2020 yılında yaşanan pandemiden bu yana artan ekonomik kriz, yüksek enflasyon hayvansal üretim maliyetlerini de etkiledi.  Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz yılki ilk dönem hayvansal üretim istatistiklerine göre son 6 yılda büyükbaş, son 4 yılda ise küçükbaş hayvan varlığı en düşük seviyelere indi.  TÜİK açıkladığı verilerde ise son bir yılda 4 milyon 365 bin 481 baş azalarak yüzde 5,6 sevilerine kadar geriledi. Aratan maliyetler besicilerin cebini yakmaya devam ediyor. Hijyen, yem maliyetleri ve devlet teşviğinin yetersiz olması sorunların başında geliyor.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Eski Meclis Üyesi Süleyman Kaçaroğlu konuyla ilgili olarak, “Hayvan beslemenin, hayvan üretimi maliyetlerinin yüksek olması sorununun başında geliyor” dedi. Kaçaroğlu hayvan beslemenin zorlaştığını ve besicinin hayvan üretim maliyetini karşılayamadığına değinerek, "Hayvan beslemenin hayvan üretim maliyetlerinin yüksek olması sorunun başında geliyor. Hayvanın hijyen ve yem maliyetlerinin artması büyük ğroblem. Yüksek fiyatlar, hayvanın beslenmesi için harcanan maliyetleri karşılamıyor” dedi.

Kırmızı Et Kriz (Small)

Besicinin genellikle 8 ila 10 ay boyunca danasına baktığını ve bu süre zarfında besicilik maliyetlerini karşılamak zorunda olduğunu belirten Süleyman Kaçaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Besici, hayvanı kesilecek hale getirip keserek satışını gerçekleştiriyor. Ancak elde edilen gelir, bırakın kar etmeyi maliyetlerini bile karşılamıyor. Hayvanın verdiği sütün, yediği yem ve bakımın maliyetini karşılamaması da bu sorunun temelinde yer alıyor. Devletin sağladığı desteklerin eksikliği, hayvan üretimini olumsuz etkiliyor. Devletin yapmış olduğu istatistiklerin yanlış olması ve sağlanan desteklerin yetersiz olması da bu sorunun bir parçası. Bu eksiklikler, birbirini tamamlayan halkalar gibi işliyor ve hayvan üretimini düşürüyor.”

TEŞVİKLER YETERSİZ KALIYOR

Kaçaroğlu, üretim maliyetinin yanı sıra devlet teşviğinin de yetersiz olduğunu vurguladı. Yaşanan ekonomik sorunların et üretim sektörünün de olumsuz etkilendiğini ve sektörde belirsizliklerin yaşandığını belirte Kaçaroğlu “Devletin verdiği teşviklerin yetersiz olması da bir sorun teşkil ediyor. Besicilere ve üreticilere sağlanan destekler, genellikle beklentilerin altında kalıyor. Bu durum da besicileri ve üreticileri hayvan yetiştirme ve üretimden çekilmeye yönlendiriyor. Akaryakıt fiyatlarının yüksek olması da genel üretim maliyetlerini etkiliyor. Türkiye'deki bütün üretimlerde dengesizlikler yaşanmakta ve et üretimi de bu etkilerden nasibini alıyor. İthalat politikasının et üretimini etkileyip etkilemediği sorusuna ise cevap olumsuz. Piyasada belirsizlikler yaşanmakta ve dışarıdan gelen hayvanlar, yerel pazarlara ulaşamamakta. Bu durum, büyük et üretimcilerini değişikliklere yönlendirmekte ve piyasadaki talebi etkilemekte” şeklinde ifadeler kullandı.

Denizli’de TMSF’den dev satış… Lüks sitede 17 adet konut, dükkan ve bir adet arsa satılacak Denizli’de TMSF’den dev satış… Lüks sitede 17 adet konut, dükkan ve bir adet arsa satılacak

ÜRETİCİ MEMNUN OLMALI

 Kaçaroğlu, yaşanan sorunların giderilmesi için reçeteyi de ortaya koyarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üretici ekonomik yönden memnun olacak ki hayvan üretimine devam edebilsin. Üretici durumundan memnun değil. Hayvanı piyasadan alıyor, yediriyor, besliyor ancak daha sonra hayvanı satıyor. Sattığı zaman harcadığı kadar kazanamıyor. Öte yandan kırsalda gençler hayvan bakımı yapmak istemiyor. Bu, devletin teşvik politikalarının doğru olmadığı anlamına gelir. Teşvikler yeterli değil. Köylüyü üretmeye teşvik etmek için doğrudan destek sağlanmalı. Yani, devletin üreticiyi teşvik etmesi gerekir. Bir inek sadece süt üretmiyor, aynı zamanda bir süt fabrikası haline gelmiş. Ancak, eğer sütten memnun olunmazsa, ne yazık ki, sığır kesilmek zorunda kalıyor ve fabrika kapatılıyor. Bu sığır üretim fabrikası et üretimine dönüşüyor. Dişi sığırın süt vermesi ve üretim için uygun olması gerekmekte. Ancak, memnun olunmazsa, hayvanlar kesilir. Bu nedenle, devletin iyi planlar yapması ve üretim için doğru teşvikleri sağlaması gerekiyor. Üretim olmadan, ürün olmaz. Dişi sığırın bakımı süttür, bu da üreticiye gelir sağlar. Üretici memnun olursa, hayvan sayısı artar ve nüfus çoğalır.”

“DAĞDAKİ HAYVANLARI AVLAYACAĞIZ”

Türkiye’de kırmızı et sorunun devam etmesi halinde yabani hayvan avlanmaya başlanacağını da belirten  Kaçaroğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dışarıdan gelen büyük firmaların et üretimini kontrol etmesi, içerideki et talebini artırır. Bu durumda, yerel pazarlarda istenilen et bulunabilir. Ancak, hayvan yokluğu bu dengeyi bozar ve gelecekte sorunlar yaşanabilir. İlerleyen zamanlarda bu düşüş devam ederse, et fiyatlarında artış yaşanabilir. Bu durumda, etin eksikliği nedeniyle pazarlarda talep karşılanamayabilir. Bu durumda, ormandaki ve dağlardaki vahşi hayvanları avlamak gibi alternatiflere yönelmek gerekebilir. Eğer bu trend devam ederse, et fiyatlarının daha da yükseleceği öngörülüyor. Bu durumda, gelecekte ne olacağı konusunda belirsizlik hakimdir. Kıyma fiyatlarının şu anda yüksek olması, devam etmesi durumunda daha da artabileceğini gösteriyor.”

Muhabir: AYFER ŞİMŞEK