Türkiye’de son 5 yıl için de ekonomik kriz artarak devam etti. Ülke genelinde ekonomik çöküş pek çok sorunu beraberinde getirdi. Türkiye’de parasal krizin yanı sıra artan göç, eğitim krizi ve sosyal çürümeye neden oldu. Buna bağlı olarak çocukların yaşam hakkı ihmalleri devam ediyor. FİSA (Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği) Çocuk Hakları Merkezi, Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı 2024 yılı raporuna göre, Türkiye’de en az 777 önlenebilir sebepler dolayısıyla yaşamını kaybetti. Söz konusu raporda, Türkiye’de her bir çocuğun yaşam kaybı, bir ihmalin, yetersizliğin ve ihlalin sonucu olarak ortaya çıktığı görüldü.
ANTALYA’DA 25 ÇOCUK ÖLDÜ
Raporda çocuk kayıplarını görmezden geldikçe, üstü örtüldükçe ve sorumlular cezasız kaldıkça devam etmekte ve etkileri gittikçe derinleştiği ifadelere yer verildi. 2024 yılı boyunca gerçekleştirilen izlemeler sonucunda elde edilen verilere göre; yaşamını kaybeden 777 çocuktan 221’i kız çocuğu olurken 482’si oğlan çocuğu yaşamını kaybetti. Yaşamını kaybeden çocukların 74’ünün ise cinsiyet bilgisi öğrenilemedi. Söz konusu raporda en çok çocuğun yaşamını kaybettiği il İstanbul olurken Antalya’da ise 25 çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını kaybetti.
Antalyanıngundemi.com’a özel olarak konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Avukat Kazım Yiğit, artan çocuk ölümlerinin hukuki düzenlemelerle çözülemeyeceğini belirterek, ekonomik ve toplumsal çöküşün kayıpları arttığına dikkat çekti.
“TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ YOLUYLA ÇÖZÜLEBİLİR”
“Çocuk ölümlerini azaltmak istiyorsak, bunu yasalar yoluyla çözemeyiz. Çocuk ölümleri Nitelikli bir toplum mühendisliği yoluyla çözülebilecek bir şey” diyen Avukat Kazım Yiğit, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Tıpkı işçi cinayetleri, kadın cinayetleri, LGBTİ+ nefret cinayetleri gibi. Bir ülkede ekonomik altyapı sıkıntılıysa bu muhakkak toplumdan çıkıyor. Ekonomi kötüleştikçe insanlar adeta deliriyor. Nefret cinayetlerinin dinsel boyutu da var. Bu açıdan Türkiye iki de iki yapıyor.”
ÇOCUKLARA ÜCRETLİ KÖLE OLARAK BAKILIYOR
Çocukların yaşam hakkı da insanın yaşam hakkından ayrı bir konu olmadığını Söyleyen Av. Yiğit, “Bu minvalde, insanın ücretli köle olduğu bir toplumda yetişkine ne kadar değer veriliyorsa, aşağı yukarı çocuğa da o kadar verilir. Bugün neo-liberalizmin emekçilerin tüm kazanılmış̧ haklarına saldırısıyla karşı karşıyayız” diye konuştu.
Bunun bir ayağı da çocuk emeğinin ücretsiz sömürülmesinin yolunu açan MESEM’ler olduğunu vurgulayan Av. Yiğit, “Henüz lise çağında, teknik eğitim alan çocuklar milyar dolarlık şirketlere "İş öğrenmeleri" için kiralanıyor. -yani köle olarak- Bazıları da vinçlerin altında can veriyor. Büro yönetimi okuyan gençler avukatlık, mühendislik bürolarında tuvalet temizliyor” diye konuştu.
TOPLUMSAL MUHALEFET MEKANİZMASI ÇÖKTÜ
“Kapitalist devlet, insan hayatıyla onu sömürebildiği derecede ilgileniyor” diyen Av Yiğit, doğurganlığın görece yüksek, özelleştirmelerin yoğun ve ucuz işgücünün hakim olduğu ülkelerde sömürebildiklerinin dahi canı değersizleştiğini ifade ederek, “Çünkü̈ yerine kolaylıkla yenisini koyabiliyor. Özel sektör hızla yayılırken kazanımlar elden gidiyor. Güvencesiz işçiler iş cinayetinde ölseler dahi seneler süren yargılamalar sonucunda günden güne azalan tazminatlar alıyor. Toplumsal muhalefet mekanizması çöktüğü için günden güne elimizde avcumuzda ne varsa gidiyor” sözlerine son verdi.