Türkiye son 15 yılda 100 yıla yakın birikimlerini yok etti. Önce dişle tırnakla yapılarak elde edilen can damarı fabrikalarını hurda fiyatına elden çıkardı. SEKA, şeker fabrikaları, Telekom gibi fabrikalarını, değerlerini kaybetti. Yetmedi sağlık kurumunun kılcal damarı olan Hıfzıssıhha Enstitülerini kapattı. Ağa sömürü ve zulmünden zar zor kurtulmuş olan köylünün üretimi yok edilerek, ithalata yöneldi. İsraillin zehirli zirai ilaç ve tohumlarını kullandı. Yetmedi mazot, gübre ve saman gibi olmazsa olmazları sübvanse edeceği yerde zamlarla çiftçinin adeta belini kırdı. İşe yarar kurum ve üretimleri durdurdu. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Yurtta Sulh Cihanda Sulh’’ sözünü unutarak dış komşularıyla adeta savaş ilan etti. İlk adımı kanlı Arap Bahar’ından yani 2011’den bu yana Türkiye’de ve bu coğrafya her şey her alanda ve düzeyde çok kötü gidiyor. Tek tek anlatmaya gerek yok çünkü görünen köy kılavuz istemez. AKP “Ben bu Arap Baharı işinde yokum” deseydi batılı ülkeler ve onların bölgesel işbirlikçileri Suriye ve Irak’a müdahale edemezdi. Libya’da durum aynı. Benzer şekilde Türk askerini Katar ve Somali’ye göndermezdik.

Bu işin daha da karanlığı var. Oysa tam tersi olabilirdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun önerdiği ancak bir türlü harekete geçmediği OBİT projesini AKP önerip gerçekleştirseydi şimdi Türkiye ve çevre ülkeleri ihya olmuştu. Somut konuşalım. Kılıçdaroğlu’na göre Türkiye, Suriye, Irak ve İran bir araya gelecek ve kendi aralarındaki tüm sorunları çözecek sonra da birlikte kalkınmak için işbirliği yapacak.

Müthiş bir fikirdi. Bence bu dört ülkede yok yok! İslamcı bilinçaltıyla hareket ettiğimiz için Abdülhamit’ten örnek verelim. Hicaz ve Bağdat demiryolları. Şöyle akılcı bir şekilde kafamızda canlandıralım, bir düşünün İstanbul’dan hareket edecek trenler insanları ve malları Anadolu’yu geçerek Şam, Bağdat ve Tahran’a taşıyacak. Tersi de doğru. Neler neler olmaz. Bir düşünün bu dört ülkenin insanları kendi aralarında vizesiz dolaşıp duruyor. İnsani, kültürel, sosyal, ekonomik, mali ve elbette demokratik değerler adına müthiş bir zenginlik. Kılıçdaroğlu’na göre daha sonra bu ülkelere Lübnan, Ürdün ve Mısır da katılabilir. Böyle bir durumda bu coğrafya olumlu tüm verileriyle dünyanın merkezi olur. Bir düşünün. Türkler, Araplar, Persler, Kürtler, Sünniler, Şiiler, Aleviler, Dürziler, Ezidiler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve bildik bilmedik tüm toplumsal gruplar birlikte, yan yana ve dostça yaşıyor ve çok şeyi paylaşıyor olacak.

AKP 2011 öncesinde bu yolda çok şey başarmıştı. Dışarda rahat olduğu için içerde herkes rahat nefes alıyor ülke hızla gelişiyordu. Zenginleşen toplumlar sorunlarını çok daha hızlı çözer. Başka bir örnek verelim. Savaşan ve savaştırılan toplumlar kaçınılmaz olarak felakete sürüklenir. OBİT ülkelerine dönelim. Suriye’de savaş, Irak’ta kargaşa ve İran 40 yıldır ABD ve batı ambargosu altında nefes almasına izin verilmiyor. Türkiye’de durum ortada. ABD haftaya başlayacak yeni yaptırımlarla Suriye ve Lübnan’ı çökertmek istiyor. Lübnan ve Suriye üzerinden Irak ve İran perişan edilecek.

Varın siz düşünün Türkiye’nin halini.

Bu ülkelerden hiçbir turist gelmeyecek ve Türkiye bu ülkelere ve bu ülke üzerinden diğer bölge ülkelerine hiçbir şey satamayacak. Böylece Türkiye’de işsizlik azalacak, enflasyon ve pahalılık düşecek ve İMF bizden borç isteyecek!

Hepimiz acınacak haldeyiz. İçte ve dışta işler Arapların dediği gibi AYVA..

OBİT’in diğer ülkeleri sefalet içindeyken Türkiye asla kalkınamaz, gelişemez, zenginleşemez, demokratikleşemez ve mutlu olamaz. Suriye, Irak, Libya ve diğer bölge halklarının sefaleti üzerinde “ideolojik tatmin” peşinde koşan AKP içerde her şeyi darmadağın etti. Çok küçük bir kesim hariç AKP’ye oy veren milyonların (%30) ezici çoğunluğu çok zor durumda. AKP onlara azla yetinmeyi, kaderci olmayı ve gündelik yaşamayı öğretmiş olabilir ama böylesi teslimiyetçi bir toplumla hiçbir ülke gelişemez, kalkınamaz, zenginleşmez ve insanları mutlu olamaz. Bu insanlar kaçınılmaz olarak her zaman yoksul, cahil, umutsuz ve bağnaz dini kalıpların esiri kalır.

Oysa ‘’YURTTA SULH CİHANDA SULH’’ İlkesiyle hareket edilseydi bugün ülkenin dünyadaki yeri çok farklı olurdu. Ne işsiz, ne üretim, ne de döviz yükselmesi…

Olmadı olamazda…

Yani kısacası işimiz AYVA…