Antalya’da giderek artan çimento ve işçilik maliyetlerinden dolayı inşaat sektörünün sekteye uğradığını geçtiğimiz günlerde TUIK verileri de desteklemişti. İnşaat sektörünün durma noktasına gelmesinin diğer sebeplerine değinen İMO Antalya Şubesi Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, sektörün geleceği hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
"DAR VE ORTA GELİRLİLER KONUTA ULAŞAMIYOR"
İnşaat faaliyetlerinin durma noktasına gelmesinin en büyük nedeninin artan maliyetler ve yüksek faiz politikaları olduğunu belirten Başkan Akdoğan, "Ekonomi yönetimi reel bir ekonomi politikasına döndü. Daha önceden yapılması gerekenler yapılmamıştı. Şu anda reel bir ekonomi politikası izleniyor ve burada da yüksek faiz getirisi veriliyor. Faizler şu an yüzde 50 bandında. Haliyle yüksek maliyetlerden dolayı dar ve orta gelirliler konuta ulaşamıyor" dedi.
KONUTLAR ARTIK YATIRIM ARACI OLMAKTAN ÇIKTI
Ülkemizde, konutların sadece yerleşim amaçlı kullanılmadığına değinen Akdoğan, "Konutlar bizim ülkemizde yatırım aracı olarak kullanılıyordu. Parası olan insanlar gayrimenkulü bir yatırım aracı olarak görüp buraya yatırım yapıyorlardı. Şimdi faizler yüksek olduğu için artık parası olan insanlar paralarını faizde ya da farklı yatırım araçlarında değerlendiriyor. Yani insanlar artık konutları bir yatırım aracı olarak görmüyorlar" ifadelerine yer verdi.
FAİZLER İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ SEKTEYE UĞRATIYOR
İnşaat sektörünün ciddi bir sıkıntı içinde olduğunu söyleyen Başkan Akdoğan, "Faizler makul seviyelere düşmediği sürece bu durum bu şekilde devam edecektir. Söz konusu durumlar için en iyi ihtimalle 2025'in ikinci çeyreğinden sonra bir hareketlenme bekleniyor. Buraya kadar dayanamayan, kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapmayan firmaları ise çok zor günler bekliyor" diye konuştu.
İŞÇİLİK MALİYETLERİ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
İşçilik maliyetleri ve işçi sayısındaki azalmalara da değinen Akdoğan, "İnşaat maliyetlerinde enflasyonla doğru orantılı olarak malzeme girdi fiyatları sürekli artıyor. Bunun yanında da en büyük artış işçilik maliyetlerinde meydana geliyor. Bunun en büyük nedeni şu, her yerde üniversiteler açıldı. Haliyle herkes kendi çocuğunun üniversite okumasını istiyor ve bu sadece inşaat mühendisliği için değil, tüm meslek alanları için geçerli. Bugün gazetecilikte de, hukukta da, tıpta da ve tüm mühendislik disiplinlerinde durum böyle. İhtiyaçtan çok fazla teknik eleman yetiştirilmeye başlandı” dedi.
"BU KADAR İNŞAAT MÜHENDİSİNE İHTİYAÇ YOK"
Sektördeki ara eleman sorununu eğitim politikalarına dayandıran Akdoğan, "Ben inşaat mühendisliğinden örnek verecek olursam, 2000-2005 yıllarında, yılda 2.000-2.500 inşaat mühendisi mezun olurken, geçen yıl 12.000, bu sene 8.000 civarında inşaat mühendisi mezun oldu. Şu anda 6.000 civarında kontenjan var. Ve bu kontenjanlar da artık iş bulunamadığı için dolamıyor. O anlamda eğitim politikasının getirdiği bir üniversiteli işsiz durumu söz konusu. Sadece inşaat sektöründe değil, birçok sanayi kuruluşunda da, sanayi dalında da ara eleman bulunamazken öbür taraftan eğitimli, diplomalı işsiz ordusu yaratılıyor. Bu eğitim politikalarının sonucudur. Yine inşaat mühendisliğinden örnek verelim. 2005 yılında inşaat mühendisliği 36 üniversitede 70 bölümde eğitim veriyordu. Bugün 124 üniversitede 188 bölümde inşaat mühendisliği eğitimi verilmektedir. Bu kadar inşaat mühendisine ihtiyaç var mı? Yok. Bu eğitim politikalarının gözden geçirilmesi, inşaat mühendisliği kontenjan ve başarı sıralamalarının düzenlenmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.
"KAYIT DIŞI EKONOMİ OLUŞUYOR"
Geçmiş yıllarda büyüklerimizin işçi olarak Avrupa'ya gittikleri noktaya gelmeye başladığımızı belirten Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Artık tarımda, inşaatta, sanayide işçi bulunamadığı için buraya mülteci olarak gelmiş Afganlar, Suriyeliler sigortasız olarak buralarda istihdam ediliyorlar. Kayıt dışı bir ekonomi oluşuyor. Bu, üzerinde durulması gereken çok ciddi bir sorun. Karar vericilerin bunun farkında olduklarını biliyoruz. Ancak, yıllardır uyarılarda bulunulmasına rağmen bununla ilgili herhangi bir işlem yaptıklarını görmüyoruz"