Antalya Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, her geçen yıl biraz daha fazla hissedilen kuraklığın hayvancılığı da olumsuz etkilediğini belirterek, kuraklığa dayanıklı ırklar yetiştirilmesi gerektiğini açıkladı. Antalya’nın iklimine ve coğrafyasına uygun kuraklığa dayanıklı hayvan yetiştirmek için bilimsel çalışmalar yapıldığını belirten Öztürk, “Kuraklığa dayanıklı hayvan cinslerinden Honamlı Keçisi’nin tescilini yaptırdık. Aynı şekilde Pırlak Koyun ve Kıl Keçisi ırklarının ıslahı konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Bu tür yerli ırkları geliştirip, dağdan-taştan geçinen hayvanların önemi ortaya çıkıyor. Vizyonumuzu ve misyonumuzu kurak iklimde yetişebilen, yavru verebilen hayvanları geliştirme üzerine hazırlamamız gerekiyor. Üniversiteler ve kurumlar bu konuya eğilmeli. Bu konuda çalışan uzmanlar var” şeklinde konuştu.

Zeliha Öztürk (2)

GELECEK YILLAR DAHA KURAK OLACAK

Büyükbaş hayvancılıkta olduğu gibi büyük çiftlikler kurulabileceğini ancak doğal koşullarda kendi kendini var eden, zor koşullarda üremeyi sürdüren türlere ihtiyaç olduğunu belirten Zeliha Öztürk, “Şu anda bile havalar çok sıcak ve yaylalar kurak geçiyor. Çobanlar ara yaylalara geçerek, sürülerini yağmurlarda yetişen otlarla besleme yolunu seçiyor. Birkaç yıl sonra daha koşullarda hayvancılık yapılabileceğini tahmin etmek zor değil” ifadelerini kullandı.

BESİCİ STOKLU ÇALIŞMAK ZORUNDA

Son 2 ayda yeme 4 kez zam geldiğini ve küçükbaş hayvancılığın bu durumdan çok da etkilenmediğini belirten Antalya Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, “Bu işle uğraşan işletmeler doğru zamanda hammadde ihtiyacını karşılar. Yem ihtiyacını Ekim-Kasım ayında karşılayan besiciler bu zamlardan olumsuz etkilendi. Ancak buğday, hasat edildiğinde fiyatı çok düşüktü ve küçükbaş hayvan yetiştiricileri bu ihtiyacını bu zamanda alıp ambarında stokladı. Et ve sütün hammaddesi yemdir ve bu ihtiyacı uygun şartlarda alan yetiştiriciler şu anda çok rahat. Ancak parası olmayan veya öngörüde bulunamayan insanlar zor durumda kalabiliyor. Böyle durumlarda Toprak Mahsulleri Ofisi’nin sübvansiyonlu yem temini söz konusu. Antalya’da TMO olmadığı için Denizli’den bu ihtiyacını gideriyor. Bu noktada diğer STK’lardan yardım alıyoruz. Doğu bölgesinde Manavgat Süt Üreticileri Birliği sübvansiyonlu yem getiriyor. Batı’da ise Korkuteli’nde geçici oluşturulan TMO Ofisi satış alanında ihtiyacını gidermeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Zeliha Öztürk (1)

FİYAT DALGALANMASI CİDDİ HANDİKAP

Süt ve et fiyatlarındaki sert dalgalanmanın besiciyi zor durumda bıraktığını belirten Zeliha Öztürk,. Konuyla ilgili şunları söyledi: “2-3 ay önce etin kilosu 500, sütün litresi ise 15 Lira idi. Şu anda ise et 310 liraya, süt de 10 liraya kadar düştü. Maliyetler artarken et ve süt fiyatlarının düşmesi üreticiyi zor durumda bırakıyor. Biz bu işin üretip çalışıp, emek ve para harcayarak mamulünü değerinde satamayan tarafız. Tüketiciler ise çocuğunun et ve süt ihtiyacını alamıyor. Üretici kazanamıyor, tüketici ise alamıyor. Biz maliyetlerimizi karşılamaya çalışıyoruz. En büyük handikabımız et fiyatlarındaki iniş ve çıkışlar. Elimizdeki hayvanı ne kadara satacağımızı bilmiyoruz. Belki zararına satacağız”.

Kaynak: ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ / HASAN YAVAŞLAR