1904 yılında, Antalya’nın Fethiye (Meğri) ilçesinde, Abdullah Fehmi Karamanlı zade Efendi ve Zeliha Mollaoğlu Hanımın çocukları olarak  düyaya gelmiştir. Mahmut Cuda daha üç yaşındayken annesini kaybetmiştir. İlkokul eğitimi için Üsküplü Mahalle Okuluna yazdırdı. (1910).1912’de babasının hastalanması nedeniyle İstanbul’a dönen aile Cûda’yı Fatih Numune Mektebine yazdırmıştı. Fakat hasta olan babası İstanbul’a gelmelerinden iki yıl sonra vefat etmişti. Kalabalık bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelen Cuda’nın ailesi  Osmanlının savaş ve yıkımlarla dolu son yıllarında  Hakim olan babasının görevi nedeniyle sık sık yer değiştirmesi ve annesinin ve babasının ölümü üzerine dağılıp gidecektir. Önce annesini İstanbul’a taşınınca da hasta olan babasını kaybeden Mahmut Cüda,  bunun üzerine  yetimler okulu olan Darülşafaka’ya verilir.  Cuda, geriye kalan çocukluk yılllarını bu yatılı okulun bünyesinde yaşamak zorundadır. Anne babasının  kaybetmekten kaynaklanan ilgi eksikliğini  Darüşafaka’nın camlarından gördüğü manzaralar ve en mutlu yıllarının özlemiyle aklında kalan Fethiye’nin doğasından  kalan anılarıyla çocukluk yıllarında başlayan doğa sevgisi giderek tutkuya dönüşecek doğayı  incelemek ve resimlerinde  yorumlamak sanatının vazgeçilmez unsuru olacaktır. Okul Müdürü Fuat Şemsi Bey Mahmut Cuda’yı resim bölümüne ressamlığa yönlendirmiştir. (1) On iki yaşında olağanüstü yeteneği nedeniyle “Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye”, resim öğrenimi için Cûda’nın Almanya’ya gönderilmesine karar verir. Ancak, Birinci Dünya Savaşından yenik çıkılması, kararın uygulanmasına engel olur. Buna mukabil Darüşşafaka Lisesi Mahmut Cuda’nın, bir yandan mesleğini belirlerken diğer yandan da kişiliğinin ve sanatçılığının temellerini belirleyen güçlü bir eğitimin temellerini vermiştir. Mahmut Cuda’nın hayatı bu temeller üzerinde yükselen bir hayat olacaktır. Darüşşafaka’yı bitirdikten sonra 1918 yılında 14 yaşında iken Sanayi-i Nefise Mektebi’in resim bölümüne girerek Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde resim öğrenimi görmeye başlamıştır.  Burada Hikmet Onat’ın atölyesinde öğrenim görürken, başarısı nedeniyle “asli” öğrencilik hakkını elde etti.(2)   1919 yılından başlayarak, Galatasaray Sergilerine katıldı. Beş yıllık akademi eğitiminden sonra bireysel olanakları ile Münih’e gitmeye karar verir ve Hans Hofmann Okuluna katılır. 1923 yılında gittiği Münih’te, Ali Çelebi ve Zeki Kocamemi ile birlikte, Hans Hoffman atölyesine devam etti.  18 Temmuz 1924 tarihinde Türkiye’ye döner.  Yurda dönüşünden sonra  bir süre daha Çallı’nın yanında çalıştı. 1924 yılında Avrupa’ya devlet hesabına öğrenci göndermek için düzenlenen sınava katılarak  devlet sınavını kazanmıştır. Devlet bursuyla Paris’e gönderilir.   Paris’te Profesör Lucien Simon’un onayını alarak Ulusal Güzel Sanatlar Yüksek okuluna girer. Paris’te, Lucien Simon’un atölyesinde dört yıl öğrenim görmüş ve burada tanınmış ressam  Lucien Simon’un öğrencisi olmuştur. Dört yıl boyunca Lucien Simon atölyesinde çalışıp öğrenim gördükten sonra  16.Temmuz.1928 Salı günü İstanbul döner. İstanbul’a dönünce 1.Ekim.1928 tarihinde, Güzel Sanatlar Akademisi’nde Namık İsmail’in yanında yardımcı öğretmen olarak göreve başlar.  Mahmut Cûda, sanatçıların bir araya gelmesini amaçlayan çalışmalara başlar. Bu amaçla gazete ve dergilerde sanatçıların bir araya gelmesi, örgütlenmesi dayanışması, birlik bereberlik içinde olmasıyla ilgili olarak yazılar yazmaya başlamıştır. Yyaınladığı bu yazılar ve kulisler yapması sonucunda Müstakiler Grubu’nun kurulması için fikir zemninleri kurmaya başlamıştır.  Fakat sanatçı Müstakil Heykeltraşlar ve Ressamlar Grubundaki diğer  akademi çevresi ile anlaşamadığı için bu görevinden ayrılmak zorunda kalacaktır. Gruptan ayrıldıktan sonra  Bursa Kız Öğretmen Okulu’nda resim öğretmenliği görevine başlamıştır.  Bursa’dan sonra   Kırklareli’ne geçer.  24.Mayıs.1931 tarihinde Kırklareli Ortaokulu resim öğretmenliğine atanır. 1931’de, askerliğini yapmak için İstanbul’a döndü. Askerlik hizmetini tamamlayınca, 1934 yılının Aralık ayında Cûda Kırıkkale’deki görevinden ayrılır. Ona göre sanatçıların ortaokullarda resim öğretmeni olarak görevlendirilmesi sakıncalıdır. Okullar sanatçıların sanatını körelten kurumlardır. 1935 yılında İstanbul’a döner ve 1.Ocak.1935 tarihinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsünde kartograf olarak göreve başlar.