı fakat yürüyemedi. Yürümeyince hoca hemen oradan ayrıldı. Başka kişilere geçti. Arada yürüyebilenler de vardı. Biz onların oyuncu olduğunu düşündük. Çünkü uzun süre yürüyemeyen bir insan kas kaybı yaşar, koşturabilecek seviyede yürüyorlardı. Çok hızlı hareket ediyorlardı, bu da bize garip geldi." şeklinde konuştu.

'FAKİR İNSANLAR ARASINDA VARLIK İÇİNDE YAŞIYOR'

Ali Ertuğrul, "İçine cin kaçtığı söylenen birinin ağzından kırmızı bir sıvı geldiğini dile getirdi. Rengi tam olarak kan gibi değildi, meyve suyu rengiydi. Bunların gerçek olduğunu söyledikten sonra ağzından kan gelen kişinin içinden cin çıktığını söylediler. Köylü bir çocuk ama kıyafetleri çok güzeldi. Gayet iyi giyinmişti. Cini çıkardıktan sonra çocuk yanımıza geldi, çok iyi İngilizce konuşuyordu. Kırsal kesimde yaşayan biri olarak hem aksanı hem de kullandığı kelimeler beni şaşırttı." şeklinde konuştu.

"Burada hocaya yakın insanlar da vardı" diyen Ali Ertuğrul, "Benim en çok etkilendiğim durum, o kadar fakir insanın arasında bir adamın bu kadar varlık içerisinde yaşaması. Her şey çok şaşırtıcıydı fakat yine en şaşırdığım şeylerden biri de annemin gözlerinin daha iyi görmesi için üzerinde Arapça yazılar yazan kağıtları sabah, öğle, akşam bölerek yemesi gerektiğini söylemeleri oldu. Bunu yaparsa annemin iyileşeceğini, gözlerinin daha iyi göreceğini ilettiler" detaylarını paylaştı.

Kaynak: HABER MERKEZİ