Antalya Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik Ve Kadın Sağlığı Kolu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla görev başında öldürülen Dr. Aynur Dağdemir’i anmak için basın açıklamasında bulundu. Antalya Tabip Odası adına basın açıklamasını Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Birsel Özkaynak okudu. Basın açıklamasında, kadın sağlık çalışanlarının daha fazla şiddete uğrama riski altında olduğu ifade edildi. Açıklamayla, kadın sağlık çalışanlarının yoğun çalışma koşulları, baskı ve mobbing nedeniyle yaşamdan koparıldığına değinildi.
ÖLDÜRÜLEN MESLEKTAŞLARINI ANDILAR
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Birsel Özkaynak, okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Acımız, öfkemiz, isyanımız artarak devam ediyor. Ne yazık ki insanlara sağlık dağıtmak, şifa vermek için kurulan sağlık kuruluşları artık çok güvensiz ve güvenliksiz yerler haline gelmiştir. Bugüne kadar hastalarına şifa veren, iyileşmeleri için gecesini gündüzüne katıp çalışan bütün meslektaşlarımız adına, meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in anısı önünde saygıyla eğiliyor, sevenlerine, yakınlarına ve sağlık camiamıza başsağlığı diliyoruz.”
"Samsun’da özel bir hastanede görev yaparken 19.11.2015 tarihinde beraber çalıştığı mesai arkadaşının eşinin bıçaklı saldırısı sonucu hayattan kopartılan Kadın Doğum Uzmanı meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in şehadet yıldönümündeyiz. Acımız, öfkemiz, isyanımız artarak devam ediyor. Ne yazık ki insanlara sağlık dağıtmak, şifa vermek için kurulan sağlık kuruluşları artık çok güvensiz ve güvenliksiz yerler haline gelmiştir. Son yıllarda, sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar çok kolayca gerçekleştirilebilmektedir. Yaralamalar medya için artık haber değeri dahi taşımamaktadır. Ne yazık ki sağlık ortamı can güvenliğinin olmadığı karanlık izbe sokaklardan farksız hale gelmiş bulunmaktadır."
"Hastalıkların %80’inin tedavisi için sosyo-ekonomik şartların düzeltilmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi ve sağlıklı gıdaya ulaşımın sağlanması gerekmektedir. Bunlar daha çok koruyucu toplum hekimlik tedbirleri ile mümkündür. Ülkemiz sağlık sisteminin mevcut durumda öncelik haline getirdiği tedavi edici hekimlik ancak geri kalan %20 hastalık için gereklidir.".
"GÜVENLİ ÇALIŞMA ALANLARI İSTİYORUZ"
Dr. Birsel Özkaynak, sağlıkta şiddetin artma nedenlerini ise şu sözlerle aktardı:
"Koruyucu sağlık hizmetlerinin tümüyle terk edilmesi, hatta son yapılan düzenlemelerle koruyucu hekimlik yapması gereken aile sağlığı merkezlerinin de tedavi edici kurumlara çevrilmek istenmesi. Çevre kirliliği, zorunlu aşı uygulaması ve sağlıklı gıda alanlarında kamusal denetimden piyasa lehine vazgeçilmesi yani sağlığın ticarileştirilmesi. Bireysel sağlığa yönelik yapılan aşırı vurgu ile bencilliğin ve bireyselliğin körüklenmesi. Sağlıkta özelleştirme uygulamalarının yol açtığı tüm olumsuzlukların sebebinin sağlık çalışanları olarak gösterilmesi sonucu, hastaların, hekimler ve tüm sağlık çalışanları ile hasım haline getirilmesi. “Müşteri” olarak görülen hasta sayısının ve önlenemez sağlık sömürüsünün arttırılması için kurulan MHRS ve e-sağlık uygulamalarının pratiğe sokulması."
"Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan faillerin hukuk tarafından adeta cezasız bırakılması. Hukuk tarafından hekimlere mesleklerinin gerçeği ile bağdaşmayan mesleki sorumluluk tazminatı cezaları verilmesi, sağlığın tüketici mahkemesine düşürülmesi. Hekimlerin meslek değerlerine ve Hipokrat Yemini’ne aykırı olan performans sistemine mahkum edilmesi.".
KADIN SAĞLIK ÇALIŞANLARI ŞİDDETE UĞRUYOR
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Özkaynak, basın açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Sadece kazanca dayanan ‘girişimci hekimlik’ zorlaması ve tüm bunların hepsini açıklayacak şekilde hayatın medikalize edilmesi, yani tıbbi olmayan konuların tıbbın alanına sokulması. Sağlık çalışanlarının emek gücü sonuna kadar sömürülürken, sağlık sermayesi için birer ticarethane gibi işletilen sistemin bütün sorumluluğunun, yasal olarak hekimlerin üstüne yıkılmasındandır. Bu programın uygulayıcıları hiçbir uyarıya kulak asmadan halkın hastalığından sermayeye para kazandırma faaliyetlerini yürütmektedirler. Bu uğurda hekimlerin, sağlık çalışanlarının hayatını, sağlığını görmezden gelmektedirler."
"1980’den bu tarafa Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı yürürlüğe sokan ve uygulayan, üst düzey ve alt düzey bütün yöneticilerin gerçekleşen her saldırıda, her can kaybında sorumluluğu olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Kendilerini kınıyoruz. Bugüne kadar hastalarına şifa veren, iyileşmeleri için gecesini gündüzüne katıp çalışan bütün meslektaşlarımız adına, meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in anısı önünde saygıyla eğiliyor, sevenlerine, yakınlarına ve sağlık camiamıza başsağlığı diliyoruz.".