Ege Denizi'nde, İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 30 Ekim 2020'de 6,6 büyüklüğündeki depremde çok sayıda bina yıkılarak hasar gördü. 117 kişinin hayatını kaybettiği depremde çok sayıda kişi ise yaralandı. Dokuz Eylül Üniversitesi öncülüğünde 8 üniversiteden 30'a yakın bilim insanı, İzmir depreminin neden olduğu hasarın bilimsel nedenleri üzerine birçok çalışma yaptı. Depremin neden kente 75 kilometre uzaklıkta meydana geldiğini ve Bornova Vadisi'nin yakın çevreden neden daha fazla etkilendiğini araştırdı.
ÇALIŞMALARIN SONUÇLARINI PAYLAŞTI
DEÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve DAUM Müdürü Doç. Dr. Ökmen Sümer, çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Daha önce yapılmış bilimsel çalışmalarla durumu anlamaya çalıştıkların aktaran Doç. Dr. Ökmen Sümer, şu sözlere yer verdi:
"Şunu gördük. Bornova Havzası dediğimiz yani İzmir Fayı ile ve Bornova Fayı ile sınırlanmış olan Doğu-Batı uzanımlı çöküntü alanındaki yer bilimsel veriler yetersiz. Yani daha önce yapılan bütün literatürdeki çalışmalar, buradaki deformasyonun yani depremin oluşturduğu etkiyi anlamamıza yetmiyor. Dolayısıyla bizim daha fazla yer bilimsel veriye ihtiyacımız vardı. Depremden sonra TÜBİTAK bir çağrı yaptı.
Biz de hemen Dokuz Eylül Üniversitesi olarak harekete geçtik. Bölgede bulunduğumuz için bunun sorumluluğunu da alarak hızlıca proje geliştirdik. 6 ay içerisinde bu proje çıktı. Yaklaşık 2,5 seneden beri çalışıyoruz. Projenin sonuçlarını geçen hafta TÜBİTAK'a yükledik. Bu yer bilimsel veriler havzaya uzak ya da yakın konumlu farklı faylarda gelişebilecek deprem senaryolarıyla bilgisayarlar üzerinde simülasyonlara tabi tutulacak.”
“DEPREM ÜRETECEKLER”
Projeyle ilgili ulaştıkları ön sonuçları paylaşan Doç. Dr. Sümer, sözlerine şu şekilde devam etti:
"İzmir Fayı'nın ve Bornova Fayı'nın havza içerisindeki bazı parçalarıyla ilgili veriler yakaladık. Özellikle güneyden gelen Tuzla Fayı'nın ya da Orhanlı Fay Zonu dediğimiz yapısal süreksizliğin havza içerisinde, havzanın altında bazı kolları olabileceğini yakaladık, diyebiliriz. Bu proje öncesi havzanın derininde ne olduğunu bilmiyorduk. Bu projede ortaya çıktı. Dünyada belki de böyle bir metropol alanında 8 kilometreye varan uzunlukta sismik yansıma kesitini ilk kez yaptık. Bu çok önemli. Havzanın altında neler olduğunu gördük.
Bir nevi röntgenini çektik diyebiliriz. Böyle bir metropol alanında Tübitak-MAM ile Dünya'daki en uzun kesitleri aldık. Bornova Havzası'nın altında ne olduğunu ilk defa gördük. Daha önce belirlenmemiş fayları tespit ettik. Bu faylar doğrudan tehlikelidir, deprem üretecektir anlamına gelmiyor. Fakat gelecekte oluşabilecek bir depremde, bu fayların ne etkileri olacağını da mutlaka sayısal verileriyle ortaya koymamız gerekiyor.”