Son 20 yılda 51 ilde 195 bin 222 futbol sahası büyüklüğünde maden alanı ihaleye açıldı. Resmi Gazete’de 13 Aralık 2023’te yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Antalya, Balıkesir, İstanbul, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Mersin, Sivas, Trabzon ve Yozgat olmak üzere 11 ilde toplam 1 milyon 41 bin 980 metrekarelik alanın orman sınırı dışına çıkarıldığı belirtildi.

Erzincan İliç bölgesinde yaşanan maden faciasının izleri sürerken bu kanunla beraber ocak ayında Türkiye genelinde 212 yeni maden sahası kullanıma açıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ağustos 2023-Ocak 2024 arasında toplamda bin 46 adet alan, maden sahası olarak ihaleye çıkarılmıştı. İhaleye çıkarılan alanların toplam büyüklüğü 426 bin 939 hektar oldu. İhaleye açılan alanlardan 3’ü için iptal kararı verilirken 3’ü de ileri tarihe ertelendi. Buna karşın maden şirketleri desteklenmeye devam ediliyor.

DOĞA YOK EDİLİYOR

İktidar eliyle TBMM’ye getirilen 15 maddelik kanun teklifi ile Maden Kanunu, Kıyı Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun, Enerji Verimliliği Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Nükleer Düzenleme Kanunu'nun hedef alındığı aktarıldı. Bu düzenleme ile tarım arazileri, ormanlar, meralar, zeytinlikler gibi birçok alanın maden rezervi olarak tespit edilerek ruhsatlandırılmasının kolaylaştırılacağı ifade edildi.

Nükleer Düzenleme Kanunu'ndaki değişiklik ile nükleer sızıntılarda sorumluluğun taşıyıcı kişiye devredilebileceği bilgisi paylaşıldı. Ayrıca, yenilenebilir enerji yatırımlar ve üretim alımlarında Türk lirası yerine ABD dolarının kullanılacağı belirtildi. AK Parti milletvekilleri imzasıyla Meclise sunulan 15 maddelik torba yasa ile maden, doğalgaz ve yenilenebilir enerji sektörlerine çeşitli avantajlar sağlandı. Bu avantajlar doğanın yok olmasına ve rant sisteminin sürdürülmesine sebep olacak. İliç’te yaşanan felaketin nükleer santral veya daha düşük maden çalışmalarında yaşanma ihtimalini artıracak. Sorumluluk şirketlerden çıkarılıp bireysel suç dahiline indirilecek.

Karacal Ocak Mermer (Small)

ŞEFFAFLIK SAĞLANMALI

Yapılan kanun teklifi ile beraber, değişen maddeler için açıklamalarda bulunan Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 6. Yönetim Kurulu açıklamalarda bulundu. Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada tarım alanı ve orman alanlarında verim kaybı olduğunu belirtti. Yönetim Kurulu ortak açıklamasında şöyle dedi:

“3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında uygulanan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Kodu (UMREK) sisteminin günün ve piyasanın değişen şartlarına göre yeniden belirlenerek, söz konusu sistemin sadece IV. Grup maden işletme ruhsatları için zorunlu olarak uygulanması ve diğer grup madenler için gönüllülük esasına göre raporlama yapılması; UMREK koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA Genel Müdürlüğünün buluculuk hakkı kazanması amaçlanmaktadır. UMREK yatırımcıların ve hissedarların yeterli derecede bilgilendirilmesi amacıyla Türkiye Cumhuriyeti’ndeki arama hedefleri, arama sonuçları, maden kaynakları ve maden rezervlerinin açık, güvenilir ve şeffaf bir şekilde raporlanması için asgari standartları, önerileri, yasal gereklilikleri ve uygulama esaslarını belirler. Bu Kod, SPK, BDDK ve BİST’in şart koştuğu arama sonuçları, maden kaynakları ve maden rezervleri ile ilgili Halka Açık Raporların hazırlanması ile ilgilidir. UMREK bir güvenlik ve şeffaflık sağlamaktadır. Ancak kanun teklifinde bazı maden gruplarında kapsamlı raporlama gerçekleştirilemediği belirtilmektedir. Bu durum çevresel açıdan sorunlu bölgelerin oluşmasına, kamu kaynaklarının verimli kullanılamamasına ve tarımsal ve orman alanlarının verim kaybı ile sonuçlanmasına sebebiyet verebilir.”

Cevre Muhendislik Antalya (Small)

BÜTÜNCÜL BİR PLAN YAPILMALI

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 6. Yönetim Kurulu üyeleri, hazırlanan kanun teklifinde bütüncül bir kapsama oturması gerektiğini açıkladı. Üyeler, “UMREK komisyonunun konu ile ilgili bir saptaması veya açıklaması bulunmamaktadır. Raporlamadaki eksikliklerin belirlenmesi, bunların giderilmesi ve/veya yapılabilecek ölçüde raporlamanın değiştirilmesi kamu adına daha yerinde olacağı değerlendirilmektedir. İçme-kullanma suyu temin edilen rezervuarlar, sulak alanlar ve Kıyı Kanunu kapsamındaki kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere belirlenen alanlarda YEKA ilan edilerek yenilenebilir enerji kaynağına dayalı tesislerin kurulmasına imkân sağlanması amaçlanmaktadır. Bu kısmen yerinde bir kanun teklifi olarak değerlendirilmiştir. Dünyada örnekleri bulunmaktadır. Ancak bu alanların ilanından öncesinde imar planlarının bulunması bir gerekliliktir. Söz konusu yatırımların bütüncül bir plan çerçevesinde ele alınması gerekmektedir. Zira bu tesislerin kurulacağı bölgeler genel olarak koruma altındaki bölgeler olacaktır ve bu bölgelere hizmet vermek yine büyük ölçüde belediyelerin sorumluluğu altında olacaktır. Aksi takdirde, yapılan yatırımların kümülatif etkisinin enerji ihtiyacını karşılarken yerleşim yerlerine, doğaya, tarıma, turizme ve sanayiye zarar verebileceği de değerlendirilmelidir.

BİO ÇEŞİTLİLİĞİ OLUMSUZ ETKİLEMEKTEDİR

Yapılan değişiklikler ve maden sınırlarının gelişmesi bio çeşitliği olumsuz etkilediğine vurgu yapan Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 6. Yönetim Kurulu, “Türkiye genelinde son dönemde yapılan maden sahası açılışları ve orman sınırlarının dışına çıkarılan alanlar doğal yaşam ve çevre üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Bu tür büyük ölçekli müdahaleler doğal ekosistemleri bozabilir, habitat kayıplarına neden olabilir ve biyoçeşitliliği olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, maden sahalarının açılmasıyla birlikte su kaynaklarına, toprak verimliliğine ve hava kalitesine yönelik riskler artabilir. Bu durumlar çevresel sürdürülebilirlik ve insan sağlığı açısından endişe vericidir. Bu nedenle, maden sahalarının açılmasıyla ilgili kararların alınması ve uygulanması sürecinde doğal yaşamın korunması ve çevre etkilerinin en aza indirilmesi için daha dikkatli ve bilimsel bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Ayrıca, toplumun ve ilgili paydaşların bu konuda daha fazla bilinçlenmesi ve katılımının sağlanması önemlidir” ifadelerine yer verdi.

DEĞİŞEN KANUN TEKLİFLERİ OLUMSUZ ETKİLER

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 6. Yönetim Kurulu yaptığı açıklamada çevreyi olumsuz etkilediğini vurguladı Yönetim Kurulu, “Değişen kanunlar ve düzenlemelerle birlikte maden sahalarının oluşumu daha kolay hale gelmiş olabilir, ancak bu durum çevresel riskleri artırabilir. Çünkü bu tür faaliyetlerin doğal ekosistemlere ve su kaynaklarına zarar verme potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle, maden sahalarının açılmasıyla birlikte su kirliliği, hava kirliliği, gürültü kirliliği, toprak erozyonu, habitat kaybı ve biyoçeşitlilik azalması gibi çevresel sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durum, bölgedeki doğal yaşamı ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, maden sahalarının oluşumu ve işletilmesi sürecinde çevresel etkilerin en aza indirilmesi için titizlikle planlama yapılması ve denetimlerin sıkı bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Maden sahalarının kümülatif etkileri değerlendirilmelidir. Ayrıca, halkın ve yerel yönetimlerin bu konudaki katılımı ve bilinçlenmesi de önemlidir. Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için doğru politikaların ve uygulamaların hayata geçirilmesi elzemdir” dedi.

Maden Ocaklarinda Mahkeme Kesif

DOĞAL KAYNAKLAR KORUNMALI

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi 6. Yönetim Kurulu son olarak “Orman sınırı değişiklikleri ve arazilerin maden alanı ilan edilmesi çevre üzerinde çeşitli etkilere sahip olabilir. Özellikle ormanların ve yeşil alanların azalması, biyoçeşitliliğin azalması, erozyon riskinin artması ve su kaynaklarının etkilenmesi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Ayrıca, maden faaliyetleri ile birlikte çevresel kirlilik, toprak ve su kirliliği gibi faktörler de artabilir. Bu durum, bölgedeki doğal yaşamı ve insan sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, orman sınırı değişiklikleri ve maden alanı ilanları gibi kararların alınması ve uygulanması sürecinde çevresel etkilerin dikkate alınması ve en aza indirilmesi gerekmektedir. Bilimsel çalışmalar ve katılımcı süreçlerle desteklenen planlamaların yapılması, çevre üzerindeki olumsuz etkilerin minimize edilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, çevre koruma ve sürdürülebilirlik prensiplerinin ön planda tutulması, doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakılması için önemlidir” açıklamalarında bulundu. 

Muhabir: YASİN ÇOBAN