Ekonomist Selçuk Geçer, sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği canlı yayında, her geçen gün artmaya devam eden enflasyon oranlarına ilişkin konuştu. Geçer, Türkiye’de işsizliğin artmaması için kurun yükselmesi gerektiğini söyledi. Yurttaşların, insani yaşam çerçevesinde yaşayabilmesi için asgari ücretin 38 bin liranın üzerinde olması gerektiğini altını çizerek, işverenin işçiye, memurun emekliye herkesin birbirini desteklemesi gerektiğini kaydetti. Türkiye’de her geçen gün artan fiyatlara ilişkinde konuşan Geçer, bunun tek nedenin hükümetin uyguladığı yüksek vergi sistemi ve üretimsizlik olduğunu açıkladı.

“DÖVİZİN BELİNİN KIRILMASI İHRACATIN KIRILMASI DEMEK”

Enflasyonun daha da yükseleceğini belirten Ekonomist Selçuk Geçer, konuya ilişkin şunları söyledi; Ayın üçü itibariyle zaten yükselen bir enflasyon var. Daha da yükselen bir enflasyon göreceğiz ve bu enflasyona bağlı olarak da faizleri biraz daha artacak ama buradaki amaç kuru baskılamak değil, faizi enflasyonu ve kuru olması gereken yere adım adım ve birbirine paralel bir şekilde ilerleterek getirmek. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bugüne kadar ‘Dövizin belini kıracağız’ şeklinde bir açıklama yapmadı. Zaten dövizin belini kırmak gibi bir niyetleri de yok. Artık dövizin belinin kırılması demek, ihracatın belinin kırılması demek. Turizm gelirlerinin çökmesi demek ve turizmin belinin kırılması demek aynı zamanda Türkiye’yi yabancı sermayenin girmemesi, Türkiye’den yabancıların çıkışının hızlanması yerlerinde döviz alıp yastık altına bakın banka edemiyorum yastık altına gitmesinin hızlanması demek. Çünkü her faiz arttırıp siz sistemin belini kırdığınız da aslında dövizin değil, sistemin belini kırdığınız da insanları daha da tedirgin edersiniz. Kurun yükselmesi gerekiyor her koşulda. Türk lirasının değer kaybetmesi gerekiyor, Türk lirasının enflasyon değerine doğru gitmesi gerekiyor. Bunun uçarı kaçarı yok, işsiz kalmak istemiyorsanız gelirlerinin düşmesini istemiyorsanız, kurun yükselmesini kabul edeceksiniz. Kabul edeceksiniz normal değerlerine gelmesini kabul edeceksiniz. Bakın ihracat yaparsa ihracatçı batarsa üretici de batar, ihracatçı da batar, işsizlik de artar, enflasyon da artar” diye konuştu.

“ÜRETMEYEN, MANDA ÜLKESİ”

Yaptığı canlı yayında izleyicilerine seslenen Geçer, kurun artmasıyla orantılı olarak neden her ürüne zam gelindiğinin sorgulanması gerektiğini söyledi. Geçer, “Dolar artınca fiyatlar niye artıyor diye sorgulayacaksınız. Çünkü dolar arttıkça fiyatlar artıyorsa siz üretmeyen bir ülkesiniz demektir. Siz ithalat odaklı bir ülkeyiz demek ülkesiniz demektir. Siz bir manda ülkesiniz demektir. Yani sömürü biliyorsunuz demektir arkadaşlar. Sizin yerli üreticiniz batmış demektir. Sizin firmalarımız yabancıların eline geçmiş demektir. Sizin pazarınız raflarından pazartesi sabahına kadar yabancıların kontrolüne geçmiş demektir. Bütün ham maddelerimiz. Buğdayın girdi mamullerinden ulaşımın girdi mamullerine kadar her şeyiniz yabancı odaklı olmuş demektir” ifadelerini kullandı.

“ARTIŞIN TEK NEDENİ KUR DEĞİL, VERGİLERDE VAR”

Döviz kurunun dışında uygulanan vergilerinde ürünleri pahalılaştırdığını açıklayan Geçer, “iPhone şu kadar oldu diyenler var. iPhone o kadar olmasının temel sebebi aslında kur değil vergiler. 20 bin liraya cep telefonu vergisi var ya 20 bin. Şaka değil arkadaşlar bu. Otomatikman zaten yurt dışından getirdiğimiz telefonun üzerine 20 bin lira koyduğunuz zaman alıyor, başını gidiyor fiyatı. Diyorlar ki ‘Ağabey ekmek, domates fiyatlarını kadar bu kadar fiyat artışının temel sebebi kurdaki artış sadece’ hayır değil şu anda petrol fiyatlarını söyleyeyim size arkadaşlar 84 dolar civarında. Bugün 38 liralık mazot benzin fiyatlarını konuşuyoruz. Bunun temel sebebi de vergi politikasıdır” açıklamalarında bulundu.

“DÖVİZ, DOĞRU YERE GETİRİLMELİ”

Geçer, “Turizm gelirlerini arttırmak istiyorsan önümüzdeki sene Yunanistan’la, İspanya ve Fransa ile mücadele etmek istiyorsan, yurt dışındaki kişinin Fransa’ya gitmesi yerine Yunanistan’a gitmesi yerine Türkiye’ye getirmek istiyorsan, Rus, Alman ve İngiliz turistlerinin Türkiye’de tatil yapmasını istiyorsan, sen dövizini en geç aralığa doğru yerine getirmelisin. Rezervasyonlar artık eylül, ekim, kasım aylarında yapılmaya başlanıyor. Erken rezervasyonlar. Yurt dışı odaklı olarak sen en geç aralığa kadar dövizini doların olması gereken yerine getirmek zorundasın. İhracatının tekrar adam olmasını istiyorsan, artmasını istiyorsan dövizi olması gereken yere getirmek zorundasın. Yabancı yatırımcıyı doğrudan sermaye ya da sıcak para fark etmez. Türkiye’ye getirmek istiyorsan, dövizin doğru yerine getirmek zorundasın” dedi.

“TÜRKİYE’DE TALEP ENFLASYONU YOK”

Bir de ‘Memura emekliye asgari ücretliye zam yapıldı. O nedenle biz bunları yaşıyoruz. Bu kadar arka arkaya zam gelmesinin sebebi bunlar’ diyenler var. Yalan böyle bir şey yok. Ben çok net söylüyorum, bakın memura emekliye bir bu kadar daha zam yapılsa hatta üzerine bir bu kadar daha zam yapılsa enflasyon kıpırdamaz. Kıpırdamaz Türkiye’de talep enflasyonu yok. Türkiye’de maliyet enflasyonu var Türkiye’de devlet enflasyonu var. Türkiye’de ciddi ciddi yönetilen ve yönlendirilen fiyatların yani devlet kontrolünde olan fiyatların arttırılması nedeniyle oluşan bir enflasyon var. Özellikle son 23 yıldır. Kimseyi hikaye falan okumasın ha kurun etkisi var mı? Kesinlikle var. Tabii ki kuru yükselince fiyatlar yükseliyor. Bu da yanlış ekonomi politikasından kaynaklı” dedi.

“ASGARİ ÜCRET 38 BİN OLMALI”

Asgari ücretin bugün itibariyle 38 bin liranın üzerinde olması lazım diyen Ekonomist Selçuk Geçer, “Bugün emekli maaşlarının en düşük emekli maaşlarının 38 bin liranın üzerinde olması gerekir. Yeni yoksulluk sınırı belli değil. Bu arada bir görelim, ondan sonra tekrar konuşuruz. Şimdilik 38 bin lira olmalı diyorum. Kimse bana ‘İşçiye o kadar verirsek biz nasıl geçineceğiz?’ diye sormasın. Sende işveren olarak haklarını devletten iste. Sen bunu söyledikçe sadece işçiden kaynaklı olduğunu düşünüyor bu artışların. Öbür taraftan bu ülkenin memurunun, öğretmeninin maaşın ne olması gerektiği ortada. Yani biz sürekli olarak birbirimize kızıyoruz, suçluyoruz. Memur, emekliye, emekli işçiye, işçi, asgari ücretliye neyse artık. Memurun yüksek maaş istemesini destekleyin. Emeklinin yüksek maaş istemesini destekleyin. Asgari ücretinin yüksek maaş istemesini destekleyin. Bu arada yüksek maaş değil. Herkes yaşayabileceği oranda bir gelire sahip olmak zorunda yaşamakla kastım karnını doyurmak ya da barınmak değil arkadaşlar. Kitap okuyabilmek, tiyatroya gidebilmek, sinemaya gidebilmek, yurt dışında veya yurt içinde tatil yapabilmek arkadaşlar. Sosyallik insan olabilmenin düsturu bu. Bu kadar basit dünyada gelişmiş ülkeler neden bununla ilgili uğraşıyor veriyor neden? Neden bütün gelişmiş ülkelerde sosyal adalet sağlanmaya çalışılıyor, neden gelir dağılımında doğru bir planlama yapılmaya çalışılıyor? Siz sanıyor musunuz ki Avrupa’da, Norveç’te, Danimarka’da, Kuzey Avrupa’da zengin yok mu var? Var. Fakir yok mu? Fakir de var ama ikisinin de oranı düşük” şeklinde konuştu. AYŞEM SİCİM GÜNDEM HABER