Trafik, başlı başına eğitim gerektiren bir sistemdir.

Öyle böyle değil hem de.

Şöyle etrafımıza bir bakalım.

Yolun altından veya üstünden,

İleriden veya geriden,

Ambulans, itfaiye veya polis aracı siren çalarak geliyor.

Yollarda araç trafiği olmasa zaten bunların hiç birisi sirenini çalmaz.

Ama trafik kalabalık ise elbette çalacaklar, içinde can pazarında olan bir hasta olan ambulans, yanan bir yeri söndürmeye giden itfaiye veya bir suçluyu yakalamak için ihbar almış polis aracı…

Hepsi güzel iyi de bir kavşakta duru bakın kim kime yol verecek?

Hiç bir Allah’ın kulu kesinlikle böyle bir araca yol vermez. Bırakın yol vermeyi, “Nasıl olsa siren çalıyor önümdeki araçlar yolu açar ben de onun önünde giderim” düşüncesiyle kıllarını bile kıpırdatmazlar.

Ondan sonra da bir olay olduğu zaman, “Vay ambulans geç geldi. Yok, itfaiye burnunun dibindeki yangına bile yetişemedi. Ya da polis karakoldan bile çıkıp gelmedi”  diye ahkam keseriz bir de utanmadan.

Eh ne yapalım aldığımız terbiye bu kadar bizim.

Bırakın bu araçlara yol vermeyi, daha yayalara saygısı olmayan birçok sürücü aramızda dolaşıyor.

Buyurun beraber gezelim güzelim Antalyamızın kavşaklarını. Kavşaklarda trafik işaretleri var. Yeşil yandı mı basar gaza sürer gariban şoförümüz.

Çakmış sinyalini dönüyor sağa. Yol ona açık ya.

“Arabası var gider mi gider…

Şoförü de var sürer mi sürer…”

Bunlar Musti’nin şarkısında kaldı beyler.

O sağa döndüğünüz kavşaktaki trafik sinyalizasyonun altında bulanan 10 cm x 40 cm (Ölçmedim ama sanırım bu ebatlarda) levhacık var ve aynen şöyle yazar.

SAĞA DÖNÜŞLERDE YAYA DİKKAT EDİNİZ…

Bunlar sadece bu güne kadar gözüme çarpan ve sürücü hataları olarak kaynaklanan birkaç konu.

Aslında saysak daha çok sıralarız.

Dedik ya trafik, aslında başlı başına bir eğitim.

Yayalarda kusur yok mu?

Onlarda da var.

Gidin yaya geçidine, ya da bulvarlara bakın.

Yayalar cambazlık yapıp araçların arasından karşıya geçmek için caba göstermiyorlar mı?

Yani suçu sadece sürücüye atmayalım. Biraz da yayaya bakalım.