Akşam çocuk eve gelir ve ağlamaya başlar. Annesi çocuğa sorar ‘Neden ağlıyorsun’ diye. Çocuk annesine öfkeyle ‘Senin yüzünden’ anne şaşkın bir şekilde ‘Ben ne yaptım oğlum’ diye sorar. Çocuk tekrar sinirlenerek ‘Okulun istediği hırkayı almadın. Okul yönetimi bana arkadaşlarımın içinde bağırdı. Ben okula gitmek istemiyorum’ der ve okulu bırakır. Şimdi diyeceksiniz ki saçma bir kazak için okul mu bırakılır. Evet, bırakılır çünkü Türkiye’de yaşıyoruz. Ve insanlar artık para kazanmak için bir birine acımıyor. Bu anlattığım gerçek bir hikayedir.

Geçtiğimiz günlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonu Toplantısı’na ilk kez katılan kadın işçi olma özelliğini taşıyan evli ve 2 çocuk annesi Gülden Görmez’in hikayesi bu. Görmez tek başına iki çocuk okutmaya çalışıyor. Görmez gibi binlerce insan var. Hepimiz asgari ücretle bir şeyler yapmaya çalışırken, asgari ücrette gelecek zammı dört gözle bekliyoruz. Beklememizin sebebi maaşımız yükselecek diye değil. Korkulu gözlerle bekliyoruz asgari ücreti. Neden mi? Eğer asgari ücrette zam gelirse bu sefer işveren sigorta borcu, elemanın gideri derken sıkıntıya düştüğü için elemanlarını işten çıkarmaya başlayacak.

İki yıldır Gündem Gazetesi’nde çalışıyorum. Ve daha 20 yaşlarımdayım. Ben 20 yaşında ayaklarının üzerinde durmaya çalışırken, devletin bizi görmezden gelmesi kabul edilecek şey değil. Şu anda aldığımız maaş1603 lira, 2000 bin lira olursa işimizden olma olasılığımız giderek artacak. Eğer fazla bir şey artmazsa da geçimizi sağlayamaz hale gelip, ek iş yapmak zorunda kalacağız. Patronlara da hak veriyorum. Onlar eleman kovmayayım diye uğraşırken, her geçen gün borca batacak. En sonunda da yapacak bir şeyleri kalmayınca da elemanları işten çıkarmaya başlayacak. İşveren elemanını işten çıkardığı için suçlu olacak. Sormak istiyorum. İşten çıkaran işveren mi suçlu yoksa işçilere ve işverene yük bindiren mi suçludur? Bu 1603 lira ile ev geçindirenler, çocuk okutanlar, banka borcu ödemek zorunda kalanlar nasıl geçinecek?

 

Türkiye’nin kanayan yarası olarak tabir ettiğimiz çocuk işçi, işsizlik, sokak çocukların ailelerini suçlayıp duruyoruz ya. Belki de suç anne ve babalarda değildir. Hepimizin elinin altında internet vardır. İnternette bir bakın çocuklarını okutmak için böbreğini satan kaç anne, baba var. ‘Çok fazla bir şey istemiyoruz. Biz insanca yaşamak istiyoruz’ diyen o kadar çok insan gördüm ki. Evet, biz görüyoruz. Ya asıl görmesi gerekenler neden görmüyor? Şimdi soruyorum size zam aldığı için mutlu olamayan insanların hakkını kim ödeyecek?