Sosyal Güvenlik Uzmanı Kamil Çankaya, geride kalan 2024 yılı ile ekonomik sıkıntıların artacağı söylenen 2025 yılındaki ekonomik tabloyu Antalya Gündem Gazetesi için yorumladı. Hasan Yavaşlar’ın sorularını yanıtlayan Çankaya, açıklanan asgari ücretin yetersiz olduğunu ve açıklanacak olan en düşük emekli maaşının ise açlık sınırı olan 20 Bin 500 TL’nin altında olmaması gerektiğini belirtti.

Sayın Çankaya, 2024’te emekli ve asgari ücretli, ekonomik anlamda nasıl bir ortamda yaşadı. 2025’e girerken beklentiler nelerdi?

Türk-İş'in verilerine göre, Ekim 2024 itibarıyla açlık sınırının 20.478 TL'ye, yoksulluk sınırının ise 70.875 TL'ye yükseldi. Bu verilere göre 2024 yılında mevcut asgari ücret ve en düşük emekli maaşı maalesef açlık sınırının altında kalmış, yüksek enflasyon oranları da dikkate alındığında bu maaşlar, hem emekli hem de asgari ücretlinin temel ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmıştır.

2025 öncesi asgari ücret beklentisi daha yüksekti. Ekonomik şartlar ele alındığında en düşük asgari ücretli kaç TL olmalıydı?

Kaynakların doğru kullanılmaması, en temel barınma ihtiyacının karşılanamaması, temel gıdalar, KDV oranları, üretilen mamullere ve ürünlerin satışında çok fazla piyasa aracının devreye girmesi sonucu piyasanın kendi enflasyonunu yaratması ve bu duruma önlem alınamaması asgari ücrete yapılacak artışın hemen akabinde yeni zamların oluşacak olması nedeni ile temel sorun asgari ücret ve artışı olmaktan çıkıp piyasa enflasyonu olacaktır. O nedenle açıklanan ve yetersiz olan asgari ücretten önce piyasada standartı yakalamak öncelikli hedef olmalı.

Asgari Ücret1

Emekli maaşları, asgari ücretin çok gerisinde kaldı. Peki en düşük emekli maaşı maç TL olmalı?

2002 yılında ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH'ye oranı yüzde 46,4 iken, 2024'te bu oran yüzde 27,7'ye gerilemiştir. Bu verilerde emeklilerin milli gelirden aldığı payın azaldığını ve ekonomik büyümeden yeterince faydalanamadıklarını, maaşların açlık sınırının altında kalması ile emeklilerde yaşam standartlarında düşüş yaşamışlardır diyebiliriz.

Bir emeklinin beslenme, barınma, sağlık ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için maaşlar, yıllık enflasyon oranına göre düzenlenmeli, emekli maaşının ise en az açlık sınırı kadar yani 20.500 TL olmalıdır.

Emekli maaşları, sadece hayatta kalmayı değil, emeklilerin sosyal yaşamlarını sürdürebilmelerini de sağlaması sosyal devletin gereğidir.

Emekli adaylarının 2024’te başvuru yapmaları halinde, daha sonraki yıllarda başvuru yapanlara göre daha fazla maaş alacağı iddiaları vardı. Bu konuda detay verir misiniz?

2024 ve 2025 yıllarında emekli olacak sigortalılar arasında maaş farkları oluşması beklenmektedir. Bu farkın temel nedeni, emekli aylıklarının hesaplanmasında kullanılan güncelleme katsayısının belirlenme yöntemidir.

Emekli maaşlarının hesaplanmasında kullanılan güncelleme katsayısı, sigortalının prime esas kazançlarının emeklilik tarihine kadar güncellenmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu katsayı, her yılın Aralık ayına göre TÜİK tarafından açıklanan tüketici fiyat endeksi (TÜFE) değişim oranının yüzde 100'ü ile sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) gelişme hızının yüzde 30'unun toplamına 1 eklenerek hesaplanır.

2025 yılı için güncelleme katsayısı, 2024 yılı ekonomik verilerine dayanarak hesaplanacaktır. Orta Vadeli Plan (OVP) tahminlerine göre, 2024 yılı TÜFE artışının yüzde 35 ve GSYH büyüme hızının yüzde 3,7 olması beklenmektedir. Bu tahminler doğrultusunda, 2025 yılı güncelleme katsayısının yaklaşık olarak 1,366 olması öngörülmektedir.

Güncelleme katsayısındaki bu değişiklikler, emekli maaşlarını doğrudan etkilemektedir. 2024 yılında emekli olanlar, daha yüksek bir güncelleme katsayısından faydalanarak daha yüksek maaş alabilirler. Bu nedenle, emeklilik şartlarını doldurmuş ve yakın gelecekte emekliliği düşünen sigortalılardan, 2024 yılı içinde emeklilik başvurusu yapanlar avantajlı olabilir.

Emekli2

Antalya ülke ekonomisine en çok katkı sunan illerden. Ancak hayatın da en pahalı olduğu iller arasında yer alıyor. Antalya’daki emekli ve asgari ücretli, Anadolu’nun herhangi bir şehrinde yaşayan vatandaşa göre nasıl bir ekonomik hayat yaşıyor?

Antalya, turistik bir şehir olmasından dolayı kiralar Türkiye’nin birçok şehrine kıyasla oldukça yüksek. Bir de buna Rusya, Ukrayna ve İran vatandaşlarının bu şehre göç etmesi, konut satın alması, kiralaması eklenince konut kiralarının daha da yükselmesine neden olmuştur.

Antalya'da emekli ve asgari ücretliler, yüksek yaşam maliyetleri ve sınırlı gelir kaynakları nedeniyle zorluk yaşamaktadırlar. Bu zorlukların çözümü için sosyal devlet anlayışıyla hareket edilmesi, yerel yönetimlerin destek mekanizmalarını geliştirmesi ve merkezi hükümetin bölgesel farklılıkları göz önünde bulunduran politikalar uygulaması önemlidir.

Yıllar önce memur ve bürokratlar Antalya’ya gelmek için aracı kullanıyordu, son yıllarda bu tablo tersine döndü. Antalya’da sosyal yaşam diğer illere göre neden bu kadar değişti?

2020 yılına kadar Antalya diğer illerden göç alan şehirler arasında iken, pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşı sonrası, savaştan kaçanların Antalya’ya yerleşmesi sonucu,  artan konut kiraları nedeni ile Antalya’dan tersine göç başlamış, Antalya, memur ve bürokratalar için yaşanılacak bir şehir olmaktan çıkmıştır.

Kaldı ki düne kadar turizmde asgari ücretle çalışanlar Antalya’da kiralarını ödeyip zor da olsa geçinebiliyor iken, bu çalışanların çoğunluğu Antalya’dan memleketlerine göç etmişlerdir. Bu durum Turizmde işverenleri de etkilemiş, işverenler son yıllarda çalışacak personel bulamadıklarından, bu işgücü ihtiyaçlarını yurtdışından karşılar hale gelmişlerdir.

Emekli Maaşı3

Kira zam oranı yüzde 60 olarak gerçekleşmeye başladı. Bu yeni uygulama, Antalya’da kirada oturan insanları nasıl etkiler?

Çalışan ve emekli için gelirin maksimum yüzde 60’ı barınma ihtiyacını karşılaması gerekirken, Antalya’da emekli maaşı ve asgari ücretle ev kiralamak isteyen bir çalışanın gelirinin tamamını barınma için harcaması gerektiği düşünüldüğünde, emekli ve asgari ücretle çalışanın ikinci bir iş yapmadan Antalya’da kirada oturarak yaşaması imkansız hale gelmiştir.

Mevcut sosyal güvenlik şartlarına göre, çalışan insanlara, rahat bir emekli hayatı için ne önerirsiniz?

Kısa ve orta vadede, emekli maaşlaırnın rahat bir emeklilikten ziyade temel ihtiyaçları karşılamayı yetmeyeceği düşünüldüğünde, çalışanların kendilerini yetiştirerek iyi maaşlar alabilecekleri sosyal güvenlik primlerinin yüksekten yatacağı meslekler edinmelerini, asgari ücretin üzerinde maaş alabilecekleri işlerde çalışmaları, emekli olduklarında emekli maaşlarının yüksek olması açısından çok önemlidir. Yine Bireysel Emeklilik Sistemi, sosyal güvenlik emekliliğine ek bir gelir kaynağı yaratcağından,  BES devlet katkısından (%30) faydalanarak uzun vadede birikimlerini artırmalıdırlar.

Kamil Çankaya

2024 ekonomik olarak sıkıntılı geçti, 2025 için tahminleriniz neler, insanları nasıl bir ekonomik tablo bekliyor?

Aslında bu sadece ülkemiz için değil genel makro ekonomik veriler ışığında dünya ekonomisi ile birlikte değerlendirmek doğru olacaktır. 2025 yılı için öngörülen makroekonomik göstergeler, Türkiye ekonomisinde dengelenme ve istikrar sağlama çabalarının devam edeceğini göstermektedir. Büyüme oranlarının yüzde 2,7 ile yüzde 3,2 arasında değişmesi, enflasyonun yüzde 25 ile yüzde 33 arasında seyretmesi ve işsizlik oranının yüzde 9,3'e düşmesi hedefleri, ekonomik politikaların bu doğrultuda şekilleneceğine işaret etmektedir. Döviz kuru ve faiz oranlarındaki tahminler ise finansal piyasalardaki dalgalanmaların şimdilik yakından izleneceğini göstermektedir.

2025 yılı ülkemiz ekonomisi açısından 2024’e göre biraz daha rahatlama öngörülse de, hissedilen enflasyon nedeni ile çalışan, emekli ve memur açısından geçim sıkıntısının azalarak devam edeceği düşüncesindeyim.

Sigorta primlerinde ve vergilerdeki artış için birçok işverenin sigortasız işçi çalıştırdığı iddiaları gündemden düşmüyor. Bu konu hakkında bilginiz ve tespitiniz var mı, konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çalışma hayatında kayıtdışı ile mücadele son yıllarda yapılan denetimler, diğer kamu kurumlarından gelen belgeler üzerinde yapılan sigortasız işçi incelemeleri, emniyet denetimleri gibi farklı alanlardan verilen destekler ile artırılmıştır.

Yine kayıtdışı işçi çalıştırmanın önüne geçmek için işverenlere 5 puan indirim teşviki, 6111 sayılı yasa ile teşvikler sağlansa da, son yıllarda 5 puanlık indirim bazı sektörlerde 4 puana düşürülmesi, 6111 sayılı yasadan faydalanılacak işçi bulunamaması, işverenlere verilen sigorta prim teşviklerin yetersiz kalması, kayıt dışılığı artırabilecek etkenlerdir.

Emekli1

Devletin büyük firmaların vergisini affederken, vergisini ödemekte zorlanan küçük ve aile işletmelerine yaptırım uygulaması ve bu işletmelerin iflas noktasına gelmesini sosyal denge açısından nasıl yorumluyorsunuz. Siz bu adaletsizliği nasıl yorumluyorsunuz?

Vergi affı ancak çıkan özel kanunlar ile gerçekleşebilen bir durum olup, vergi affı döneminde tüm işverenler bu durumdan aynı şartlarda istifade ederek borçlarını yapılandırırlar ve öderler. Devletin vergi mükellefleri arasında farklı işlemler tesis etmesi düşünülemez.

Fakat az vergi ödeyen şirketler, bazen vergi kaçırma veya yaratıcı muhasebe yöntemleriyle haksız rekabete yol açacağından, bu durum devletin gelir kaybına uğramasına neden olabilir.

Devlet, hem adil bir vergi düzeni sağlamak hem de vergi tabanını genişletmek için yeni düzenlemeler yapması gerektiği düşüncesindeyim.

Gençlerin garsonluk, komilik, organizasyon gibi işlerde sigortasız ve saatlik çalışma oranlarında artış olduğu söyleniyor. Bunun nedeni SGK primlerinin yüksek olması mı, başka nedeni var mı?

Sigortasız işçi çalıştıran işverenlere yüksek miktarda idari para cezası verilirken, işverenin aynı zamanda sigorta prim teşviklerinden bir yıl yasaklanmaları nedeni ile önceki yıllara göre kayıtdışı istihdam sayısı yıllar içerisinde azalmıştır.

Gençler belki aldıkları yetim maaşı varsa kesileceği, ya da  bursu varsa iptal olacağı endişesi, ya da icra borçlarının olması  gibi sorunlar nedeni ile sigortasız çalışmayı tercih ediyor olabilirler.

Kaynak: ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ / HASAN YAVAŞLAR