Antalya Sanayici ve İş insanları Derneği (ANSİAD) 6. Olağan toplantısı gerçekleştirildi. ANSİAD Başkanı Ercan Özbek, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Batı Akdeniz Sanayici ve İş Dünyası Federasyonu (BAKSİFED) Başkanı Mustafa Cengiz, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, Gazeteci, Yazar ve Belgesel Yönetmeni Nebil Özgentürk, ANSİAD üyeleri ve davetlilerin katıldığı toplantıda, yeni üyelere plaketleri verildi.
TRUMP’IN YENİ GÜMRÜK VERGİLERİ
Toplantıda bir konuşma yapan ANSİAD Başkanı Ercan Özbek, Dünyanın tarihten ders almadığını belirterek, yaşanan korumacılık ve ticaret savaşlarının bunun en açık örneği olduğunu belirtti. ABD Başkanı Donald Trump’ın, ticaret savaşlarında el yükselterek otomobile yüzde 25, ticaret açığının fazla olmadığı ülkelere yüzde 10, AB’ye yüzde 20, Asya ülkelerine yüzde 40’lara varan gümrük vergileri getirmesinin bunun en belirgin örneği olduğunu belirten Yavaş, “Türkiye yüzde 10’luk grupta kaldı. ABD bizim ihracatımızda yaklaşık yüzde 5 payla ikinci sırada yer alıyor. Türkiye yüzde 10 vergiyle özellikle Asya ülkelerine göre nispi bir avantaj elde etti, Ancak vergi yarışı henüz bitmedi” diye konuştu.
AB DE KARŞI HAMLE YAPACAK
ABD’nin bu hamlesine karşılık olarak Çin’in hem gümrük vergilerini artırdığını hem de değerli metal ihracatını kısıtladığını belirten Özbek, “Avrupa Birliği de yakında karşı önlemleri açıklayacak ve bu Türkiye’yi de etkileyecek. Otomobil sektörü başta olmak üzere sektörlerde rekabet artacak, kar marjları azalacak. ABD ile ilişkilere önem veren ülkeler ABD’ye taviz vermek durumunda kalacak, ABD pazarında yer almak isteyen firmaların bazıları yatırımlarını ABD’ye kaydırmaya çalışacaklar” uyarısında bulundu.
EKONOMİK KAOS ENDİŞESİ
Küresel ekonomide risklerin giderek artacağını belirten ANSİAD Başkanı Ercan Özbek, şunları söyledi: “Ticaret savaşları bu şekilde devam ederse, dünya ekonomisinde büyümenin 1 puan düşmesi, enflasyonun ise 1 puan artması öngörülüyor. Bu noktada en büyük tehlike, belirsizlik ve güven kaybıdır. Bu ortam, yatırımın ve üretimin en büyük düşmanıdır. ABD’nin 1930’larda yaptığı gibi korumacılığı artırması, dünyayı yeni bir ekonomik kaosa sürükleyebilir. O dönemin sonunda, dünya büyük bir savaş yaşadı. Benzer bir döngü tekrar edebilir. 1945 sonrasında kurulan uluslararası sistem ve küresel iş birliği sona ererken, ülkelerin uluslararası gelişmelere olan bağımlılığı azalmamış, aksine artmaya devam etmiştir. Ukrayna, Filistin ve Suriye’de olanların ardından şimdi gündemde, İran meselesi var ve eğer İran’da geniş çaplı bir çatışma olursa bunun da trajik sonuçları olacaktır”.
BÜYÜME SANAYİYE BAĞLI
Mevcut ortamda Türkiye ekonomisinde düşük büyüme, yüksek enflasyon ve belirsizliğin devam ettiğini belirten Özbek, “Son üç aylık gelişmeler ve reel sektör beklentileri, ekonomide ciddi bir değişim olmadığını, geçen yılsonunda yaşanan kısmi canlanmanın yerini yeniden yatay bir seyre bıraktığını görüyoruz. Konut satışları geçen yıla göre artarken otomotiv ve beyaz eşya satışları yüzde 10 azaldı. İstihdamda bir düşüş yaşanmış, işsizlik oranı azalmış görünse de bunun nedeni çalışma hayatına girmeyen nüfusun artması ve fiilen işsiz olduğu halde iş aramayan kişilerin sayısının artmasıdır. Ekonomide büyüme, sanayi sektörüne dayalıdır ve sanayinin büyümesi, ihracata, özellikle Avrupa ve Orta Doğu’daki büyümeye bağlıdır. Bu nedenle ümidimiz, savaşların bitmesi ve Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin gelişmesidir. Enflasyonun düşmesi, yoksullaşmanın önlenmesi, ekonominin canlanması, yabancı sermaye girişi için gerekli yapısal değişimler maalesef yeterli değildir. Mart ayında yaşadığımız hukuki ve siyasi çalkantıların ekonomiye getirdiği yük, dövize kaçış, döviz kuru, faiz artışı ve elektrik gibi temel girdilere yapılan zamlar ekonomiye verilen önem ve öncelik konusunda soru işaretlerini arttırdı” dedi.
ADALET VE DEMOKRASİ VURGUSU
“Gerek ekonomi ve hukuk alanındaki tablo, gerekse jeopolitik gelişmeler, siyasi ve sosyal kutuplaşma, kurumsallığın zayıflaması Türkiye’yi uluslararası alanda güçsüz hale getirmekte hem milleti hem devleti zayıflatmaktadır” diyen Özbek, “Milletin ve devletin gücü, adalet ve demokrasiyle doğru orantılıdır. Adalet ve demokrasi, toplumun her kesiminin vicdanının rahat olmasını, ekonomik istikrarla birlikte mutlu ve verimli yaşamasını, geleceğe güvenle bakmasını sağlar” diyerek sözlerini noktaladı.
