İsmail Hakkı Baltacıoğlu (d. 28 Şubat 1886, İstanbul – ö. 1 Nisan 1978 Ankara ), eğitimci, tiyatrocu, yazar, hattat, siyasetçi. Türk eğitimcisi,  düşünce ve bilim adamı, “Eğitim Reformu Akımı”’nın Türkiye’deki en büyük temsilcisidir. 

https://antalyaningundemi.com/wp-content/uploads/2020/03/baltacioglu-ismayil-hakki-1.jpg İsmail Hakkı Baltacıoğlu Kimdir? 1

Bir pedagog, oyun yazarı ve uygulamacı olarak cumhuriyet dönemi tiyatro tarihinin de önemli isimlerindendir. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, 1923 yılında Darülfünun emini seçilerek cumhuriyetin ilk üniversite rektörü olmuştur.  VII. ve VIII. yasama dönemlerinde TBMM’de milletvekili olarak görev yapmış,  Sosyoloji, psikoloji, sanat, eğitim ve felsefe alanlarında 100′e yakın eser ve inceleme deneme ve fıkra türünde yazılar yayınlamış, düşün ve sanat gazetesi olan Yeni Adam’ı 1934’ten itibaren 46 yıl boyunca yayımlamıştır. İsmail Hakkı Baltacıoğlu, hikâye, oyun, roman, piyes yazıp, oyun sahneleyen ülkemizin tiyatro alanındaki en dikkati çeken simalarından birisidir. Çok yönlü, bir sanatçı bilim adamı eğitimcisi, öğretim görevlisi, tiyatrocusu ve yazarı olan İsmail Hakkı Baltacıoğlu,  Hat sanatında da eserler vermiş hatta Hat Sanatımız için bir buluş yaparak “alev yazısı” denilen Hat yazısı türünün mucidi olmuştur. ‘Baltacıoğlu, Batı eğitim düşüncesindeki yanlışları görmüş, pedagojik ve sosyolojik yönden eleştirmiştir. O, Türk pedagojisinin babası olduğu gibi, uluslararası bir pedagoji düşünürü olarak da tanınmaya hak kazanmıştır.’ 1886’da İstanbul’da Cihangir semtinde doğdu. Babası Mucurlu Abadurrahman’nın torunu, Mucurlu Baltacıoğlu İbrahim Edhem Efendi’nin oğlu annesi ise  Eski şehir Düzceli, Seyyit kızı Hamdune Hanım’dır. Çocukluğunu büyükbabası Abdurrahman Efendi’nin Cihangir’deki evinde geçirdi. Sirkelimescit Mahallesi’nde başladığı ilköğrenimine Şemsülmekatip adlı mektepte ve ardından Maşrık-ı Füyüzat adlı bir özel okulda devam ettikten sonra Kışlaarkası İlk mektebi’nde tamamladı.  7 Orta öğrenimini Fevziye Rüşdiyesi ve Vefa İdadisi’nde yapmıştır (1903).Okul hayatında aldığı hat dersleri ve tiyatrolar, sanata ilgi duymasında etkili oldu. Hat derslerini  Çukurcumalı Hattat Hoca Kadir Efendi’den aldı. Liseyi tamamladığı yıl, İkdam Gazetesi’nde yayımladığı yazılarla yazarlık hayatı başladı. 1904’de Darülfünun-u Osmaniye’nin Ulum-u Tabiye (Fen) Şubesi’ne kaydoldu. 1908’de eğitimini tamamladı. Öğrenimi sırasında hat dersleri almayı sürdürdü. Öğrenciliği sırasında Divan-ı Humayun Kâtipliği’nde görev yaptı. Mezuniyetinin ardından Darülmuallimin-i İbtidaiyye (İlköğretmen Okulu)ye hat öğretmenliği yaptı. 1910’da Mustafa Satı Bey’in tavsiyesi ve Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin onayı ile Maarif Nezareti (Eğitim Bakanlığı) tarafından pedagoji ve el sanatları konusunda inceleme yapmak üzere Avrupa’ya gönderildi. Paris, Londra, Belçika, İsviçre, Almanya’da bulundu. Daha çok Paris’te kaldı. Gittiği ülkelerin okullarını inceledi, eğitimcileriyle tanıştı. 1911’de yurda döndükten sonra Darülmuallimin’deki görevine devam etti ve okulu batılı bir sisteme göre yeniden düzenledi. Avrupa’daki izlenimlerini ve Darülmuallimin’e getirdiği yenilikleri yaygınlaştırmaya çalıştı. “Talim ve Terbiyede İnkılap (Eğitim ve Öğretimde Devrim)” adlı yapıtını yayımladığında (1912) ki görüşleri nedeniyle tepkilerle karşılaştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın isteği üzerine “Resmin Usulü Tedrisi” adlı eserini yazdı. Tepkileri önlemek amacıyla artık bakanlığın bastığı kitaplarında ismi kullanılmıyordu. Balkan Savaşı sırasında “Şems-ül Me-katip” adlı özel okulda karma öğrenim, kır gezintileri, okul tiyatrosu gibi uygulamaları gerçekleştirdi. 1913 yılında Darülfünun’da pedagoji dersi vermeye başladı. Bu görevi 1933’e dek aralıksız sürdürdü. Süleyman Paşazade Sami Bey ile birlikte kadınların yükseköğrenim hakkına kavuşması için çaba gösterdi. Bir yandan da Eğitim Bakanlığı’nda görev aldı, ortaöğretim ve yükseköğretim müdürlüklerinde bulundu. 1920-1923’de Edebiyat Fakültesi dekan oldu, 1923-1925 arasında ise Darülfünun emini (üniversite rektörü) olarak seçildi ve cumhuriyetin ilk rektörü oldu. 1933’te Darülfünun kapatılıp yerine İstanbul Üniversitesi açıldıktan sonra bu kurum ile ilişkisi kesildi. 1942 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne profesör olarak atandı bu fakültenin pedagoji kürsünün ilköğretim üyeliğini yaptı.