İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, Türkiye genelinde ve Antalya özelinde meydana gelen deprem ve sel gibi felaketlerin öncesinde gerekli önlemlerin alınmadığına ve felaketler sonrasında da ani kararlar verilerek yanlış hamlelerde bulunulduğuna dikkat çekti. Başkan Akdoğan, yaşanan afetlerin önlenmesi konusunda en önemli faktörün bunu yapma arzusunda olmak olduğunu ifade etti. Meydana gelen depremler sonrası karar vericilerde de vatandaşlarda da bir reaksiyon alma durumu olduğunu ve vaatlerde bulunulduğunu ifade eden İMO Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, "İnşaat sektöründe 'kapalı çıkma' dediğimiz bir tabir vardır. Depremde en çok hasar alan yapılar, bu kapalı çıkma dediğimiz yapılar; ya da zemin ve asma katları ticari olan, yumuşak kat dediğimiz yapılar oluyor. Depremden sonra bu tip yapılara bakanlık tarafından bir sınırlama getirildi. 12 Mayıs 2023 tarihinde yayınlanan 32188 Sayılı Resmi Gazete’de “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” kapsamında zemin kat hariç olmak üzere 4 kattan yüksek yapılarda kapalı çıkma yapılamamasına yönünde bir sınırlama getirildi." Diye konuştu.

Whatsapp Image 2024 07 30 At 14.54.54

"DÜZENLEMELER BİRİLERİNİ MEMNUN ETMEK İÇİN YAPILIYOR"

Başkan Akdoğan, resmi gazetede de yayınlanan değişikliklerle, proje müellifi olabilmek için bazı deneyim şartlarının aranmasının da söz konusu olduğunu belirterek, "Uygulama 1 Temmuz'da başlayacaktı. Bizler uygulama nasıl olacak, deneyim şartlarının kontrolünü hangi kurum yapacak diye tartışırken 12 Ağustos 2023 tarihinde 32277 Sayılı Resmi Gazete’de Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde bir değişiklik daha yapıldı. Bu değişiklikle zemin kat hariç olmak üzere 4 kat olan kapalı çıkma sınırı, zemin kat hariç 7 kata çıkarıldı. Zemin hariç 7 kat deniliyor ancak bodrum ve çatı katı buna dahil değil. Bodrum, zemin ve çatı katı da eklediğiniz zaman söz konusu yapı 10 kata ulaşıyor. Türkiye'de yapılar zaten ortalama 10 kattan oluşuyor. Depremde kapalı çıkma diye tabir ettiğimiz yapıların iyi bir sınav vermediği hepimiz tarafından bilinen bir gerçek. Bakanlık 4 kat kararını neye göre almıştı, neden 7 kata çıkarıldı bunları bilen eden kimse yok. Bazı akademisyenlerle de görüşmeler yapmıştım. Bilginiz var mı? Neye göre bu değişiklikler yapıldı diye. Ancak bilmediklerini ifade etmişlerdi. Benim anladığım, düzenlemeler; sırf birilerini memnun etmek için Ali yazar Veli bozar mantığıyla yapılıyor" dedi.

YAPILAR PLANSIZ BİR ŞEKİLDE ÜRETİLİYOR

İnşaat sektöründe plansız, düzensiz ve denetimsiz bir şekilde yapılar üretmeye devam edildiğini söyleyen Başkan Akdoğan, "Müteahhit benim param var bu işi yaptırıyorum, ben bilirim diyor. Ama iş depremde yıkılan bir binaya geldiği zaman müteahhit bu sefer de ben ne bilirim benim mühendisim vardı, yapı denetimi vardı, denetleyenim vardı diyerek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor" ifadelerine yer verdi.

Asmakat

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN GEREKENLER YAPILMIYOR

Başkan Akdoğan, sektördeki mevcut sorunların çözümü için gerekenlerin yapılmadığının altını çizerek, "Sistem, teknik insanları paranın esiri etmiş durumda ve bu insanların hiçbir hakkı korunmuyor, çalışma standartları olması gerektiği şekilde sağlanmıyor. Bunun sonucunda aslında teknik insanlar, ekonomik kaygılarla ve haksız rekabetle; piyasada para karşılığında riskleri satın alan insanlar pozisyonuna düşürülüyor. Bu sorunlarla ilgili yapılması gerekenlerin neler olduğunu karar vericiler çok iyi biliyor. Ama sermaye her zaman daha güçlü geliyor. Çünkü yapılması gereken düzenlemeler sermayeyi rahatsız edecektir. Maliyet olacaktır, işin plansız önüne geçecektir" açıklamasında bulundu.

MÜHENDİSLİK GERÇEKLERİ CİDDİYE ALINMIYOR

Yaşanan felaketlerin sebeplerine vurgu yapan Başkan Akdoğan, "Biz şahit olduk ki inşaat çalışmaları gerçekleştirilen bir kamu yatırımı için 6 aylık bir süre verilmişken 'hayır 6 ayda değil, 4 ayda bitsin' diyen siyasiler var. Ama söz konusu inşaatın 4 ayda bitmesi mantıklı değil. Çünkü inşaatın imalat süreci var. İmalatların doğru yapılması, kontrollerinin yapılması, betonun mukavemetini alması gibi gerekçeleri var. Yani mühendislik gerçekleri var. Ancak bütün bu gerçekler bir tarafa bırakılarak yapı, konut üretilmeye devam ediliyor ve bunlar da doğru ve sağlıklı bir şekilde üretilmediği için ilk gelen afette doğru bir sınav veremiyor" dedi.

SEL FELAKETİ ÖNGÖRÜLMÜŞTÜ

Antalya’nın sadece inşai faaliyetlerde değil birçok alanda sorunlara sahip olduğunu söyleyen Akdoğan, “Bu kentin ulaşımda, suyun kullanımında, altyapıda yani birçok konuda eksikleri var. Geçen yıl bir sel felaketi yaşandı. Yetkililer büyük bir felaket, bir yılda yağması gereken yağış bir günde yağdı gibi açıklamalarda bulundular. Bu açıklamalar doğru değil, bu anlamda kamuoyu da yanlış yönlendiriliyor. Çünkü İl Risk Afet Azaltma Planı'nda selle ilgili bir çalışma var. Çalışmada bir senaryo çizilmiş ve metrekareye 300 kg yağış yağarsa ne olur? diye sorulmuş. Metrekareye 300 kg yağış yağarsa evlerin bodrumlarını ve zemin katlarını, battı çıktı dediğimiz köprülü kavşakları su basar, can kayıpları yaşanabilir, maddi hasar oluşur diye cevap verilmiş” ifadelerine yer verdi.

Mehmet Soner Akdoğan

"GEREKENİ YAPMA İSTEĞİ VE ARZUSUNA SAHİP OLMAK GEREKİYOR"

Başkan Akdoğan, hazırlanan bu İl Risk Afet Azaltma Planı'nın tüm kurumlarda mevcut olduğuna değinerek, "Geçen yıl yaşadığımız sel felaketinde ne oldu? Metrekareye 300 kilogram yağış yağdı ve çizilen senaryo bire bir gerçekleşti. Akademisyenler, teknik insanlar, bilim insanları 2021 yılında bu olayın senaryosunu oluşturmuş. Antalya'da metrekareye 300 kilogram yağış yağacağını öngörmüşler. Sonuç olarak 300 kilogram yağış yağarsa neler olabileceğini açıklamışlar ve bu yağış yağdığında da alınması gereken önlemleri sıralamışlar. Yetkililer bu konuda hiçbir önlem almamanın yanı sıra bir de televizyona çıkıp, kamuoyunu yanlış yönlendirdiler. Hiç beklemediğimiz bir yağıştı dediler. Deprem felaketi yaşandığında da hiç beklemediğimiz, asrın felaketiydi açıklamaları yaptılar. Bu tür açıklamalar gerçekçi değil. Artık bilim ve teknoloji çağındayız. Her şey öngörülebiliyor. Sadece gerekeni yapma isteği ve arzusuna sahip olmak gerekiyor. Bunu yapma arzusunda olan tüm yöneticilerle biz iş birliği yapmaya hazırız” diye konuştu.

“KENTE HİZMET EDEN HERKESİ DESTEKLİYORUZ”

Kentteki mevcut sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulunan meslek odalarının genel manada her konuya muhalif olarak algılandığını ancak durumun böyle olmadığını ifade eden Başkan Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz meslek odaları olarak herhangi bir rant, ekonomik ve oy kaygısı taşımadığımız için, görevimiz de kamuoyunu doğru bilgilendirmek olduğu için; kamu adına olması gerekeni söylüyoruz. Bizim ne bir oy ne de rant kaygımız var. Biz sadece yaşanabilir bir Antalya için neler yapabileceğimizin kaygısındayız. Bunun dışında bizim ne bir siyasi partiyle ne de herhangi bir yerel yöneticiyle sorunumuz yok. Biz kente hizmet eden herkesi destekliyoruz. Kente hizmet eden herkesin arkasındayız. Ama kente yapılan bir yanlışı kim yapıyorsa yapsın söylemek zorundayız. Meslek odalarının temel noktası da budur. Bu anlamda da bizim söylediklerimiz ne kişilerle ne kurumlarla ilgilidir. Bizim açıklamalarımız tamamen kendi meslek disiplinimiz doğrultusunda yapılması gereken açıklamalardır.”

Kaynak: ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ / GÜNAY SARI