Televizyon ve gazetelerde sık sık duyduğumuz Bay Kemal sözü adeta yaşamımızın bir parçası oldu. Kime dokunsak Bay Kemal diye söze başlıyor. Geçen hafta aynı sitede oturan bir komşum ile birlikte Pazar’a gittik. Bir aya yakın zamandan beri pazara gitmemiştim. Bir de ne göreyim Pazar marketlere göre ucuz ve güzel olmasına rağmen, elini neye atsan 10 liradan aşağı sebze yok. Meyveler desen lüks yiyecekler arasında yer almış bile.

Pazarın ateşi pazarcıyı da yakmış. Onlar da bu fiyatlardan oldukça rahatsız. Üretici üç beş kuruşa ürettiği ürün maalesef Pazar ve marketlerde misli misli yüksek fiyat etiketleriyle alıcı bekliyor. Üreten ağlıyor, satan ağlıyor, alan ağlıyor….

Birkaç parça sebze aldıktan sonra poşetlerle parktaki banka oturdum. Komşumun gelmesini bekledim. Tam o sırada 50 yaşlarına yakın bir bayanın Pazar arabasını parka doğru çekiştiğini gördüm. Ona yardım etmek amacıyla yerimden kalkarak ona doğru yürüyordum ki, bayan yardımımı istemedi ve bozuk yolda kendi kendine söylene söylene Pazar arabasını yanımdaki banka kadar getirdi.

‘’Allah kahretsin, bak kardeşim geçen yıl 60 liraya tıka basa doldurduğum aynı Pazar çantama şimdi ancak bu kadar alabildim. Yarısı bile değil. Meyve bile alamadım. Bay Kemal bizi mahvetti. Emekliye yaşam hakkı tanımıyor’’ diye ardı ardına beddualar etmeye başladı. İşte tam o sırada komşumda gelmişti. Bayan sözlerine devam edince komşum dayanamayıp söze atılarak bu pahalılığın Bay Kemal ile alakası olmadığını, hükümetin yansıması, icraatı olduğunu söylerken, ben merakla nerden emekli olduğunu öğrenmeye çalıştım. Sitem eden hanım, emekli öğretmen.

Komşum dalga geçer gibi ‘’Hangi televizyon kanalı izliyorsun sen abla’’ dedi. Bayan hepsini izlerim yanıtını verince, ben de en çok A Haber’i izliyorsunuz değil mi?’’ dediğimde evet cevabını aldık.

Birbirimize bakarak gülüştük.

Ne fark eder ki…

Hangi kanalı açsak memleket güllük gülistanlık. Hazine dolu para. Dış borç sıfır. İhracat bilmem ne kadar artmış. Turizm tavan yapmış rekora koşuyor.

Oradan ayrılarak marketler zincirinin önünde park ettik. Komşumla içeri girerken ben 6 toruna abur cubur bir şeyler almak için o reyona doğru yürürken fiyatların en az 3 kat artığını gördüm. Tam alarmıyım almayayım tereddüttü yaşarken komşum yüksek sesle beni et satış reyonuna çağırdı. Fiyatları göstererek, ‘’Çek abi çek bunları gazetede yaz. Bir ayda tam 3 kez tavuğa zam geldi. Toplam yüzde elli zam.”

Ben espriyle, ‘’Kesin yine Bay Kemal’in işi’’ derken yanımızdaki bey ‘’Evet aynen öyle. Hükümetin bunca yıllık başarısı muhalefetin acizliğinden değil mi? Bir zamanlar varoşların yoksulların tek umudu olan CHP kalelerini MHP ve AKP’ye kaptırmadı mı? Yıllarca meyhanelerde rakı masalarında birbirlerine La Fontaine den masallar anlatarak, 68 kuşağı olan o yılların bir avuç gencin ektiği tohumların dal budak salmasını kendilerine mal etmediler mi? Bununla yıllarca yaşamadılar mı? Hep laf, hep hayal… Kılıçdaroğlu namuslu bir adam. Ondan öncekilerde öyle ama yanlış siyaset, yanlış insanların iktidarı oldu. Parayı bastıran CHP’de ya belediye başkanı ya da vekil oldu. Burunlarından kıl aldırmayan hayatı boyunca varoş yüzü görmemiş okumuş zatlar…

Şimdi yoksul halk tatbiki sen yaptın Bay Kemal der. Çünkü onlar öyle söylüyor. Çünkü basın öyle yazıyor. Ruslar Berlin’e girinceye kadar Alman basını savaşı kendilerinin kazandığını yazıyordu’ dedi ve yanımızdan aynı heyecanlı adımlarla uzaklaştı.

İkimizde donup kaldık.…

Eve giderken hep Bay Kemal diye espriler yaparak ağlanacak halimize gülüyorduk.

Gün ola harman ola devran döne…

Haydi hayırlısı…