Koronavirüs sayısı her geçen gün artarken, yeni eğitim yılının kalabalık sınıflarda başlaması aileleri tedirgin ediyor. Ailelerin tedirginliği, atanamayan öğretmenler, koronavirüs ve birçok olumsuzlukla birlikte ders zili çalıyor. Eğitim-İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, öğretmensiz, tedbirsiz ve adaletsiz bir eğitim yılının başladığını belirterek, “720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. Bu sayıya eğitime erişemeyen öğrencilerde dahil edildiğinde 6 milyon 88 bin öğrencinin dezavantajlı durumda” dedi

Koronavirüs sayısı her geçen gün artarken, yeni eğitim yılının kalabalık sınıflarda başlaması aileleri tedirgin ediyor. Daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğretmen ataması yapılmayacağını belirtirken, Milli Eğitim eski Bakanı Ziya Selçuk ise atama yapılacağını söylemişti. Yeni mezunlar hariç 350 bin atanamayan öğretmenin olduğunu söyleyen öğretmenler, 20 bin atamanın yetersiz olacağını söyledi. Bunun yanı sıra yeni eğitim öğretim yılına koronavirüsün gölgesinde girildi. Günlük vaka sayısı 20 binlerin altına düşmezken, yeni eğitim yılı soru işaretleriyle başladı. Çünkü daha önce de eğitim, az vaka sayısı olmasın az rağmen önlemsizlik ve tedbirsizlikten dolayı sonlandırılmıştı. Ailelerin tedirginliği, atanamayan öğretmenler, koronavirüs ve birçok olumsuzlukla birlikte ders zili çalıyor.

ADALETSİZ, TEDBİRSİZ VE ÖĞRETMENSİZ

Adaletsiz, tedbirsiz ve öğretmensiz bir eğitim yılının başladığını söyleyen Eğitim-İŞ Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, “Ülkemizde 221 bin tarımda, 171 bin sanayide, 328 bin hizmet sektöründe olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. Bu sayıya eğitime erişemeyen öğrencilerde dahil edildiğinde 6 milyon 88 bin öğrencinin dezavantajlı grupta yer aldığı görülmektedir. Başka bir deyiş ile üç öğrenciden biri sağlıklı bir şekilde eğitim imkanına erişememiştir. Gerekli adımları atmadan başlatılacak bir yüz yüze eğitim dönemi, koronavirüse istediği kuluçka zeminini sağlayacaktır. Eğitim kurumlarının pandemi koşullarında eğitime hazır olduğu da MEB’in bir başka yalanıdır. Eğitim-İş olarak defalarca uyarmamıza rağmen eğitim kurumlarına kalıcı, kadrolu temizlik personelleri sağlanmamıştır. Temizlik materyallerinin masrafı yine velilerin ve öğretmenlerin sırtına yüklenmiştir. Eğitim kurumlarımız bu haliyle hem eğitim emekçileri, hem de öğrenciler için salgın zamanında en tehlikeli yerler haline gelecektir” ifadelerine yer verdi.

“KAYNAK SAĞLANMALI”

Pandemiden önce açıkladığı raporlarla öğretmen açığı bulunduğunu itiraf eden MEB, bu koşullara rağmen yeterli öğretmen ataması yapmamıştır diyen Başkan Acar, sözlerine şöyle devam etti:

“Uzaktan eğitimde bir türlü çözüm iradesi gösterilmediği için kronikleşen sorunlara en çok dikkat çeken, milyonlarca öğrencimizin eğitime ulaşamadığını ilan eden Eğitim-İş olarak, yüz yüze eğitime büyük önem versek de ülkede her gün 200’e yakın insanımızı canından eden salgın tehlikesi varken, bu adımın gerekli önlemler alınmadan atılmasını toplum sağlığına aykırı bulmaktayız. Eğitim önemli, sağlık ise hayatidir. Yüz yüze eğitime geçilmesi için okullara kadrolu temizlik personeli atanması, tüm okullara gerekli hijyen malzemelerinin periyodik olarak teslim edilmesi, hijyen kurallarına uyulup uyulmadığının sıkça denetlenmesi ve okulların, sınıfların, okul bahçelerinin fiziki durumları gözetilerek metrekareye düşecek insan sayısına dair düzenlemeler yapılması şarttır. MEB’in kaynaklarının verimli kullanılması ve MEB’e acilen ek kaynak aktarılması sağlanmalıdır. İhtiyaç olan 44 bin dersliğin yapımına derhal başlanmalıdır. Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Pedagojik formasyona uygun olarak sınıf mevcutları oluşturulmalı ve bu ihtiyaca göre yeterli sayıda kadrolu öğretmen ataması acilen yapılmalıdır. Tüm okullara kadrolu temizlik görevlisi ve sağlık personeli ataması yapılmalıdır. Yıllardır yalnızca öğretmenlerin yararlandığı eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, eğitim sisteminin tüm eksiklerine rağmen yoğun emek harcayan ancak ödenek almayan eğitim çalışanlarına mağduriyet yaşatmakta, harcadıkları emeğin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bu da hem çalışma ortamlarında huzursuzluk yaratmakta, hem de eğitim ve öğretim hizmetlerinde yetersizliklere yol açmaktadır. Eğitim ve bilim çalışanları arasında ayrılık yaratan bu uygulamanın düzeltilerek, hazırlık ödeneğinin yardımcı hizmetler personelinden memuruna, akademisyeninden idari personeline, kadar eğitim ve öğretim alanında çalışan herkese ödenmesi sağlanmalıdır. Sınıflar bölünmeli, sınıf başına düşen öğrenci sayısı pandemi hesap edilerek belirlenmelidir. Oturma sıralarının arasındaki mesafe bilim insanlarının uyarıları dikkate alınarak belirlenmeli ve sıralar arasına çizgi çekilerek bu mesafenin aşınmaması sağlanmalıdır. Sınıf sayısının çoğalmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan öğretmen sayısında artış meydana gelecektir. Bu hesaplamaları önceden yapmak, gerçekçi rakamı belirlemek ve öğretmen atamalarını bu ihtiyaç doğrultusunda eğitim başlamadan gerçekleştirmek birçok sorunu çözecektir.” YAPRAK ÖZER / ATALYA GÜNDEM ÖZEL HABER