Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini önlemek adına atılan adım, yapılan eylem, çıkarılan kanun, imzalanan her uluslararası sözleşme bir kazanımdır.

Şiddet ve cinayet olgularında oluşturulacak eylem planları içerisinde kadın ve erkek deneyimlerinin dahil edilmesi kaçınılmazdır.

Feminist hareket ortaya çıktığı günden bu yana çığ gibi büyürken diğer taraftan pro-feminizm başlığı ile de erkek katılımı gün geçtikçe çoğalmaktadır.

Erkekler tarafından, kadına yönelik insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmaya dönük sivil toplum örgütlenmeleri, bireysel aktivizm ve farkındalık artırıcı çalışmalar görünür olmaya başlamıştır. Burada ortaya konan iradenin, toplumsal bir sorunu önlemek için birlikte çalışma pratiği olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Uzun süredir kadın çalışmaları alanında faaliyet yürüten bir sosyal hizmet uzmanı olarak “pro-feminist” söylemi ile farkındalık oluşturma çabam devam etmektedir. Bireysel görüşmeler, grup çalışmaları, topluma yönelik bilinç kazandırma faaliyetleri, hazırlanan projeler ile biriken tecrübeleri yazı dile iletmek de ayrı bir başlık olarak yapılması gereken işlerimin listesinde durmaktadır.

Kadın çalışmaları, kadına yönelik şiddetle mücadele ve kadın hakları farkındalık günlerinde yapılan etkinliklere erkeklerin sayıca az katılım gösterdiği dikkat çekmektedir. Oysa kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konularında kadınlardan ziyade erkeklerin bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Erkeklere yönelik eğitim çalışmaları planlanmakta ancak hayata nadiren geçirilmektedir.

Kadın hakları konusundaki ihlal ve kadına yönelik şiddet, cinayet, eşitsizlik olguları bir erkek tarafından anlatılırsa daha çok dikkat çeker umuduyla bu kitap hazırlanmıştır.

Sorunun taraflarından hatta en önemli tarafı olarak biz erkeklerin yanlış inşa edilen erkeklik mitini kırarak kadın erkek eşitliği tarafında yerimizi almamız gerekmektedir.

Sadece kadınlar için değil erkekler için de toplumsal cinsiyet eşitliği hayatı kolaylaştıracaktır.

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı kanun ile kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda ulusal ve uluslararası önemli adımlar atılmıştır. Ancak bu sözleşme ve kanunun içeriğinin daha geniş kitlelere ulaşmadığı görülmektedir. Zira şiddetin yok edilmesi topyekûn bir ulusal bilinç ile kademeli olarak birkaç neslin bilinçlenmesi ve değişmesi ile olacaktır.

Antalya Gündem Gazetesi için kaleme aldığım bu yazıların bir kitapta yer alması ile ilgili okurlarımdan aldığım geri bildirim ve cesaret ile bu yolculuğa çıktım.

Kadın çalışmaları alanında öğrendiğim bilgi ve edindiğim tecrübelerimi daha geniş bir kitleye aktarma fırsatı veren kitabımla eşit haklar üzerine kurulu bir dünya için feminizm ve pro-feminizm halkalarının büyümesini diliyorum.

Söz uçar, yazı kalır diye bildik. Yazmak cesaret işidir. Ancak kalıcı olan bir şey yapmak da eleştiriyi göze almaktır. Eleştirinin her türlüsü bu farkındalık çalışmasına katkı koyacaktır. Ve eleştiriye maruz kalmak hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.